WAN – Wan Barosu’nda “Türkiye’de yaşayan diller” konulu panel düzenlendi. Burada konuşan Kürtçe Dil Bilimci Nazir Öcek, Kürtçe’nin Arapça ve Farsça dillerinden daha eski bir dil olduğunun altını çizdi.
Wan Barosu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Wan Şubesi, Dil Kültür Sanat Araştırmaları Merkezi (ARSİSA) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan Şubesi tarafından “21Şubat Dünya Anadil Gününe” ilişkin ‘Türkiye’de yaşayan diller” konulu panel gerçekleştirildi. Panel Wan Barosu Tahir Elçi Salonu'nda düzenledi. Panelin moderatörlüğünü Mehmet Sena Sönmez yaparken, (Arap) Mimar Zakarya Mıldanoğlu, Kürtçe Dil Bilimci Nazir Öcek ve (Arap) Eğitimci Turgay Dabakoğlu konuşmacı olarak yer alırken, yüzlerce kişi ise katılım sağladı.
‘ERMENİCE EN ESKİ DİLLERDEN’
Panelde konuşan Zakarya Mıldanoğlu, Ermeni halkının tarihi ve diline ilişkin bilgiler verdi. Mıldanoğlu, “Ermenilerin 600 yıllık alfabesinden bahsetmek istiyorum. Açıkçası Wan Barosunda bir gün bu konu hakkında konuşacağımı hiç düşünmedim. Bu salonun adı Tahir Elçi Salonudur. Tahir Elçi ve Hrant Dink arasına bir fark olduğunu düşünmüyorum. Ermeniler kendilerini Nuh'un torunları olduklarına söylerler ve inanırlar. Nuh'un büyük torunun Hay’dır. Yani yaşadıkları topraklara ‘hayasta’ diyorlar. Ermenilere göre Fırat’ın doğusu Anatolia’dır yani Anadolu’dur. Ermeniler bu topraklarda doğup büyümüş ve yaşamışlardır. Ermeniler göre üç altın denizleri vardır. Ermenistan’da bulunan Sevan Gölü, Wan Gölü ve Umreye Gölü Ermeniler için çok kıymetlidir. Ermeni alfabesi işte bu üç gölü etrafından toplumsal kimliklerine bürünmüşlerdir. Ermeni alfabesi Muş’ta keşfedilmiş ve dünyaya yayılmıştır. Ermenilerin üç tane kutsalı vardır. Bunlar Ermeniler için olmazsa olmazdır. Ermenilerde kilise birinci değerdir. Kiliseler Ermenilerin yaşamında sadece ibadet yeri değildir Kiliseler. Bütün toplumsal sorunların tartışıldığı ve karara bağlandığı yerdir. İkinci kutsal değerler ise okul ve eğitimdir. Ermeniler tarihte gittikleri her yerde okul açmışlardır. Üçüncü kutsallar ise matbaadır. Ermeniler milattan önce 405 yılında kendi alfabesini oluşturdular. İlk yaptıkları işi İncil kitabını Ermeniceye çevirisini yaptılar. Ermenice alfabesi 38 harften oluşuyor ve Avrupa Hint Ailesi dilleri arasındadır” diye konuştu.
‘KÜRTÇE ARAPÇA VE FARSÇADAN DAHA ESKİ BİR DİLDİR’
Daha sonra konuşan Kürt Dilbilimci Nazir Öcek, Kürt olmayan dil uzmanlarının Kürt diline yönelik sözlerini hatırlatarak, Ahmedê Xanê’nin “Mem û Zîn” kitabının içeriğine dair bilgileri paylaştı. Öcek, “Bugün Kürtçe’ye dair birçok dil bilimci ve uzman değerlendirmeler yapıyor. Prof Dr. Celal Şengül, ‘Kürtçe, Farsça ve Arapçada dillerinden daha eskidir. Tarihte belgelerde bu durumu net olarak ortaya çıkarıyor. Kürt dili bütün dillerin annesidir. Dünya halkları Kürtçe’ye her zaman saygı göstermeli’ ifadelerini kullanıyor. Yine Yazar Ebu Ela Mağdudi ise “Nuh’un dilini konuşan şu anda Kürtlerdir. Yani Kürtçe’dir. Belgelerde bu durumu kanıtlamıştır’ diyor. Mesela Prof Dr. Abdullah Zebayi, 2 yıl Kurdistan’da çalışmalar yapmış ve 1983 yılında Musul'da bir gazetede yazdığı köşe yazısında yine Kürtçeni en eski dil olduğunu söylemiştir. Kürtler tarihten bu yana dillerine gelişmesi için ciddi mücadeleler vermişlerdir. Kürtçe için mücadele verenler den bir tanesi ise yazar Ahmedî Xane’dir. Ehmedê Xanê’nin üçüncü kitabı Mem û Zin’dir. Ehmedê Xanê Mem û Zin eserini bir aşk kitabı olarak ele alamamalıyız. Xanê Kürtlerin bir çok toplumsal sorununa değiniyor.”
