HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilen Mehmet Mehdi Akdeniz, Tahir Aslan ile Mehmet Ali Aslan’ın akıbetini sordu, askerler tarafından katledilen Abdulkerim Vardar’ın ise faillerinin yargılanması istenildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Amed, Êlih ve Colemêrg’de kayıpların akıbetini sorarak faillerin yargılanmasını istedi.
AMED
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” şiarıyla Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 784'üncü oturma eylemini gerçekleştirdi. Eylemin yapıldığı alanda kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı ve aileler, yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Bu haftaki eylemde 20 Şubat 1994 tarihinde Amed'in Pasûr (Kulp) ilçesinde gözaltında zorla kaybedilen Mehmet Mehdi Akdeniz'in akıbeti soruldu.
Açıklama öncesi gündemdeki gelişmelere ilişkin konuşan İHD Amed Şube Sekreteri Ömer Saman, Licik'te (İliç) yaşanan maden faciasında sorumlulara dikkat çekti. Öte yandan geçtiğimiz hafta hedef gösterilen TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın yanında olduklarını belirterek, dayanışma mesajını iletti.
Daha sonra Akdeniz'in hikayesi İHD Amed Şube Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz tarafından okundu.
Akdeniz şunları aktardı: "Kayıp Mehmet Mehdi Akdeniz’in annesi Mevlüde Akdeniz’in anlatım ve beyanlarına göre; 20 Şubat 1994 tarihinde Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı askerler tarafından, Akdeniz ailesinin ikamet ettiği Pasûr ilçesi Gevran (Karaorman) köyüne asker tarafından baskın düzenlenir. Baskın esnasında hanelerde bulunan insanlar, askerler tarafından dışarıya çıkmaya zorlanır. 22 yaşındaki Mehmet Mehdi Akdeniz de köye bağlı Gerger (Sesveren) mezrası camisinde bulunduğu sırada alınıp köye getirilir.
KÖY MEYDANINDA İŞKENCE
Askerler; kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmaksızın tüm köylüleri köy meydanında toplar. Evler askerlerce ateşe verilir. Bir asker, elindeki kâğıttan 6 kişinin ismini okur. İsimleri okunan 18 yaşındaki İrfan Akdeniz, 22 yaşındaki Mehmet Mehdi Akdeniz, 22 yaşındaki Ziya Çiçek, 35 yaşındaki Faik Akdeniz, 35 yaşındaki Mehmet Şirin Allahverdi, 40 yaşındaki Halit Akdeniz tüm köylülerin gözü önünde askerler tarafından şiddete maruz kalır. Daha sonra askerler 6 kişiye de yanlarına alarak Pasûr ilçesine gider.
Gözaltına alınan 6 kişiden Halit, İrfan, Mehmet Şirin ve Ziya 18 gün sonra serbest bırakılır. 4 kişi ailelerinin göç ettikleri köylere gider. Ancak Ziya Çiçek, serbest bırakıldığında askere gönderilir. 6 kişiden Faik Akdeniz ise tutuklanarak Amed E Tipi Kapalı Cezaevi’ne götürülür. Gözaltında 5 gün boyunca Mehmet Mehdi Akdeniz ile Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı’nda birlikte tutulduklarını ve kendilerine yoğun bir şekilde işkence yapıldığını belirten 4 kişi, 5 gün sonra Silvan İlçe Jandarma Komuntanlığı’na götürülen Mehmet Mehdi Akdeniz’i bir daha görmediklerini belirtirler.
Tanık beyanına göre; Silvan İlçe Jandarma Komutanlığı’nda tutulan Mehmet Mehdi Akdeniz, bir hafta tutulduktan sonra Diyarbakır İl Jandarma Komuntanlığı’na götürülür.
HUKUKİ SÜREÇ SONUÇSUZ KALIR
Yine tanık beyanına göre; Mehmet Mehdi Akdeniz Diyarbakır İl Jandarma Komuntanlığı’nda gözaltında kaybedilen Kuddusi Adıgüzel ve Mirza Ateş ile birlikte görülür. Bu tarihten sonra Mehmet Mehdi Akdeniz hakkında bir daha haber alınamaz. Ailesi, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne (DGM) çeşitli zamanlarda başvurularda bulunur. Verilen dilekçelere genellikle yazılı yanıt verilmez. Ancak 11 Mayıs 1994 tarihinde dilekçelerinden birine verilen yazılı yanıtta 'Gözetim kayıtlarımızın tetkikinde ismine rastlanılmamıştır' denir. Onlarca insanın gözü önünde gözaltına alınmasına rağmen gözaltına alındığı reddedilir. Akdeniz ailesinin bundan sonraki tüm başvuruları sonuçsuz kalır. İç hukukta bir sonuca varamayan Akdeniz ailesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurur ve ihlal kararı alır."
ÊLIH
Êlih’te ise İHD Şubesi ile kayıp yakınları, her hafta yaptıkları eylemlerinin 620’incisi Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi. “Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartının açıldığı eylemde aileler gözaltında kaybettirilenlerin fotoğraflarını taşıdı. Burada konuşan İHD Êlih Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi, kayıpların akıbeti bulununcaya dek alanlarda olmaya devam edeceklerini söyledi. Elçi bu haftaki eylemde 1 Mart 2001’de gözaltına alınan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Tahir Aslan ile Mehmet Ali Aslan’ın kayıp hikayesini okudu.
Elçi, kayıp hikayesine ilişkin şunları söyledi: “Kayıtlara göre; 01.03.2001 tarihinde saat 12:30 civarında 15. Cadde Japon pasajı yanı Döviz Bank karşısında sivil giyimli silahlı ve telsizli kişiler tarafından göz altına alınarak 72 AF 678 plakalı araç ile götürülmüşler. Tahir Aslan ve Mehmet Ali Aslan yakınları 02.03.2001 tarihinde Batman Valiliği, Batman Cumhuriyet Savcılığı ve Batman Emniyet Müdürlüğü nezdinde yapılan başvuruları sonucunda yakınlarına Tahir Aslan ve Mehmet Ali Aslan’ın Jandarma tarafından gözaltına alındığı ve Batman Jandarma Alay Komutanlığı’nda bulunduğu bilgisi verilmiştir. Ailelerinin tüm arama ve başvurularına rağmen kayıplar hakkında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.”
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları da “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 110’uncu haftasında Gever ilçesi Sanat Sokağı’nda buluştu. Eyleme Barış Anneleri, DEM Parti ve DBP yöneticileri katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankart ve gözaltında kaybedilen, katledilenlerin fotoğrafları taşındı. Açıklama metnini İHD Şube Colemêrg Şube üyesi Pınar Şen okudu. Bu haftaki eylemde 15 Ağustos 1993’te Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesine bağlı Esentepe mahallesinde yaşadığı evde, askerlerin kurşunlarının hedefi olarak katledilen Abdulkerim Vardar’ın akıbeti soruldu.
‘SON AKIBET ORTAYA ÇIKANA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK’
Çocuklarının gözleri önünde katledilen Abdulkerim Vardar için etkili bir soruşturma açılarak sorumluların adil bir yargı düzeninde gereken cezayı almaları talebinde bulunan Şen, “Adalet olgusundan çok uzak bir biçimde faili meçhul bırakılmaya çalışılan sevdiklerimizin akıbetini her yerde soracağız” dedi.