HABER MERKEZİ – Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Neçirvan Barzani’nin görüşmesindeki arka planı değerlendiren gazeteci Hêmîn Hesen, “Türkiye, başlatacağı kapsamlı operasyonda Irak ve Kurdistan Bölgesi hükümetinin de yanında yer alması için görüşmelerini sürdürüyor” dedi.
Türkiye 17 Nisan 2022'den bu yana Federe Kurdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik saldırıların sürdürüyor. Federe Kurdistan yönetiminin işbirliğiyle devam eden saldırılarda, İHA, SİHA ve savaş uçakları ile var olan teknik üstünlüğüne rağmen istediği sonucu elde edemedi. Türkiye’nin işbirliği içerisinde olduğu Irak ve Federe Kurdistan Bölgesi hükümetleri ile olan temasları son haftalarda artırdı.
En son Almanya’da düzenlenen 60. Münih Güvenlik Konferansında Federe Kurdistan Başbakanı Neçirvan Barzani ile Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yeniden bir araya geldi. Bölgedeki gelişmeleri takip eden gazeteci Hêmîn Hesen, Türkiye’nin yürüttüğü politikaları değerlendirdi.
'BÜTÜN GÜÇLERİ SAVAŞA SÜRÜKLEMEK İSTİYORLAR'
Türkiye'nin yaptığı diplomatik görüşmelerde, Irak ve Federe Kurdistan Bölgesel hükümetinden destek istediğini hatırlatan Hesen, “Türk devleti bir süre önce Irak ve Hewlêre heyet gönderdi. İlk heyet Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın öncülüğünde gerçekleşti. Hakan Fidan, Irak ve Hewlêr'e ayrı ayrı ziyaretlerde bulundu. Ziyaretler kapsamında hem Irak yetkililerle hem de KDP'li yetkililer ve Türkmen cephesinin yanı sıra İslami Kürt Partileri ile de bir araya geldi. Hemen akabinde Türkiye'nin Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı iki merkeze ziyaretler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin temel amacı Türk devletinin Irak topraklarındaki işgalini daha da yaymak istemiydir. Ayrıca görüşmeler kapsamında amaçlanan bombalayacakları alanları daha da genişletmek ve sivil yurttaşları daha sert bir şekilde hedef almaktır. Bununla birlikte Türk devletinin Irak toprakları ve Kurdistan topraklarında askeri üs sayısını arttırmaktır. Türk devleti Irak ve Kurdistan bölgesinin tek bir ses halinde PKK'ye karşı yürüttüğü savaşta kendisini desteklemelerini istiyor. Irak ve Kurdistan bölgesinde ki tüm güçleri, PKK'ye karşı savaşa sürüklemek istiyor. Elbette sadece amaçlanan bu değil, Irak'ın Kurdistan bölgesi ve yine Irak ve Kurdistan bölgesindeki siyasi partilerin özellikle Kürtlerin kendi aralarında savaşmasının zeminini hazırlıyor. Türk devleti bunu yaparak uzaktan sadece bu savaşı seyredecek ve gerektiğinde bir tarafı tutacaktır. Türkiye'nin bunun dışında herhangi bir amacı yoktur” dedi.
'SAVAŞI PKK İLE DEĞİL'
Türkiye'nin başlattığı savaşın PKK'ye karşı değil Kürt halkına yönelik olduğuna dikkati çeken Hesen, "Türk devleti Kurdistan bölgesindeki tüm partilerin kendi hizmetinde olmasını ve SİHA’larla ile savaş uçaklarıyla saldırı gerçekleştiğinde bir itiraz geliştirmeyecek şekilde tüm partilerin kendisine destek vermesini istiyor. Bu savaşın PKK ile gerçekleşen bir savaş olduğunu söyleyemeyiz. Bu savaş direk Kürt halkına karşı gerçekleştirilen bir savaştır. Çünkü konu sadece PKK değildir. Kürtler her nerede olursa olsun herhangi bir kazanım elde ettiğinde Türk devletinin itirazıyla karşılaşıyor ve saldırılarına maruz kalıyor. Mesele PKK değil Kürt düşmanlığıdır. Türk devleti bütün Kürtlerin, Türk gibi yaşamasını ve kendisine biat etmesini istiyor" diye belirtti.
'TÜRKİYE SUYU KULLANIYOR'
Türk yetkililerin yaptığı görüşmelerde Irak'ı su ile tehdit ettiğini vurgulayan Hêmîn, “Irak sadece Türk devleti ile değil genel anlamıyla yabancı güçlerin Irak toprakları içindeki saldırılarından dolayı rahatsız. Irak bu saldırıları kabul etmiyor. Türk devletinin isteğiyle PKK'ye karşı bir savaş başlatma niyeti kesinlikle yoktur. Irak'ın siyaseti bu şekildedir. Türk devletinin tehdit ve şantajlarının etkisinde kalan bir yerde durmuyor. Türk devleti Irak'ın tankıyla, topuyla kendileri için savaşmasını istiyor. Zaten bilindiği gibi Irak'a Türkiye'nin uyguladığı bir su ambargosu var. Dicle Nehri’nin suyunu bir şantaja çeviriyor. Ancak Irak hiç bir tehdit ve şantaja şu anda boyun eğecek bir pozisyonda durmuyor. Türkiye bahar ve yaz aylarıyla birlikte yeni ve daha kapsamlı bir operasyon başlatmayı planlıyor. KDP her haliyle Türk devletinin bu operasyonlarının sonuç alması için bütün gücünü seferber etmiş durumda. Zaten Behdinan'da elde ettiğimiz bilgilere göre; Türk devleti için yollar yapılıyor, askeri üslerin kurulmasına zemin sunuyor ve operasyonlarını kolaylaştırıyor” diye konuştu.
'YNK TAVİZ VERMİYOR'
YNK'nin ulusal duruşundan dolayı sürekli olarak Türk devletinin tehditlerine maruz kaldığını sözlerine ekleyen gazeteci Hesen, şöyle devam etti: “YNK'nin uzun süredir Türk devleti tarafından tehdit edildiği biliniyor. Süleymaniye ve Kurdistan halkının tutumu ve yaklaşımı oldukça nettir. Süleymaniye halkı Türk devletinin tüm saldırılarının ve Türk devleti ile geliştirilecek her türlü işbirliğini reddeder ve kabul etmez. Süleymaniye'nin yönetiminde olduğu YNK'nin herhangi bir olumsuz adım atmasını istemez ve kaldı ki YNK şuana kadar Türkiye'ye karşı nasıl bir tutum sergilediğini defalarca açıklamalarıyla ortaya koymuştur. İşgali onaylayacak ve destekleyecek bir tavrı yoktur. Süleymaniye'ye yönelik cezalar, ambargo ve yaptırımlar devam etmesine rağmen YNK duruşundan herhangi taviz vermemiştir. Geçtiğimiz günlerde Hewler'de gerçekleştirilen bir programda konuşan Bafil Talabani, ‘Mam Celal bunu yapmamıştır, bizler nasıl yapabiliriz' diyerek Türk devletinin tüm beklentilerini boşa çıkarttı. Süleymaniye halkı bedel ödemeye hazır ancak Türk devleti ile bir işbirliği geliştirmeye hiç bir şekilde hazır değildir."