RIHA - Özgür Gündem gazetesi Riha Temsilcisi Kemal Kılıç'ın katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Kılıç'ın kardeşi Mahmut Kılıç, ağabeyinin cinayetinde kullanılan silahın Hizbullah üyesi Hüseyin Güney'in evinden çıktığına işaret ederek, "Hizbullah, Hüda Par olarak Meclis'te ve AKP ile ittifak halinde" dedi.
Kurdistan’da 1990’lı yılarda işlenen ve adına “faili meçhul” denilen cinayetlerde, birçok kişi katledildi. Katledilenlerin failleri cezalandırılmazken, dosyalar sürüncemede bırakılarak zaman aşımı nedeniyle kapatıldı. Bunlardan biri de, Özgür Gündem gazetesinin Riha Temsilcisi Kemal Kılıç. Kılıç, 18 Şubat 1993’te ikamet ettiği Riha-Akçakale karayolundaki Eyubiye ilçesine bağlı Qûlinç Mahallesi’ne giderken, mahalleye bir kilometre uzaklıkta bulunan kavşakta kendisini bekleyen Toros marka beyaz renkli bir araçtan inen kişiler tarafından katledildi.
Kılıç katledilmeden önce tehdit ve takip edilmesi üzerine Urfa Valiliği ile Urfa Emniyet Müdürlüğü'ne başvurarak, koruma talebinde bulundu. O dönem Urfa Valisi olan, ardından 3 dönem AKP’den Tekirdağ Milletvekili seçilen Ziyaeddin Akbulut, bu talebe herhangi bir yanıt vermedi. Aynı zamanda İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha Şube yöneticisi olan Kılıç hakkında, ikamet ettiği mahallenin bağlı olduğu Uğurlu Jandarma Karakolu'nda görevli "Taner" adlı astsubay ile "Oktay" adlı yardımcısı, bilgi toplamaya başladı. Kılıç’ın katledilmeden bir gün önce de beyaz bir Toros tarafından takip edildiği kardeşi ve amcasının oğlu tarafından görüldü.
Kılıç'ın katledilmesine ilişkin soruşturma dosyasında hiçbir aşama kaydedilmedi. Dosya 18 Şubat 2013 tarihinde zaman aşımı gerekçesiyle kapatıldı. Katledilmesinin 31’inci yılında ağabeyini anlatan Mahmut Kılıç, ağabeyinin halkını ve ülkesini çok sevdiğini söyledi.
Kılıç'ın kardeşi Mahmut Kılıç
'ONU TAKİP EDEREK BÜYÜDÜK'
Ağabeyi Kemal’in halk tarafından çok sevilip sayıldığını belirten Kılıç, aile içerisinde de bilge kişiliği nedeniyle sürekli danışılan kişi olduğunu söyledi. Kılıç, “Küçüklüğünden beri Kürtçe dergi ve kasetleri çok seviyordu. Amcam yanına gediğinde dengbêjî söylemesini isterdi. Amcam dengbêjî söylediğinde o da ses kaydını açar kaydederdi. Gazetede çalışmaya başlamadan önce İHD’de görev alarak insan hakları mücadelesi veriyordu. Bizim için bir semboldü, biz de onu takip ederek büyüdük” dedi.
'ROJAVA VE BAKUR ARASINA DÖŞENEN MAYINLARI YAZIYORDU'
"Kemal yaşasaydı 61 yaşında olacaktı” diyen Kılıç, ağabeyinin gazeteciliğe başlamasıyla birlikte Kurdistan’da yaşanan hak ihlalleriyle ilgili haberler yaptığını söyledi. Kılıç, şunları anlattı: “Kemal 1990 yılında Özgür Ülke gazetesinde çalışmaya başladı. Özgür Ülke gazetesinin kapanmasıyla Özgür Gündem gazetesinde gazetecilik faaliyetlerini sürdürdü. Bizim köy merkeze uzak olduğu için her sabah erkenden kalkar Akçakale dolmuşuyla Riha merkeze gider, akşamda saat 18.00'da köye gelirdi. Gazetede çalıştığı süreçlerde ben de 15 yaşındaydım. Bazen ben de yanına giderdim. Bir tane daktilosu vardı. O daktilosuyla akşam eve geldiğinde sabaha kadar yazardı. Bir gün odasına gidip ne yazdığına baktım. O gün Rojava ve Bakur arasındaki sınır ile ilgili bir haber yazıyordu. Haberde, ‘İnsanlar tek ayaklı, hayvanlar ise 3 ayaklı’ diyordu. Sınırlara döşenen mayınlar yüzünden insanların yaşadığı zorlukları anlatıyordu. 'Her iki tarafta Kürt ve bir biriyle akraba, neden aralarında sınır var' sorusunu soruyordu. En son o haberini gördüm. Riha’da Özgür Gündem gazetesinin temsilciliğini yapıyordu."
