AMED - Kürt kadınlarının var olmak için büyük bir mücadele verdiklerine dikkati çeken Yurtsever Kadınlar Derneği kurucularından Zekiye Ayata Alökmen, "Örgütlülük değiştiriyor. Kadın mücadelesi bu saatten sonra durdurulamaz” dedi.
ABD'nin New York kentinde, cinsiyet eşitsizliği ve daha iyi çalışma koşulları için 8 Mart 1857 tarihinde eylem yapan, bu nedenle de yaşamını yitiren 120 kadının anısına ilan edilen Dünya Kadınlar Günü, yerelin dinamiklerine ulaştıkça anlam kazandı. Kadınlar kilitlendikleri fabrikada yakılarak katledilse de bir yastan ziyade bir mücadele geleneğine dönüşen 8 Martlar, gelinen aşamada eril sömürü sistemine karşı yeni yaşam arayışlarının derinleştirildiği, itirazların yükseltildiği ve radikal mücadelenin hayata geçirildiği platformlara dönüştü.
Dünyada yükselen faşizme kaşı kadın direnişlerinin de yükseldiği 21. yüzyıla “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla damgasını vuran Kürt kadınları ise kuşkusuz bu mücadelenin en önemli dinamiği. 100 yıllık inkar ve imha politikasının en çatışmalı süreçleri olan 90'lı yıllarda adım adım mücadeleyi geliştiren kadınlar, direnerek tüm dünyada var oldu. Hem Kürt özgürlük mücadelesi hem de kadın mücadelesine yeni bir ivme kazandıran kadınlar, kadın özgürlük mücadelesinin yanı sıra siyasette gelişen örgütlülükle siyasal alana da rengini yansıttı. Bir yandan siyasi alanda özgün yapılanmayla örgütlenen diğer yandan farklı birçok kurumda mücadele yürüten kadınlar, edindikleri mücadele birikimiyle 1991 yılında Yurtsever Kadınlar Derneği'ni (YKD) kurdu. İstanbul merkezli açılan ve bir şubesi de Amed’de bulunan YKD, ilk kadın derneği özelliğine sahip. 12 Ocak’ta açılan dernek, açılıştan 5 ay sonra yapılan polis baskınıyla mühürlendi. Ancak derneğin kapatılması kadınları çalışmalardan alıkoyamadı ve her hafta bir evde gerçekleştirilen buluşmalarla bir araya gelinmeye devam edildi. Dönemin baskılarına rağmen kadınları evlere hapseden zihniyete ve her türlü şiddete karşı edinilen mücadele mirasını, sonraki yıllarda Özgür Kadın Derneği, Dicle Kadın Kültür Merkezi, Ulusal Demokratik Kadın Derneği (UDKD), Kürt Kadın Dayanışma, Kadın Sorunları Araştırma Vakfı (K.Ka.DaV), ARJİN, JİYAN Kadın Kültür Evi, Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), Kongreya Jinên Azad (KJA), Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) ve Rosa Kadın Derneği devraldı.
Yurtsever Kadınlar Derneği’nin kurucularından 72 yaşındaki Zekiye Ayata Alökmen ile 8 Mart dolayısıyla Kürt kadınların mücadelesini konuştuk.
