İZMİR - AKP'nin Meclis'e getirdiği 8'inci Yargı Paketi ile AYM kararlarının yok sayıldığını belirten ÖHD’li avukat Şükran Öztürk, paketin ülke sorunlarına çözüm üretmediğini vurguladı.
Kamuoyunda 8'inci Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. 44 maddeden oluşan teklif, kabul edilmesinin ardından Meclis Genel Kurulu'na gönderildi. AKP, teklifin Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle 1 Haziran’da yürürlüğe gireceğini açıkladı. Pakette yer alan maddeler arasında Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 2023 Eylül ayında iptal ettiği Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/6 fıkrasında yer alan "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" hükmünün hem “örgüt üyeliği” hem “örgüt adına suç işlemek” ibaresiyle iki ayrı “suç” şeklinde cezalandırma yolunu açarak yeniden yasa olarak çıkarılması tepkilere neden oldu.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Şükran Öztürk, ‘8'inci Yargı Paketi'nin, maddelerini değerlendirdi. Yerel seçimler öncesi büyük vaatlerle topluma sunulan yargı paketinin toplumun gerçek sorunlarına cevap vermediğini dile getiren Öztürk, bu paketin hukuka uygunluğun da tartışılmalı olduğunu söyledi. Düzenlemede, “somut gerekçeler olmalı” denilen AYM kararının dikkate alınmadığına işaret eden Öztürk, TCK'nın "silahlı örgüt" maddesini düzenleyen 314. maddesine yeni fıkra eklendiğine dikkat çekti. Düzenlemeyle bu fiilin artık müstakil bir suç sayılacağını kaydeden Öztürk, “Bu fiili gerçekleştiren kişi hem işlediği ‘suç’ hem de ‘örgüt adına suç işlediği’ gerekçesiyle ayrı ayrı cezalandırılacak” diye belirtti.
AYM İPTAL ETTİ, TEKRAR GELİYOR
Anayasa Mahkemesi’nin 8 Aralık 2023 tarihinde iptal ettiği “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” maddesinin 2012 yılında “taş atan çocuklar” için getirildiğini hatırlatan Öztürk, “Bu madde daha önce Kürtleri cezalandırmak için çıkarılan bir maddeydi ve çok ciddi cezalar veriliyordu. Bu suçlamayla yüzlerce çocuk ve genç on yılları aşan hapis cezalarıyla karşı karşıya kaldı. Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi iptal ederken, ‘öngörülebilirlik' ve 'belirlilik’ ilkelerine aykırı bulduğu için iptal etmişti. Yeni tasarıda ise TCK'da yapılan değişiklikle, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiili müstakil bir suç olarak düzenleniyor ve buna göre, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak” dedi.
'SİYASİ TUTSAKLAR YOK SAYILDI'
Tasarıda cezaevlerinde siyasi tutsaklara yönelik herhangi değişikliğe gidilmezken, adli suçlardan tutuklulara yönelik denetimli serbestlikle ilgili bazı düzenlemeler yapıldığını belirten Öztürk, “Özellikle kadına yönelik şiddetle ilgili ciddi bir cezasızlık durumu söz konusu. Bir kısım onda düzenlemeler var ama bu toplumu rahatlatacak bir düzeyde değil. Siyasi tutsaklara ilişkin yine bir şey yok. Her zamanki gibi devlet kendisine yapılanı asla affetmiyor ama toplum için var olduğunu iddia eden devlet, kendi vatandaşına karşı işlenen suçları affetme bonkörlüğünde devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘ADİL YARGILAMA ORTADAN KALDIRILIYOR’
Pakette dikkat çeken diğer maddenin de Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) maddesine ilişkin olduğunu ifade eden Öztürk, şunları söyledi: “AYM daha önce CMK’nın 231. Maddesi olan HAGB’nin savunmanın sınırlandırılması üzerinden bir değerlendirme yapmıştı. Kişi savunmasından sonra mahkeme heyeti kişi hakkında bir cezalandırma yoluna giderse, 'Hükmün geriye bırakılmasını istiyor musun' diye soruyordu. Bu tür durumlarda ise kişiler genelde ceza alma korkusuyla hem savunmasını etkileyecek şekilde ifade vermeye zorlanıyor hem de cezalandırma korkusuyla bunu kabul ediyor. Bu durum mahkemenin ve hukukun objektifliğini engelleyen bir durum olmakla birlikte, yeni düzenleme adil bir yargılamanın yapılıp yapılmadığı ve delilerin cezalandırmaya yeterli olup olmadığı değerlendirmesini ortadan kaldırılıyor.”
‘KİŞİSEL VERİLER TEHKİLEYE GİRİYOR’
Kanun teklifinde kişisel verilerin korunmasına dair de değişikliğin yer aldığını kaydeden Öztürk, “Kişisel verilerin kayıtlı olduğu kurum, kuruluş, dernek ve sivil toplum kuruluşları gibi yerlerde kişisel bilgilerin sisteme yüklenmemesi kararı kısmen hukuka aykırılık teşkil eden bir düzenlemedir. Burada sivil toplum kuruluşları gibi dernek ve tüzel kişilikleri olan kurum ve kuruluşlarla ilgili istenildiği takdirde kişisel verilerine ulaşmasını sağlayan bir düzenleme yapılmak isteniyor. Bu da aslında AYM’nin kişisel verilerin korunması ve özel hayata saygı ilkesi gözeterek iptal ettiği düzenlemelerin tekrar çıkarılması demektir. Bunun hangi amaçla, nasıl kullanılacağını bilmiyoruz ve olumsuz örnekleriyle göreceğimizi düşünüyorum” şeklinde konuştu.
MUHALİFLERE YARGI SOPASI
Tasarının bu haliyle Meclis’ten geçmesi durumunda yargının muhaliflere yönelik sopa olarak kullanılacağını belirten Öztürk, bunun aynı zamanda iktidarın AYM kararlarını da tanımadığının, bildikleri hukuku yazılı hale getirmenin mesajı olduğunu söyledi. Bunların sonucunda daha çok kadın cinayeti yaşanacağını, ifade özgürlüğünün tamamen ortadan kalkacağını vurgulayan Öztürk, paketin direkt Kürt siyasetçilerin yanı sıra tüm muhalifleri hedeflediğini vurguladı.
MA / Esra Solin Dal