İSTANBUL - "Çağlayan Adliyesi saldırısı" gerekçesiyle meslektaşlarının "kurgu" bir operasyon ile tutuklandıklarını belirten ÇHD İstanbul Şube Yöneticisi Çiğdem Akbulut, gözaltıların ardından yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul şubeleri, 9 Şubat’ta ÇHD üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının tutuklanmasına dair Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, ÇHD ve ÖHD üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda hukukçu katıldı. Toplantının yapıldığı salona, “Avukatlığın kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz” yazılı pankart asıldı.
Açıklamada basın metnini okuyan ÇHD İstanbul Şube yöneticisi Çiğdem Akbulut, baskı ve zorbalıkla avukatları yıldıramayacaklarını belirterek, yalan ve dezenformasyona karşı gerçeği savunmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Akbulut, “6 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan çatışma sonrası siyasi iktidar, içinde HHB’nin de yer aldığı birçok yasal kuruma operasyon düzenleyerek, 95 kişiyi gözaltına aldırdı. Derneğimiz Genel Merkez yöneticisi Av. Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, üyelerimiz Av. Didem Baydar Ünsal, Av. Seda Şaraldı ve Av. Berrak Çağlar hakkında gözaltı kararı olmamasına rağmen, gözaltına alındı. HHB’nin kapısı kırılarak içeri girildi. Meslektaşlarımızın müvekkillerine ilişkin dosya içerikleri, evrak, CD gibi materyaller adeta yağmalandı” dedi.
'SORGUYA KAR MASKELİ POLİSLER GİRDİ'
Gözaltı ve sonrasındaki hukuki sürecin bir keyfilikle ilerlediğini belirten Akbulut, “Meslektaşlarımız sorgu hakimliğinde savunmalarını gerçekleştirirken, salonda yüzlerinde kar maskesi olan silahlı terörle mücadele polisleri de hazır bulundu” diye belirtti.
Akbulut, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ölçüde keyfi bir sürecin sonunda meslektaşlarımız, Halkın Hukuk Bürosu'nda el konulduğu söylenen CD, flash bellek gibi materyallerin incelemesinin bitmemesi gerekçesi ile tutuklandı. Her ne kadar ana akım medya bu operasyonu ‘Çağlayan Adliyesi Operasyonu’ olarak adlandırıp, meslektaşlarımızın yaşanan çatışmayla bir ilgisi olduğu algısını yaratmaya çalışsa da, meslektaşlarımız hakkındaki tutuklama kararı da dahil evrak içeriğinde, bu tür bir delile dayanılmadığı gibi, böyle bir iddia dahi ileri sürülmedi. Ancak ana akım medya, siyasi iktidar eliyle kendisine servis edildiği şekliyle, masumiyet karinesini çiğneyerek, meslektaşlarımızla ilgili bu yalanı yaymaya inatla devam etti.”
Meslektaşlarının aleyhinde tek bir delil olmadan tutuklandığını belirten Akbulut, bu tutuklamaların kabul edilemez olduğunu belirtti. Akbulut, “Bu uygulama en basit ifadesi ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlalidir. Kaldı ki, el konulan CD ve flash bellek içeriğinin meslektaşlarımızın müvekkillerinin dosyaları ile ilgili olduğu gözetildiğinde avukat-müvekkil ilişkisinin gizliliğinin de ihlal edildiği görülecektir” ifadelerini kullandı.
'REFAKAT EDEN EŞİ TUTUKLANDI'
“Kurgu” bir operasyon ile karşı karşıya olduklarını vurgulayan Akbulut, “6 Şubat’ta 11.30 sıralarında bir silahlı çatışma gerçekleşti. Ardından saat 15.00 gibi HHB’ye savcı eşliğinde bir polis operasyonu gerçekleşti. Hakkında sadece Seda Şaraldı’ya yakalama kararı ile geliniyor. Seda hakkındaki yakalama kararının da somut hiçbir dayanağı bulunmamakta. Bu eylemle ne tür bir bağ kurulduğuna dair hiçbir gerekçesi olmayan bir karar. Büroda diğer üyelerimiz ve Genel Merkez yöneticimizi de de gözaltına alıyorlar. Görme engelli Berrak adli kontrol ile serbest bırakılırken, ona refakat eden eşi Sinan Çağlar ise tutuklandı. Operasyon sırasında da ne ile suçlandıklarına dair hiçbir ayrıntı verilmemişti. Ve emniyette diğer avukat arkadaşlarımız hakkında da yakalama kararı çıkartılarak gözaltı yapıldı” şeklinde konuştu.
'KOMPLO İLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Gözaltındaki avukatlara çatışmadaki kişileri tanıyıp tanımadığının sorulduğunu dile getiren Akbulut, “Büroda ele geçirilen dava dosyalarına dair yazılı içerik, görüntü ve dijital materyallerdi. Bunun dışında bir soru sorulmadı. 9 Şubat’ta adliyeye çıkartıldıklarında, bir yöneticilik suçlamasında bulunuldu ve 6 Şubat eylemini gerçekleştirenleri tanıyıp tanımadıkları soruldu. Hiçbir delil yok ellerinde. Bu eylemle hiçbir alakalarının olmadığını, ne üyelik ne de yöneticiliğin söz konusu olmadığını ve hiçbir delilin olmadığını da savcılık aşamasında belirttik. Çok ağır bir suç isnadı ile karşı karşıyayız. Tutuklama gerekçesine dahi HHB bürosundaki dijital materyallerin henüz çözümlenmediği yazıldı. Bir komplo ile karşı karşıyayız. Karşımızda çok arsızlaşmış bir kolluk ve iktidar güdümünde yargı söz konusu. Geçerli delil dahi bulma, yaratma kaygısına bile girmemişler. Bunun bir kurgu olduğunu, arkadaşlarımızı beraat alıncaya kadar söylemek istiyoruz” dedi.