'TEHDİT VE TAKİP EDİLİYORDU'
Kemal'in katledilmeden önce sürekli tehdit ve takip edildiğini aktaran Kılıç, “Kemal’in kaldığı odanın kapısı gece saat 3'te çalıyordu. Birilerinin kapıya vurduğunu işitiyorduk. Ancak Kemal’e sorduğumuzda endişelenmeyelim diye bize bir şey söylemiyordu. 'Kemal öldürülecek, Kemal’e dikkat edin' diye arkadaşlar bizi uyarıyordu. O dönemlerde de faili meçhul cinayetlerin yaşandığı bir dönemdi. Olaydan birkaç gün önce Kemal gözaltına alındı. Bir gün gözaltında kaldı. Şimdi anlıyoruz ki Kemal’in bir gün gözaltında kalmasının sebebi katillerin onu tanıması içinmiş. Yani katillere öldüreceğiniz adam bu demişler. Katledilmeden bir gün önce ben, Kemal ve amcamın oğlu beraber eve gelirken Toros marka bir araç bizi takip ediyordu. Kemal aracı görünce bizden uzaklaştı” şeklinde konuştu.
'ELLERİ ARKADAN BAĞLANMIŞTI'
Ağabeyinin Akçakale yolu üzerinde bulunan mahallelerine gelmek için indiği sırada Toros marka bir araçtan çıkan kişilerce katledildiğini kaydeden Kılıç, “Biz evde yemek yiyorduk. Kemal’in gelmesini bekliyorduk. Birden kapımız çok hızlı bir şekilde çaldı. Yakın bir akrabamız Kemal’in yol üstünde öldürüldüğünü söyledi. Hepimiz Kemal’in vurulduğu yere koştuk. Kemal’i katledip yolun kenarına atmışlardı. Ağzına bant doldurulmuş, elleri arkadan bağlanmış ve montu kafasına geçirilmiş bir şekilde bulduk. Kaçırılmak istenmiş, fakat Kemal direnince başına iki kurşun sıkmışlar. Bir görgü tanığının anlattığına göre Toros marka bir araç bizim köyün yol ayrımında bekliyormuş. Aracın içinde 4 kişiden iki kişi kanalın altına geçerken, diğerleri de Kemal’i bekliyormuş. Kemal gelince o iki kişiyle Kemal arasında kavga olmuş, ardından da kanala saklanan iki kişi yukarı çıkarak Kemal’i kaçırmaya çalışmışlar. Kemal buna karşı direnince orada katletmişler” ifadelerini kullandı
'EŞYALARINA EL KONULDU'
Ağabeyi katledildikten sonra etkili bir soruşturma yürütülmediğine vurgu yapan Kılıç, ağabeyinin eşyalarına da el konulduğunu söyledi. Kılıç, şöyle devam etti: “Kemal katledildikten iki gün sonra hepimizi karakola çağırdılar, ifadelerimizi aldılar. Evimize baskın yapılarak Kemal’in eşyalarına el koydular. Kitapları, daktilosu, ses kayıt cihazı ve kalemini aldılar. Bize, 'Kemal ne iş yapardı, düşmanınız var mı, aşiret meselesi mi?' gibi sorular sorarak cinayeti farklı noktalara çekmeye çalıştılar. Kemal’in alınan birçok eşyasını geri alamadık. Olaydan birkaç yıl sonra karakoldan bizi arayıp, ‘Kemal’in katilini yakaladık’ dediler. Kemal’in katledildiği silah Êlih’te Hüsyin Güney adında bir Hizbullah üyesinin evinden çıktı. Silah üzerinde aynı şahsa ait parmak izleri de vardı. Ancak failler cezalandırılmadı. Karakol komutanı bana 'olaydan önce sen, Kemal ve bir kadın birlikte mi yürüyordunuz?' diye sordu. Hava soğuk olduğu için amcamın oğlu başını sarmıştı, bu nedenle onu kadın zannetmişler. Demek ki yanımızdan hızla geçen Toros marka aracın içinde Kemal’in katilleri de varmış ve bütün bilgileri karakolla da paylaşmışlar.”
Dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdıklarını hatırlatan Kılıç, “AİHM, Türkiye’yi suçlu bularak 30 bin sterlin tazminata mahkum etti. Daha sonra da katiller yakalanmadan dosya zaman aşımına uğrayarak kapatıldı. O dönem birçok Kürt gazeteci ve yazar 'faili meçhul cinayetlerle' katledildi. Kemal'in katledildiği günden bugüne Türkiye’de hiçbir şey değişmedi. Hizbullah şimdi Hüda Par olarak Meclis’te AKP ile ittifak halinde” ifadelerinde bulundu.
ÇOCUKLARA 'KEMAL' ADI VERİLDİ
Ağabeyinin katledilmesinin ardından onun anısına mahallelerinde doğan birçok çocuğa Kemal adının verildiğini belirten Kılıç, “Kemal katledildikten sonra onu tanıyan herkesi çok etkiledi. Kemal halkını seven bir insandı. Bu nedenle de Kemal katledildikten sonra köyde doğan birçok çocuğa Kemal ismi verildi. Benim de bir oğlum oldu, adını Kemal koydum. Şimdi o çocukların kimisi 15, kimisi de 30’lu yaşlarda. Kemal bizler için çok farklıydı. Kemal’i unutmak mümkün değil. Aile olarak Kemal’in bize bıraktığı yurtseverlik mirasına sahip çıkmaya çalışıyoruz. Hepimiz onun izinden yürüyoruz. Kemal halkını ve ülkesini çok seviyordu. Kürt ve Kurdistan diyordu” dedi.
MA / Mahmut Altıntaş