‘KADINLARIN BİLİNÇLENMESİNİ İSTEDİK’
Eşinin tutuklanması sonrası 4 çocuğuyla kalan ve bu süreçte mücadelede yer almaya başlayan Alökmen, gündüzleri çocuklarına bakıp, akşamları toplantılara katıldığını söyledi. Dönemin tanıklığına dair ise Alökmen, şunları belirtti: “Dernek için iki katlı bir bina tuttuk. Alt kattı dikiş atölyesi olarak kullanıyorduk. Böylece derneğin ekonomik ihtiyaçlarını karşılıyorduk. Kürt kadınların ne kadar ezildiğini görüyor, 12 Eylül’de cezaevinde yaşanan vahşete şahit oluyorduk. Kadınların bilinçlenmesi için dernek ihtiyacı doğdu. Erkekler kadınlara çok eziyet ediyordu ve ‘böyle olmaz’ diyerek yola koyulduk. İstanbul’dan dernek önerisi geldi. İstanbul’dan sonra derneğin Amed şubesini açtık. O dönem çok sıcaktı, Nisêbîn, Cizîr olayları vardı. Evden çıkamayan anaları çıkardık, mücadeleyi, 8 Mart’ı anlattık. Haftada bir kadın toplantısı, eğitimler yapıyorduk. Evlerde toplanıp derneğin amacını anlatıyorduk. Şiddet gören, maddi durumu olmayan kadınlara destek oluyorduk. 91-92’de baskı ve şiddet çoktu, sokak ortalarında kontrgerilla insanları öldürüyordu. Kürt kadınların tek derneğiydi. Karşı dairemizde ise Türk Anneleri Derneği vardı. Onlar kokteyl, biz seminer veriyorduk. Öğretmen arkadaşlarımız çocuklara ders veriyordu. Tüm Kürt kadınlara ulaşmaya çalışıyorduk. Bir mahalledeki kadınlarla konuştuktan sonra uygun bir evde toplanıyorduk. O zamanlar 20 kadın ancak bir araya geliyorduk. ‘İhtiyacınız olduğunda derneğe gelebilirsiniz’ diyorduk. Toplantıların yanı sıra dergi ve gazete de dağıtıyorduk. Türkçe bilmedikleri için kadınları hastaneye götürüyor, her türlü ihtiyaçlarına destek veriyorduk. Cezaevinde olan kadınlara da elimizi uzatıyorduk.”
‘ASIL HEDEF ÖRGÜTLENMEYDİ’
12 Ocak 1991’de açılan derneğin 7 Haziran’da kapatıldığını ancak çalışmalara ara verilmediğini anımsatan Alökmen, “Derneğimiz kapandı, daha da aktif olmaya başladık. Evlere, taziyelere gidiyor, kadınların doktor, avukat ihtiyaçlarını hallediyorduk. Nerede bir hareketlilik varsa oradaydık. Örgütlemeyi esas aldık. Kadınların bilinçlenmesi ve ezilmemesi için bu yolu seçtik. Sonraki süreçlerde çalışmalarımız daha da büyüdü. Partilerde kadın komisyonları ve kadın kolları oluştu. Mücadele geliştikçe bilinç de arttı. Anneler artık durmadı, her gün eylemlerde, açlık grevlerindeydiler. Cezaevindekilere destek amacıyla açlık grevlerine giriyorduk. Kitlesel eylemler de oradan çıktı” diye belirtti.
KAPALI SALONLARDAN MEYDANLARA TAŞTI
İlk 8 Mart kutlamalarını kapalı alanlarda ve az sayıda kadınla kutlarını dile getiren Alökmen, “Salonlar tutuyorduk, Kürtçe şiirler okuyorduk. Sendikalarımız vardı, örgütlü bir yapıyla kutluyorduk. Sonrasında meydanlara taştı. Önceleri 8 Mart’ın anlamı bilinmiyordu, ama arkadaşlarımız şiirler okuyup, anlamını anlattı. HEP zamanında da milletvekillerimiz geldi, Dilan Sineması’nın önünde kutladık. Annelere bakır tabaklar alıp hediye ettik. Polis coplarla bize saldırdı ama yine de kutlamamızı yaptık. Bizler için 8 Mart ve Newroz serhildandı (başkaldırı)” ifadelerini kullandı.
