ANKARA – Devletin muhatap alacağı temel ve ilk kişinin PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu vurgulayan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, tarihin kendilerine büyük sorumluluk yüklediğine işaret ederek, “Artık büyük barış zamanıdır” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis Genel Kurulu’nda gümden dışı söz aldı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komploya değinen Koçyiğit, “Bugün 15 Şubat, bundan 25 yıl önce 15 Şubat 1999'da uluslararası güçlerin marifetiyle, komplosuyla Sayın Öcalan Türkiye'ye getirildi. Tabii, bu sürece müdahil olan bütün ülkelerin bir amacı vardı, her birinin kafasının arkasında bir plan olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
‘KOMPLO BOŞA ÇIKARILDI’
Komplonun planının özetinin Kürt sorununun çözümsüzlüğünden duydukları memnuniyet olduğunu ifade eden Koçyiğit, “Aslında bu sürece müdahil olan bütün ülkelerin Kürt sorununun derinleşmesi, çözümsüz bırakılması ve bu vesileyle de aslında kendi çıkarlarını, bölgesel çıkarlarını maksimize etmek istedikleri açık ve netti. Ama bu komplo Sayın Öcalan'ın 25 yıllık İmralı'daki cezaevi süreciyle ve oradaki barış yaklaşımıyla, barış aklıyla, barışa yönelik geliştirdiği projelerle boşa çıkarıldı. Bugün bir kez daha aslında Kürt sorununun demokratik çözümü için en önemli aktör olarak orada durmasının temel nedeninin de bu olduğunu biliyoruz. Sayın Öcalan, şu anda yetmiş beş yaşında” ifadelerini kullandı.
‘TARİH BİZE BÜYÜK SORUMLULUK YÜKLÜYOR’
Koçyiğit’in konuşmasının devamı şöyle: "Abdullah Öcalan, ‘Kürt sorununu çözmek için bir haftalık zaman benim için yeterlidir’ diyor, en azından sorunun başlangıcına giriş yapmak için. Devletin muhatap alacağı temel ve ilk kişidir ve bunun desteklenmesi, muhatap olarak görülmesi aslında barış iradesine sahip çıkmak, Kürt sorununun demokratik, barışçıl yönlerden çözülmesinin ilk adımını oluşturuyor. Tarih bize büyük bir sorumluluk yüklüyor, çeyrek asırdır İmralı Adası'nda tutulan ama Kürt sorunu konusunda, barışçıl çözümü konusunda bir an olsun geri adım atmayan Sayın Öcalan'ın barış iradesine sahip çıkmak, desteklemek ve aslında her zamankinden fazla sorumluluk almak gerekiyor.
BARIŞI GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ
Biz bu tecridin sadece İmralı'yla da sınırlı olmadığını biliyoruz, aslında İmralı'da başlayan, bütün cezaevlerine yayılan ve oradan da ülke sathına yayılan bir olağanüstü rejimin, bir olağanüstü sürecin de normalleştiğini görmekteyiz ama bütün bunlara rağmen bugün bambaşka bir eşikteyiz çünkü cumhuriyetin 2'nci yüzyılındayız. Bir yüzyılı ne yazık ki heba ettik ama 2'nci yüzyılı halklar olarak, inançlar olarak Türkiye halklarının bütün farklılıklarıyla kazanma şansına sahibiz; bu kapıyı hep beraber aralayabiliriz. Tarihsel bir eşikten geçiyoruz. Hem bölgesel gelişmelerin kendisi hem ülkenin içinde bulunduğu durumun kendisi bize büyük barışı yapmayı zorunlu kılıyor. Bu barıştan kaçamayız, yüzyıl da sürse yüzyıl sonra yine bu barışı gerçekleştirmek zorundayız.
SORUN ÇÖZÜLMEDİKÇE CANLAR GİDİYOR
Bu sorunun çözülmediği her günün Türkiye halklarına bedel ödettiğini, Türkiye halklarından aslında fatura çıkardığını çok iyi biliyoruz. Canlar yitip gidiyor, ülke kaynakları bu uğurda harcanıyor, ülke büyük bir çoklu kriz sarmalının içerisine yuvarlanmış ya da zorlanmış oluyor ve bütün bunları hep beraber aslında görüyoruz. O nedenle de bu soruna gözümüzü kapatamayız, bu sorunu duymazdan, görmezden gelemeyiz, sırtımızı dönüp gidemeyiz. Bugün her zamankinden fazla büyüyen bu barış iradesini görmemiz, buna kulak kabartmamız gerekiyor.
YENİ BİR SÜRECİN TAM ZAMANI
Kürt sorunundaki çözümsüzlük bir kader değildir. 2013-2015 yılları arasındaki çözüm ve müzakere süreci bunu bize çok açık ve net bir şekilde gösterdi. Ben, bir kez daha, o dönem olan iradenin doğru olduğunu, 2013-2015'in Türkiye halklarına kazandıran önemli bir eşik olduğunu, bu deneyimden yola çıkarak, orada yapılan hataları görerek ve telafi ederek yeni bir sürecin başlamasının tam da zamanı olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, 1 Şubattan beri bu iradeyi, barış iradesini, Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesi iradesini ortaya koyan ve bugün Urfa'da olan özgürlük yürüyüşçülerini de yürüttükleri barış iradesini de buradan selamlamak istiyorum. Meclisimize burada halkımızı temsil etmek için seçilip gelen her bir milletvekili arkadaşıma da çağrı yapmak istiyorum: Artık büyük barış zamanıdır. Hamaseti büyütmek, karşıtlığı büyütmek, kutuplaştırmayı büyütmekten değil, bugün yan yana durma ve barış için el ele tutuşma zamanıdır diyorum.
SOKAKTAN YÜKSELEN İRADEYE SES OLALIM
Yaşar Kemal'in dizeleriyle söylersek ‘Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir, barıştır.’ Her bir arkadaşımızın, her bir milletvekilinin bu barış iradesine, sokakta yükselen, halkın bağrından yükselen, cezaevlerinden yükselen bu barış çağrısına ses olması gerektiğini ifade ediyorum. Bir kez daha tecridin kalkması, Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesi için Sayın Öcalan'ın muhataplığının tanınarak sürece şans verilmesi gerektiğini ifade ediyorum.”