ŞIRNEX - Partisinin Qileban halk buluşmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorununun Roboskî, Uludere ve 33 kurşun olduğunu belirterek, “Kürt sorunu cezaevindeki 80 yaşındaki hasta tutsaklardır” vurgusunda bulundu.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, seçim gezileri kapsamında Şirnex ‘e geldi. Önce Şirnex’in Elkê ardından da Qileban ilçesine geçen Bakırhan ve beraberindekiler, partililer tarafından ilçe girişinde karşılandı. Ardından Bakırhan Özgürlük Meydanın’da toplanan yüzlerce kişiye seslendi. Kitle sık sık, “DEM gelecek, kayyımlar gidecek” sloganını attı.
‘ONLAR İÇİN KÜRT EŞİTTİR BÖLÜCÜ VE TERÖRİST’
Bu topraklarda dünyanın en vahşi, en kalleş, dünyada eşi benzeri görülmemiş Roboski Katliamı’nın hep beraber yaşayıp gördüklerini ifade eden Bakırhan, “Roboski Katliamını yapanlar 33 kurşun dediğimiz 33 yoksul Kürt köylüsünü katledenlerle aynı yolu izliyorlar. Onlar için Kürt eşittir ‘terörist bölücüdür.’ Katliamı yapanlar, o zaman biz bu katliamı Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Bu katliama maruz kalanlar, onlara güvenmese de bu katliam aydınlatılır mı diye düşündü. Ancak Roboski katliamı Ankara’nın karanlık dehlizlerinde yok edildi. Bir kez daha Roboski’de yaşamını yitiren kardeşlerimize Dem gelir devran döner bir gün mutlaka Robaski’nin hesabını sorarız” dedi.
'KÜRTLER AYNI KÜRTLER DEĞİL'
Kürtlerin aynı Kürtler olmadığını kaydeden Bakırhan, “30, 40 yıl önce dilimizi ve kültürümüzü reddedenler, bizlere yaşam hakkı tanımayanlar, bugün Türkiye’nin en büyük siyasi partilerinden biri olduk. Parlamentonun 3’üncü büyük partisi olduk. Bizsiz seçimi kazanamıyorlar. Biz olmasak Türkiye’de dengeler istedikleri gibi değişebiliyor. Bizi var eden, bizi parlamentoya taşıyan, bize onlarca belediyeyi kazandıran bugüne kadar Kürtlerin dili ve kültürü için mücadele edip yaşamını yitirenlere ve onurlu bir direniş gösteren siz halkımızın önünde saygıyla eğiliyoruz. Roboski’de yoksul Kürt köylülerini katledenler şunu söylediler, ‘Özür diledik, eksiğimizi kaybettik, kan parası da verdik, daha ne istiyorsunuz?’ Onlar Kürtleri kan parasıyla susturacaklarını düşünüyorlar. Ama bugün burada bulunan bu toplumun Seyid Rızalardan Şeyh Saitlere, çağdaş Mazlumlara kadar her şeye rağmen onurluca durduğunu, parayla pulla aldatılmayacak bir halk olduğunu hep birlikte kanıtlayacağız. Onlar o tazminatları da yolsuzluk ve hırsızlık yapanlara versinler. Bizim onların kan parasına ihtiyacımız yok. Bizim demokrasiye ihtiyacımız var. 33 kurşunu olayını gerçekleştirenler Gazze için gözyaşı döküyorlar. Gazze’de katledilen insanlar için timsah gözyaşları döküyorlar. Keşke üzülseler, keşke bizim gibi yüreklerinde hissetseler. Gazze’de çocukların katledilmelerini eleştirenler orayla ticareti çok rahat yapıyorlar ve zenginleşiyorlar” diye belirtti.
‘KAYYIM YETMİYOR BAŞKA HİLELERE BAŞVURUYORLAR’
Dünyanın her yerinde ezilen, yok sayılan, sömürülen, savaşa maruz kalan, katliama maruz kalan halklarla birlikte olacaklarını söyleyen Bakırhan, “Katliamlara karşıyız. Halkların, inançlarını özgürce yaşayabilecekleri bir dünya için de mücadele ediyoruz. Daha inançlı dinamik ve bu meselenin çözümü için bütün çabasını ortaya koyan bir Uludere ile karşılaştık.
Önümüzde bir seçimle var. Bu seçim normal bir seçim değil. Zulümle, inkarla ve retle irademizi teslim alamayanlar, iki dönemdir irademize kayyım atıyorlar. Atadıkları kayyım da yolsuzluk ve usulsüzlüğün dışında ve Kürt kültürüne, diline düşmanlık yapmak dışında başka bir şey yapmıyorlar. Belediyeleri borçlandırıyorlar, kredi alıyorlar, halkın hakkı olanı ceplerini indiriyorlar. Bunlar başı secdede, elleri semada ama akılları hilede, haramdadır. Kürdistan’ın dört bir yanına kaçak seçmen taşıyorlar. Artık kayyım da demek ki yetmiyor ki şimdi başka oyunlara başvuruyorlar. Bakın, Qileban mahallesi no:13 adres veriyorum. Bir önceki seçimde 4 seçmen varmış bu adreste. Şimdi bin 406 seçmen var. 4 seçmen bir anda 1406 olmuş” diye konuştu.