TEKÇİLİK POLİTİKASINA TEPKİ
Daha sonra konuşan Arap Eğitimci Turgay Dabakoğlu, Türkiye’nin halen tekçilik politikasında ısrar ettiğini belirterek, bu durumun utanç verici olduğunu söyledi. Dabakoğlu, “Benim anadilim Arapçadır. Biz dil konusunda bir sorun yaşamıyoruz ama Kürtlerin dili asimilasyona uğratılmak isteniliyor. Kürtler özgürlüklerini elde edemeyen Türkiye’de hiçbir dilde eğitim verileceğine inanmıyorum. Kürtler bir toplum ve dilleri Kürtçe’dir. Ülkenin meclisinde Kürtçe konuşulduğunda kayıtlara ‘X dil’ diye geçiyor ve Kürtlerin halen dilleri yasaklıdır. Arapların bu konuda daha şanslılar. Ama ben Siirtliyim ve Arap bir ailenin çocuğuyum. İlkokula başladığımızda Kürtler gibi bize de daya atılarak Türkçe konuşmamız istenildi ve biz zaman Türkçe konuştuk ve Türk olduk. Kürtler bu duruma karşı direndi ve halen direnmeye devam ediyor. Bugün anadilde eğitim talep etmek utanç vericidir. Bir ülkede anadil hakkı ret ediliyorsa eğer orada sömürgeci ve asimilasyoncu bir politika işletiliyordur. Aslında aslı bu ülke ‘Türklük Sözleşmesiyle’ yönetiliyor. Devletin demokratikleşmemesi ve bireysel hak ve özgürlüklerinin olmaması sebebi altından yatan tekçilik politikasıdır. Bugün Kürtlerin durumunu herkesin hissetmesi gerekir. Dünya’da tek dil ile eğitim yapan tek ülke Türkiye düşünebiliyor musunuz? Bu durumu birçok kötülüğe yol açıyor ya da önünü açıyor” diye konuştu.
Panel soru cevap bölümüyle son erdi.
İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD), 21 Şubat Dünya Anadil Günü kapsamında bir panel gerçekleştirdi. Beyoğlu’nda bulunan dernek binasında düzenlenen panelde Kürt Araştırmaları Derneği (Komeleya Lêkolînên Kurdî) Eşbaşkanı Remziye Alparslan, Yazar Pakrat Estukyan, Kürtçe-Zazaki Öğretmeni Mutlu Can ve Araştırmacı-Yazar Hüseyin Ayrılmaz konuşmacı olarak yer aldı.
Tek oturumun olarak gerçekleşen panelini Moderatörlüğünü Cumartesi Anneleri/İnsanlarından Hanım Tosun yaptı. Açılış konuşmasını yapan İHD Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Anadilin hem bireysel hem de kolektif bir hak olduğunu hepimiz biliyoruz. Anadile yönelik kısıtlamaların özellikle asimilasyon ve tekçi politikalarla yönetme eğiliminde olan devletlerin bir pratiği olarak anadilin her zaman baskılandığını ve yasaklandığı bir ülkede bulunuyoruz ve burasıda Türkiyedir. Bu tekçi politikalar ile sadece Türkçenin konuşulduğu Türkçenin dışında dillere hayat hakkı tanımadığı bir coğrafya burası. Bizlerde bu tek politikalara karşı mücadele edeceğiz” diye belirtti.
