ANKARA - İspanya Parlamentosu Milletvekili Laura Castel, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın dünyada örneği olmayan bir tecride maruz kaldığını belirterek, "İmralı, Avrupa Konseyi topraklarında gerçek bir kara deliktir" dedi.
Küresel güçlerin Ortadoğu’ya dönük müdahale planlarının önünde engel olarak gördükleri PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası komplo ile 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirildi. Öcalan, söz konusu tarihten bu yana İmralı Adası’nda tecrit altında.
Öcalan’ın “NATO Gladiosu’nun en büyük operasyonu” olarak tanımladığı komplo, aradan geçen 25 yılda İmralı’da kendisine dönük uygulanan tecrit ile devam ettirildi. Tecrit, aile ve avukat görüş yasakları ile tanınmayan telefon hakkıyla mutlak iletişimsizlik haline dönüştüğü için Öcalan’dan 35 aydır hiçbir şekilde haber alınamıyor.
Aynı zamanda Uluslararası Barış Heyeti’nde yer alan bir isim olan İspanya Parlamentosu Sol Grup Milletvekili Laura Castel, uluslararası komplonun yıl dönümünde PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecride dair değerlendirmelerde bulundu.
‘İMRALI, EN KÖTÜ UYGULAMALARIN LABORATUVARI’
İmralı Cezaevi'ndeki tecrit rejiminin en kötü uygulamaların laboratuvarı olduğunu ve Türkiye'deki tüm cezaevi sistemine örnek teşkil ettiğini dile getiren Laura Castel, bu durumun gözle görülür hale geldiğini belirtti. Castel, “Bildiğimiz başka hiçbir rejim, mektupları, telefon görüşmelerini, ziyaretler veya herhangi bir dış iletişim biçimini uzun vadeli olarak durdurulmasını uygulamadı” dedi.
‘ÖCALAN'I SUSTURARAK, KÜRT HALKINI SUSTURDUKLARINI SANIYORLAR’
Türk yetkililerinin Kürt hareketiyle barışçıl siyasi müzakerelerin yeniden başlamasıyla ilgilenmiyor gibi göründüğünü belirten Castel, “Bu nedenle Sayın Abdullah Öcalan'ı İmralı Cezaevi'nde tamamen tecrit altında tutuyorlar. Kürtler adına müzakereye liderlik edebilecek tek kişi o. Sayın Öcalan'ı susturarak, Kürt halkını susturduklarını sanıyorlar” ifadelerini kullandı.
2023 yılının mayıs ayında Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu olarak Türkiye’ye yaptıkları ziyaret sonrası CPT’ye İmralı Adası için başvurduğunu, ancak CPT’den henüz bir dönüş olmadığını aktaran Castel, şunları ekledi: “Ancak başka vesilelerle de söylediğim gibi, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin her genel kurul toplantısında biz parlamenterler, zamanımızı ve araçlarımızı Sayın Öcalan'ın durumu hakkında Avrupa Konseyi kuruluşlarına sorup, onlardan kesin toplumsal barışın inşasını talep etmek için kullanabiliriz. Son oturumda bazılarımız bu konuyu gündeme getirdi ve Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu aşırı durumu kınadı.”
‘TÜRK DEVLETİ CEBİR SAVAŞ VE ŞİDDETİ TERCİH EDİYOR’
Laura Caste, 25 yıllık tecride ve uzun süreli iletişimsizlik haline bakıldığında Türk Devleti’nin Kürt meselesine yaklaşımında hukuku, demokratik ve siyasi diyalog olanağını terk ettiğini, bunun yerine cebir, savaş ve şiddeti tercih ettiğini söyledi. Castel, “Demokratik çözüm ve barış için diyaloğa ve müzakereye karşı çıkmak, çatışmanın, kutuplaşmanın ve savaşın devam etmesinden çıkar sağlayanların siyasi tercihidir. Ancak bu tercih, ülkeyi çok sayıda krize sürükleyen ciddi sonuçlara mal oluyor ve bu durum ancak Kürt sorununa demokratik bir çözüme dönülmesiyle aşılabilir. Bu da tecrit sisteminin kaldırılmasını ve Sayın Öcalan'ın demokratik çözümün garanti altına alınmasında ve barışın inşasında üzerine düşeni yapmasına izin verilmesini gerektirir” dedi.
CPT’YE SESLENDİ
Mektupların, telefon görüşmelerinin, ziyaretlerin veya herhangi bir dış iletişim biçiminin uzun süreli durdurulmasının başka hiçbir rejimde olmayan “zalim” bir durum olduğunu ifade eden Castel, “Guantanamo'da, Robben Adası'nda veya Kuzey İrlanda'nın H Blok’larında bile yok. İmralı, Avrupa Konseyi topraklarında gerçek bir kara deliktir ve CPT, Türkiye'nin görüşü veya izni olmasa bile raporunu derhal yayınlamalıdır” dedi.
TEK ÇÖZÜM MÜZAKERE MASASI
Öcalan’a dönük acımasız tecride rağmen, Kürt halkının lideri olduğunu vurgulayan Castel, “Tek çözüm, her iki taraf arasında bir müzakere masası kurulması ve Öcalan'ın öncülüğünde barışa giden yol açılmasıdır. Ama bence Türk yetkilileri, Öcalan'ın karizmasından korkuyor ve onu susturmayı tercih ediyor” dedi.
Öcalan’ın özgürlüğü yönündeki taleplerin yeterince gündeme gelmediğini, sebebinin ise uluslararası gelişmeler olduğunun altını çizen Castel, “Önce pandemiydi, sonrasında Ukrayna'ya karşı savaş. Ardından Dağlık Karabağ'ın Ermenilere karşı işgali, şimdi de Filistin'e yapılan soykırım... Bütün bu savaşlar, Sayın Öcalan'ın özgürlüğünün talebinin gündeme gelmesini zorlaştırıyor. Tıpkı Julian Assange'ın İngiltere'deki yüksek güvenlikli bir hapishanede bulunduğu zalim durumda olduğu gibi” ifadelerini kullandı.
‘ZAFER, DİRENMEKTİR’
Castel, son olarak şunları ifade etti: “Kötülük dünyanın her yerine yayılıyor. Pek çok ülke lideri bundan yararlanıyor. Aynı zamanda korktukları için siyasi muhaliflerini de hapiste tutuyorlar. Ama biz halk olarak barışçıl yollarla devrim yapma gücüne sahibiz. Zafer, direnmektir."