‘SEÇMENLERİMİZİN BİLETLERİNİ ALARAK SEÇİN GÜNÜ SANDIĞA TAŞIYACAĞIZ’
Bunların yalan, hile, baskı ve zulmün dışında başka bir şey bilmediğini aktaran Bakırhan, “Bunlar haram seçmen getiriyorlar biz helal seçmenle kazanacağız. Uludere’de seçmen olan oyu olan ama işsizlikten ve yoksulluktan dolayı metropollerde bulunan kardeşlerimizi ve çocuklarımızı sandığa davet edeceğiz. Gerekirse biletlerini alacağız, gerekirse evimizi açacağız, gerekirse dayanışarak buranın seçmeni olan kardeşlerimizi getireceğiz. Çünkü bizim oylarımız ananın ak sütü gibi helaldir. 31 Mart’ta sadece Uludere’de değil, Kürdistan’ın dört bir yanında Türkiye’de birçok belediyemiz olacaktır. Demokratik, toplumcu, halkçı, şeffaf ve çalmayan yolsuzluk yapmayan halkının diline kültürüne kimliğine hizmet eden belediyecilik anlayışını Türkiye’nin dört bir yanına yayacağız. Kürtler, ezilenler, aleviler ve diğer halklar ve inançlar ayaktadır. DEM gelecek devran dönecek sadece belediyeler değil Türkiye’nin yönetimine de talibiz. Bir gün Türkiye halklarını demokratik bir zeminde insanca ve kardeşçe bir arada yaşamasını sağlayacak bir yönetim oluşturacağız” şeklinde konuştu.
‘BİZE YAPILAN ZULMÜN HESABI SORULACAKTIR’
Burada yaşayanların yanı başlarında 4 parçaya bölünmüş ve arasına yapay sınırlar çekilmiş akrabalarının olduğuna dikkat çeken Bakırhan, “Kürtler akrabalarına merhaba demesin selamlaşmasın diye sınırlarda aldıkları önlemin haddi var, hesabı yok. Kürt iki kilo çay ve getirmesin diye bu kadar önlem alanlara, uyuşturucu nereden geliyor sorusunu soruyoruz. Çünkü zehirlenen Kürt gencidir. Onlar bizi vatandaşı olarak görmüyor. Kendileri gibi görmüyor. Bizi açlığa ve terk ediyorlar. İnşallah bize yaptıkları zulümlerin hesabını Türkiye halkları demokratik bir ülkede soracaktır. Biz sormasak bile bir gün Allah bunların burnundan fitil fitil getirecektir. Şimdi utanmadan çıkıp diyorlar ki biz de Kürt’üz. Sen Kürtsün ama Kurtlarla, Kürt karşıtları ile Roboski katliamını yapanlarla ittifak yapıyorsun. Kürt olabilirsiniz ama durduğunuz yer doğru değil. Vicdanı olanlar Kürtlerin sınır ötesindeki akrabalarına bir selam vermesini engelleyemezler. Ormanlarımıza ve yaylalarımıza çıkamıyor, hayvancılık ve meracılık yapamıyoruz. Uludere halkına buraya terk edin gidin asimile olun diyorlar. Ben de sizlere soruyorum. Aç da açıkta da kalsak bunların inadına kendi toprağımızda kalacağız ve dayanışarak karnımızı doyuracak bu zulüm ve sisteminin bitmesini hep birlikte sağlayacağız” ifadelerini kullandı.
KÜRT SORUNU ROBOSKÎ’DİR, ULUDERE'DİR, 33 KURŞUN’DUR
Kürt sorununun Roboskî, Uludere ve 33 kurşun olduğunu söyleyen Bakırhan, “Türkiye’nin en yoksullarının yaşadığı Kürt illeridir. Kürt sorunu cezaevinde ki 80 yaşındaki hasta tutsaklardır, KPSS’de yüksek puan alsa bile işe yerleştirilemeyen Kürt gençleri, mecliste Kürtçe 2 kelime konuştu diye mikrofon kapatılmasıdır. Kürt sorunu baskıdır, şiddettir katliam ve yoksulluktur. İktidara bir kez daha sesleniyoruz; bu kadar önlem alacağınıza, karakol ve kalekol yapacağınıza, Türkiye'nin ekonomisini, Kürt dilini konuşmasın diye, kültürünü unutsun diye harcayacağınıza tam dersine demokratik bir Türkiye'de dilini de konuşsun, kardeşçe bir arada yaşaması için harcarsanız ne yoksulluk ne de işsizlik kalır” dedi.
Uludere'ye 3 bin 200 kaçak seçmenin getirildiğini anımsatan Bakırhan, “Allah bunların belasını inşallah bir gün verecek. Kapı kapı, ev ev ve dükkan dükkan gezerek her yerde kimin Kürt, kimin adaletli ve vicdanlı davrandığını anlatın. Biz onlardan güçlüyüz. Bizim alnımız açık başımız dik, hırsızlık yoksulluk yapmıyoruz. Biz halkımıza demokrasiye hizmet için mücadele ediyoruz. Onun için gitmediğiniz ev kalmasın. Kayyımcı belediye ve soyup soğana çeviren belediye ile bizi yan yana koysunlar öyle oy versinler. Bu şekilde Uludere'de demokratik, şeffaf ve halkçı belediyecilik anlayışını egemen kılarsınız” diye konuştu.
Konuşma ilçede yapılan seçim irtibat bürosunun açılışıyla son buldu.