‘ANADİLİMİMİZ ANA SÜTÜMÜZ KADAR HELALDİR’
Söz alan Yazar Pakrat Estukayan, “Hepimizin birçok dili öğrenmeye çaba gösteriyoruz, fakat yanı başımızda konuşulan dillere duyarsız ve sağır oluyoruz. Bunu içinde farklı bir bilinç yaratmak lazım. Dünyada egemen bilinç ve bakış açısı var. Çok izlenen televizyon kanallarında şunu söylüyorlardı. ‘Herkes anadiliyle konuşursa bu ülke bölünür’ herkesin zorla tek dil ile konuşulması isteniyor. Ülkemize baktığımızda yüzyıl öncesine bunun mantığını net bir şekilde görüyoruz. Türkiye cumhuriyeti Osmanlının restelermiş halidir. Bu siyasetle bir Türkiye devleti kurulma hedeflendi, bunu kuruluşunda ise bir ulus devlet hesabına girdiler. Ulus devletin en önemli ulusu Türk ulusu ve onun dili Türkçe olacaktı. Bunun dışında kalan her şeyi yok etmeyi planlandı. Bizim anadilimiz ana sütümüz kadar helaldir ve bu yönde mücadele edenleri selamlıyorum” diye konuştu.
‘HERKESİN ÖZGÜRCE YAŞADIĞI DÜNYA ZOR DEĞİL’
Daha sonra söz alan Remziye Alparslan, “Siyasetin inşa etiği şey insanlarda hem psikolojik baskı ve kırılması gereken zor şeyler getirdi. Biz isterdik her dil kendi doğası içinde yaşasın. İnsanlar iletişime geçiyorlar kaynaklanıyor sürekli dönüşüm geçiren mekanizmalardır. Bunlar keşke doğalında olsaydı dilde katı yasakların kalktığı herkesin özgürce yaşadığı bir dünya çok zor değil. Maalesef öyle olmadı katı yasaklarla geldiğimiz nokta dillerin çoğunun yasaklandığı, uzuvlarının yitirdiği, yada çok zayıfladığı bir ülke haline geldik” dedi.
‘DİL MİLLİ KİMLİĞİN ÇİMENTOSUDUR’
Söz alan Öğretmen Mutlu Can da, “Devletlerin tek tipçi ulus devlet bu mantıkla yola çıkan devletlerin temel hedefi tek tip ve milli inşasıdır. Cumhuriyet başta Kürtçe olmak üzere bütün dilleri balta gibi kesti. Biz dilleri birer otantik değer olarak görürsek doğru yerde durmuyoruz demektir. Bir dil konuşmacı için bir şereftir ve onun onurudur. Bir dil atalarından kalan mirastır gelecek kuşaklara dayatması gereken temel değerdir” ifadelerini kullandı.
Panel, katılan yurttaşların sohbetleri ile son buldu.
AMED’DE DENGBEJ GECESİ
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği (KASED) öncülüğünde 21 Şubat Dünya Anadili Günü dolayısıyla Amed Şehir Tiyatrosu’nda dengbêj gecesi gerçekleştirildi. “Perwerdehiya bi zimanê zikmakî mafê hemû gelan e” pankartının asıldığı geceye çok sayıda kişi katıldı. Kadınlarda ulusal kıyafetleri ile gecede yerini aldı.
Gecede yapılan konuşmalarda, Kürtçeye yönelik baskılara dikkat çekilerek bütün engellemelere rağmen Kürtçenin konuşulmaya ve savunulmaya devam edileceğinin mesajı verildi.
Dengbêj Hediye Kalkan, Eylül Nazlıer, Dengbej Mukaddes, Kürtçe stranlar seslendirdi.Dengbejlerin seslendirdiği stranlar dinleyiciler tarafından yoğun ilgi ilgi gördü.
WAN'DA DENGBEJ GECESİ
Akademiya Ziman (Dil Akademisi), Dünya Anadil Günü kapsamında Riya Armuşê (İpekyolu) mahallesinde dengbêjlik gecesi etkinliğini düzenledi. Etkinliğe Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Mehmet Kamaç'ın yanı sıra çok sayıda yurttaş katılım gösterdi.
Yoğun katılımın olduğu etkinlikte Dengbêj Taha, stran ve kılamlarıyla sahne aldı. Etkinliğe katılanlar stran ve kılamlarla halaya durdu. Ayrıca etkinlikte, şiir ve çîroklarda (hikaye) anlatıldı.