ANKARA - İmralı’yı ziyaret etmeden Türkiye’den ayrılan CPT’ye tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Bürokrasinin çizdiği sınırlarda insan hakkı mücadelesi yürütülemez. CPT’nin meşruiyeti sorgulanır hale geldi” dedi.
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) 13-22 Şubat tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyaretini İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'ne gitmeden tamamlayarak Türkiye’den ayrıldı. CPT’nin uluslararası güçlerin ortaklığında 1999 yılında Türkiye’ye getirilen ve o günden bu yana ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bulunduğu İmralı Cezaevi’ni ziyaret etmemesi tepkilere neden oldu. CPT’nin özellikle son 35 aydır mutlak iletişimsizliğin sürdürüldüğü İmralı’yı ziyaret etmemesi kurumun meşruiyetini bir kez daha tartışmalı hale getirdi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
‘CPT YAPMASI GEREKENİ YAPMADI’
Temelli, Türkiye’ye gelen ve farklı cezaevlerini ziyaret eden CPT’nin yapması gerekeni yapmadığını söyledi. Temelli, “CPT Türkiye’ye geldiğinde; ilk yapması gereken şey herkesin de beklediği gibi İmralı Adası ziyareti olmalıydı. Maalesef bu ziyaret gerçekleşmedi. Özellikle 35 ayı aşan bir süredir hiçbir bilgi alınamayan Sayın Abdullah Öcalan ile ilgili bir girişimde de bulunulmamış. Vahim bir durum. CPT’nin böyle bir girişimde bulunmaması kaygı vericidir” dedi.
ÖCALAN’IN SAĞLIK DURUMU
Temelli, herkesin beklediği en önemli şeylerden bir tanesinin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu olduğunu vurgulayarak, “Üç yıldır bir kimseden haber alınamadığında akla ilk gelen şey, tabii sağlık durumudur. Biz Sayın Öcalan’ın sağlık durumunu defalarca Sağlık Bakanlığı’na sorduk ama dönüş olmadı. Şimdi CPT, sözde Avrupa İnsan Hakları meselesinde önemli bir kurum. Hak ihlaline karşı oluşturulmuş bir yapı. Bu yapı, bunca zamandır süren bir hak ihlalinin yaşanmasına karşılık hiçbir duyarlılık göstermiyor. Adeta yok sayarak bu hak ihlalini, bu hukuk dışılığı neredeyse zımni olarak, yani üstü örtülü olarak onaylamış oluyor” diye belirtti.
AÇIK BİR HUKUKSUZLUK
Yaşananları “Açık bir hukuksuzluk, hak ihlali ve yasa tanımazlıkla karşı karşıyayız” diye tanımlayan Temelli, “Avukatları, ailesi görüşemiyor, haber alamıyor. Haber almanın ötesinde devlet eli ile bir hukuk dışılık yaratılıyor. Buna karşı da bir adım atılmıyor” diye konuştu.
‘CPT’YE ANLAM VERMEK ARTIK ZOR’
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak iletişimsizlik halinin son üç yıldır olduğunu ancak Öcalan üzerindeki tecridin 25 yıldır devam ettiğini ifade eden Temelli, şöyle devam etti: “Bakın bütün dünyada şu anda ‘Umut hakkı’ konuşuluyor. Öcalan’ın siyaseten artık özgürlüğü meselesinin ötesinde bedenen, fiziki olarak da özgürlüğü konuşuluyor artık. Bu anlamıyla baktığınızda, CPT bu tavrıyla ve bu yaklaşımıyla aslında Türkiye devleti ile görüşmelerini ne minvalde yaptı, o ziyaretlerini ne amaçla yaptı buna anlam vermek zor. Diğer taraftan Türkiye cezaevlerinde yaşanan çok ciddi sorunlar var, Türkiye’de hukuk dışılık her alana sirayet etmiş durumda. Bunun da en temel nedeni İmralı tecrit uygulamasıdır. Dolayısıyla Uluslararası hukuki yapılar bu meseleyi görmezden gelerek, CPT gibi bir yapı bu meseleyi görmezden gelerek diğer meselelerin çözüme kavuşacağını beklemeleri de anlamlı değil. Çünkü Türkiye’de baktığımız zaman, Kürt meselesi dediğimiz zaman; bu meselenin çözümsüzlüğünden kaynaklanan tüm sorunlara yaklaştığımız zaman; karşımıza tartışmasız çıkan adres İmralı’dır. Dolayısıyla Öcalan’ı yok sayarak, onun haklarını bir şekliyle gasp ederek yol almak mümkün değil. Avrupa İnsan Hakları mücadelesi açısından da bu kurulların kendi mantaliteleri açısından da çok talihsiz ve kabul edilemez bir ziyaret olmuş.”
‘SORGULANMANIZ KAÇINILMAZ OLUR’
Temelli, sözlerini şöyle tamamladı: “CPT’nin meşrutiyeti artık sorgulanabilir hale gelmiş durumda. Sadece bürokrasinin çizmiş olduğu sınırlarda insan hakları mücadelesi yürütülemez. İnsan haklarını bu sınırlar çerçevesinde savunmanız da mümkün değildir. Zaten bu tür kuruluşların varlık nedeni; tam da devletlerin uyguladıkları şiddete karşı ya da uyguladıkları hukuk dışılıklara karşı bir mücadele ve hukuku savunmaktır. Siz bunu yapmıyorsanız siz devletin sizin önünüze koyduğu menüyle yetiniyorsanız eğer, hukuk adına ve insanlık adına bir sonuç çıkmaz. Dolayısıyla bir meşrutiyet sorunu var. Tabii ki CPT kendi o dikensiz gül bahçesinde insan hakları ve cezaevleri üzerine çalışmalar yapabilir fakat bütün dünyada en ciddi mesele İmralı tecrididir. İmralı’yı görmezden geldiğinizde sorgulanmanız kaçınılmaz olur.”