‘ÜÇ KİŞİDEN BİNLERE GELDİK’
Kürt kadın mücadelesinin bedellerle bugünlere geldiğini vurgulayan Alökmen, şunları söyledi: “Derneği açtığımız zaman bu kadar bilinçli değildik, bilincimiz gittikçe arttı. Kadınlar bir şeyi istediğinde asla önünü kapatamazlar. ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı böyle büyüdü. 4 çocuğum vardı, aç bırakıyordum, yemek bile yapamıyordum. Ama inanmasaydım bu kadar ilerlemezdi. Bir kadın örgütlendiğinde gidip komşusunu örgütlüyordu. Bir ağ gibi adım adım ilerledi. Kadınlar daha sonra ordulaştı ve büyüdük. Ordulaşan bir örgütün önüne geçilemez artık. Bu kadar büyüceğini tahmin etmiyordum, rüya gibi geliyor. Çünkü bir kadını örgütlemek için günlerce peşine düşüyorduk. Bir kadını kazanmak için çok eziyetler çektik. Kolay değildi. Bizi dışlayan oldu, kapısını kapatan oldu. Şimdi binlerce kadın sokakta. Az bir şey değil. Bir kadının yüreğine bir kere o inanç girdiyse korku nedir bilmez. Eskiden 2-3 kişiydik, şimdi meydanları dolduruyoruz. Bu kadar gaz, cop yedik ama hiçbir zaman sindiremediler. Kürt kadını başını kaldırdı, eskisi gibi değil, örgütlü bir yapı ortaya çıktı. Bu kadar büyümesi heyecan veriyor. İki-üç kişiyle gizli gizli evlere giderken şimdi binlerce kadın meydanlarda ve ‘Jin, jiyan, azadî’ yürüyüşleri yapılıyor”
‘ÖCALAN CESARET VERDİ’
Kürt kadın mücadelesinin bu kadar büyümesinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın önemli rolü olduğunu söyleyen Alökmen, “Bizi aydınlığa kavuşturan odur. Şimdi mücadelesini bırakamayız. Bu mücadele az değil, 26 yıldır zindanda. Başka bir insan bu kadar sürede bu koşullarda o zindanda yaşar mıydı? Bilinci ve aklıyla yaşamını sürdürüyor. İnsanlar çocuğunu, kızını, evini, barkını verdi. Bu mücadele çok büyük bir mücadele. Bu da cesaret veriyor. Tecridin kaldırılması lazım. Bir çözüm yolu açılsın, kalıcı bir barış istiyoruz” diye belirtti.
‘KADIN MÜCADELESİ ARTIK DURDURULAMAZ’
Kadına yönelik baskı, şiddet, yaşanan katliam ve emek sömürüsüne karşı örgütlenme çağrısı yapan Alökmen, “Kürt olsun, Türk olsun başka bir ırk olsun kadın kadındır. Ezilen bir kadın kesimi var. En iyisi mücadele ve örgütlülüktür. Mücadele kadınların önünü açtı. Örgütlülük değiştiriyor. Örgütlü ve örgütsüz kadın çok farklıdır. Örgütlenmeye yemek kadar ihtiyacımız var. Örgütlenme olursa bu kadar kadın katliamı olmaz. Kendini tanıyan bir kadın, uyuşturucunun tesirine girmez. Örgütlü kadın ayrıdır. Kadın mücadelesi bu saatten sonra durdurulamaz. Bir kadın mücadeleyi aklına koymuşsa hiç kimse durduramaz. Kadınlar, Suriye, Irak, İran’da ve her yerde mücadelede. Mücadelenin sıcaklığı her yere vuruyor. Ama değer tarafta sebepsiz yere katlediliyorlar. Caddelerin ortasında, hastanelerde, sokaklarda katlediliyorlar. Kadın katliamları affedilecek bir şey değildir. Kadınlara çağrım; katliamların önünü kesmek için mücadeleye katılsınlar. Mücadelesiz bir şey olmuyor” diyerek, kadınlara seslendi.
BU YIL DE ALANDA OLACAK
Örgütlendikleri ilk günden bu yana her 8 Mart’a katılan Alökmen, şöyle devam etti: “Her yıl gidiyordum. Korona sürecinde gidemedim. İlk 8 Mart’ı kutladığımızda 3-4 kişiydik, millet bize gülüyordu. Onlara anlamsız geliyordu. Bazıları kapılarını kapatıyor ‘bunlar delirmiş, nedir 8 Mart’ diyordu. Elle sayılamayacak kadar azdık, ikinci yıl salonları doldurduk şimdi ise meydanları dolduruyoruz. Yürüyüşlerle, panellerle daha çok etkinlikle kutluyoruz. Şimdi binlerce kadın yöresel kıyafetini giyip geliyor. En mutlu günlerimizden biridir.”
Alökmen, son olarak bu yıl da 8 Mart meydanında yerini alacağını sözlerine ekledi.
YARIN: Kadınlar kimliğini Kuzey ve Doğu Suriye'de buldu
MA / Eylem Akdağ