ANKARA- PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne yönelik başlatılan hamlelerin sonuç vereceğini dile getiren siyasetçi Zübeyir Aydar, süren grev ve kampanyaların gelmekte olan büyük bir mücadele dalgasının başlangıcı olduğunu söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen uluslararası komplo sonucu Türkiye'ye getirilişinin üzerinden 25 yıl geçti. Kürtlerin "kara gün" olarak tanımlandığı 15 Şubat günü aynı zamanda Ortadoğu'da için de bir dönüm noktası oldu. Zira PKK Lideri Öcalan’ın uluslararası güçlerin ortaklığından Türkiye’ye getirildiği günden bu yana, Ortadoğu’da savaş ve emperyalist müdahaleler durmadı.
ABD, İsrail, İngiltere, Rusya, İtalya, Almanya, Fransa ve Yunanistan’ın dahil olduğu uluslararası komployu çözemeyen Türkiye’nin dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in “Apo bize neden teslim edildi, anlamadım” itirafında bulunmuştu. Komplonun başını çeken ABD’nin dönemin Başkanı Bill Clinton, 21 yıl aradan sonra Şam’a giderek Hafız Esad ile konuyu görüşmesi oldu. Yapılan 4 saatlik görüşmenin 3 saatinin Öcalan'a ayrıldığı bu temas sonrası, Öcalan’ın Suriye'den çıkarılma ile başlayan uluslararası komplonun tüm ayakları adım adım örüldü. Komploda yer alan ülkelerin tamamı Kürt halkının özgürlük mücadelesini sonlandırmak için işbirliği yaptı. Bu ülkelerin istihbarat örgütleri olan CIA, MOSSAD, EYP ve MİT ise planın sahadaki yürütücüleri oldu. İmralı Adası’nda özel olarak dizayn edilen tek kişilik cezaevine konulan Öcalan, 25 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. 25 yıllık süreçte aile ve avukatlarıyla kısıtlı görüşmeler gerçekleştirebilen Öcalan, 35 aydır kesintisiz tecrit altında.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, 25 yıl önce başlatılan komplo süreci ile Öcalan üzerindeki tecridin neden ve sonuçlarına dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
‘PKK’Yİ TASFİYE ETMEK İSTEDİLER’
Komplo süreci öncesi Kürdistan’da “yakıcı” bir savaş sürecinin devam ettiğini anımsatan Aydar, başta Amerika olmak üzere uluslararası güçlerin, Ortadoğu’nun yeniden dizaynı amacıyla bölgeye çeşitli müdahalelerde bulunduğuna işaret etti ve bu dizayn projesinin bir ayağının da Kürtler ve Türkiye olduğunu ifade etti. Aydar, “Türkiye zaten uzun süre Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını yaptı. Kürtlerin de Türkiye’ye karşı mücadele ediyor olmasıyla Amerika bir tercih yaptı ve tercihini KDP-YNK’nin öncülük ettiği Güney Kürdistan bölgesini yanına aldı. Kuzeydeki savaşı yürüten PKK’yi ise tasfiye etmek istediler” dedi.
‘PKK’YE 6 AY ÖMÜR BİÇMİŞLERDİ’
PKK’yi tasfiye planının ilk ayağının Öcalan üzerinde kurgulandığına dikkati çeken Aydar, komplo sürecindeki ilk basamağın, Öcalan’ın o dönemde bulunduğu Suriye üzerinde baskı yaratmak olduğunu söyledi. Yürütülen manipülasyon stratejisi ile Öcalan’ın Yunanistan’a gitmesinin sağlandığını dile getiren Aydar, “Başkan Apo orada soğuk yüzlerle karşılaştı. Sonrası zaten malum… Son olarak Kenya’da bir plan ile Türkiye’ye teslim edildi. Amaç Kürdistan Özgürlük Hareketini tamamen tasfiye etmekti. Başkan Apo’nun hareket ile ilişkisinin kesilmesiyle kendilerine göre PKK’ye 6 ay ömür biçmişlerdi. Geçmiş Kürt isyanları gibi olacağını sandılar ama bu plan tutmadı” diye belirtti.
‘BAŞKAN APO ESİR KALDIĞI SÜRECE…’
Aydar, Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde “iğne ucu kadar imkanlarla” gösterdiği irade ve halklara sunduğu paradigmayla uluslararası güçlerin PKK üzerindeki planlarını bozduğunu vurguladı. Öcalan’ın geçen 25 yıllık süreçte komployu birçok yönde boşa çıkarttığını hatırlatan Aydar, komplonun tam anlamı ile etkisiz hale getirilmediğine dikkat çekti. Aydar, “Başkan Apo esir olarak kaldığı sürece bu ‘komployu bitirdik’ diyemeyiz. Birileri bu 25 yılın hikayesini romanlaştırırsa çok tarihi bir süreci anlatmış olur. 25 yıl içeride ve dışarıda ateş altında geçti” dedi.
TÜRKİYE’NİN GARDİYANLIK GÖREVİ!
“Başkan Apo’nun, ‘Türkiye’ye gardiyanlık görevi verdiler’ tespiti son derece yerindedir” vurgusu yapan Aydar, uluslararası güçlerin “biz yakaladık size veriyoruz” anlayışıyla hareket ettiğini söyledi. Aydar, “Başkan Apo esir düştüğünde dönemin başbakanı Ecevit, ‘hala anlamış değilim neden bize teslim edildi’ diye sormuştu. Sonrasında gelişen olaylara baktığımızda da 2001’de Avrupa’da bir terör listesi yayınlandı ve Türkiye’yi tamamen destekleme stratejisi gelişti ancak roller daha sonra değişti. Türkiye’nin rolü de değişti” ifadelerinde bulundu.
‘BU PARADİGMADAN KORKUYOR’
PKK Lider Öcalan üzerindeki esaret rejiminin Kürdistan özgürlük hareketine yönelik en büyük darbe olduğunu sözlerine ekleyen Aydar, buna karşın Kürt halkının mücadelesi ve Öcalan’ın oynadığı rolün, uluslararası güçlerin hedeflerine ulaşmalarına büyük engel olduğunu belirtti. Aydar, şöyle devam etti: “Ortaya koyduğu paradigma, insanlık için bir dünya çözümü olmuştur. Başkan Apo’nun 25 yıldaki direnişi, dışarıdaki direnişinden daha fazladır. 51 yıllık bir özgürlük mücadelesi var. İçerideki paradigma ve çözümleriyle yaptığı hizmet dışarıdayken yaptığı hizmetten aşağı değil. Egemen güçler ve Türkiye devleti bu paradigmadan korkuyorlar. Başkan Apo’nun harekete ulaşmasını, halka ulaşmasını kendi aleyhine görüyorlar. Geçmiş süreçlerde de görüşlerini dışarıya çıkarmaması için çok engellemeler yapıldı ama şu anda tamamen iletişim hali kesildi.”
‘İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR’
Tecrit ile bir “intikam” amacı güdüldüğünü de sözlerine ekleyen Aydar, “Asıl şimdi konuşmasına ihtiyaç var. Şu anda halka, insanlığa seslenmesi gerekiyor. Ortaya koymuş olduğu önerilerini geliştirebilecek ve insanlara hizmet edebilecek konumdadır. Ancak bu engelleniyor. Aslında bir insanlık suçu işleniyor. İnsanlığa hizmet edebilecek görüşlerin ulaştırılması engelleniyor. Başkan Apo’nun görüşlerinin engellenmesi, insanlığa karşı bir engellemedir. Kadın özgürlüğü yönünde çok önemli bir paradigma geliştirdi. Bakın İran’daki halk ayaklanmasında Başkan Apo’nun ‘Jin jîyan azadî’ perspektifi öne çıktı. Öte yandan dünya nasıl korunacak? Ekolojiye nasıl sahip çıkılacak? Sınıflar arası ilişkiler nasıl olacak? Bütün bu konularda dünyaya hizmet edecek bir paradigma ortada ancak bu paradigmanın teorisyeni, filozofu içeride tutuluyor. Şu an dünyanın her tarafında insanlar bu paradigma doğrultusunda eğitim almak istiyor” ifadelerinde bulundu.
‘ROJAVA DEVRİMİ’
Komplonun, Rojava’da vücut bulan devrim ile bir kez daha “boşa düşürüldüğünü” dile getiren Aydar, “Dört bir yandan gelişen ambargolar, saldırılar altında bir bütünüyle yaşam inşa ediliyor. Orada halkların bir arada yaşaması, kadınların her düzeyde eşit olarak toplumsallaşması çok önemli. Başkan Apo nasıl 35 aydır mutlak tecrit altındaysa aynı düşmanlık Rojava’ya dönük saldırılar ile gerçekleştiriliyor. Yaşam ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bu da komplonun bir başka versiyonudur. Paradigmaya dönük bir saldırıdır” dedi.
‘SAVAŞ VE ÖLÜM OLARAK YANSIYOR’
“İmralı kapılarının kapatılması, halka savaş ve ölüm olarak yansıyor” diye devam eden Aydar, Öcalan’ın devreye girdiği süreçlerde barış ve diyalog kanallarının açıldığını hatırlattı. Aydar, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için 27 Kasım’da cezaevlerinde şiarıyla başlatılan açlık grevlerine ve bu kapsamda devam eden kampanyaya atıfta bulunarak, şunları söyledi: “İki sorunu birbirinden ayıramazsınız her iç içedir. Cezaevlerinde on binlerce siyasi tutsak var. Açlık grevi 80’inci gününe yaklaşıyor, kararlılar. Geçmişte de büyük açlık grevleri ve ölüm oruçları gerçekleşti. Orası da bir mücadele sahasıdır. 2012’de de bir açlık grevi süreci gerçekleşmişti. Grev Başkan Apo’nun mesajıyla son bulmuştu ve yeniden bir diyalog süreci başlatıldı. Bu sefer olur mu olmaz mı bilmiyoruz ama hepimiz ‘Kürt sorununda çözüm, Abdullah Öcalan’a özgürlük’ hamlesinde kararlıyız.”
‘MÜCADELE DALGASININ BAŞLANGICI’
Aydar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu hamlenin sonuç alacağını düşünüyoruz. Tek başına sokak eylemleri değil, önemli görüşmeler de yapılıyor. İtalya, İsveç, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde konferans planlamaları var. Bir bütün olarak devam ediyor. Grevler ve bu kampanya gelmekte olan büyük bir mücadele dalgasının başlangıcıdır. Bir an önce müzakereler ve diyalog başlatılmalı. Önceki süreçlerde biz samimiydik ancak karşı taraf taktiksel davrandı ve onca ölümler yaşandı. Ülke acı çekiyor. Bütün bunların kırılması için tecridin son bulması gerekiyor. Bu mücadele barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesidir.”
KÖLN YÜRÜYÜŞÜNE ÇAĞRI
Aydar, hamle kapsamında 17 Şubat’ta Köln’de gerçekleşecek yürüyüş için de çağrıda bulunarak, “Avrupa’daki Kürtler ve Kürt dostlarını oraya bekliyoruz. Başkan Apo ve arkadaşların özgürlüklerini istemek ve Kürdistan’daki sorunların demokratik çözümünü dünyaya anlatmak istiyoruz” diye ekledi.
MA /Fırat Can Arslan