HABER MERKEZİ - Tutsak yakınları ve Barış Anneleri, uluslararası komplonun 25'nci yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için Adalet Nöbeti'ndeler.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük uluslararası güçler tarafından gerçekleştirilen komplo 25'inci yılında. PKK Lideri Öcalan, Türkiye'ye getirildiği 15 Şubat 1999'dan bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde mutlak tecrit altında tutuluyor. Son 35 aydır da Öcalan'ın ailesi ve avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor. İmralı tecridi ve uluslararası komploya karşı eylemler devam ederken, 10 Ekim 2023'te küresel çapta "Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt sorununa çözüm" kampanyası başlatıldı.
İmralı tecridinden en çok etkilenen cezaevlerindeki politik tutsaklar, 27 Kasım'dan bu yana açlık grevindeler. Tutsak yakınları da Amed, Mersin, Adana, Mêrdîn, İstanbul, Wan ve İzmir'de Adalet Nöbeti başlattılar. Tutsak yakınlarının eylemine öncülük eden Barış Anneleri ve tutsak anneleri, komplonun 25'nci yılını "Abdullah Öcalan'a özgürlük" talepli eylemle karşılıyor.
'ÖCALAN ÖZGÜR OLMADAN BARIŞ GELMEZ'
Mersin'de devam eden Adalet Nöbeti'nde yer alan Barış Anneleri Meclisi üyelerinden Fatma Cığ bu isimlerden biri. Cığ, İmralı tecridinin "kan, gözyaşı, yoksulluk ve ölümlere" neden olduğunu belirtti. Annelerinin yüreğinin yanmaması için çatışmaların son bulması gerektiğini vurgulayan Çığ, "Önderimiz (Öcalan) özgür olmadan bu ülkeye barış gelmez. Kan ve gözyaşı akmaya devam eder. Bu kan ve gözyaşının durmasını istiyoruz. O da Önderliğimizin özgürlüğüyle olur" dedi.
Barış Annesi Meryem Erbey
'ÖZGÜR OLMADAN AŞIK OLUNMAZ'
Mersin'deki eylemde yer alan bir diğer Barış Annesi Meryem Erbey, Abdullah Öcalan'ın fikirleriyle Kürt kadınlarının mücadelesinin dünyaya yayıldığını söyledi. Bu nedenle kadınların Abdullah Öcalan için daha fazla mücadele vermesi gerektiğini vurgulayan Erbey, "Önderlik, kadınların gözlerini açtı ve onları ölüm uykusundan uyandırdı. Kadınlar bu yüzden ‘Önderliğin felsefesi beni ölüm uykusundan uyandırdı. Ben de bunu savunmalıyım. Bu tecridi kabul etmiyorum’ demeli. Önderimiz barış isteyen bir insan. Kadın katliamlarının durmasının anahtarı da Önderliğin elindedir. Kadınlar da bu nedenle ayağa kalkmalı, önderini özgürleştirmeli" diye kaydetti.
Meryem Soylu
'KARANLIK BİR GÜN'
Amed’de Tutuklu Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUAY-DER) öncülüğünde 4 Aralık 2023’te başlatılan Adalet Nöbeti eyleminde yer alan tutsak yakını Meryem Soylu, Abdullah Öcalan’a dönük komplonun Kürtler için "karanlık bir gün" olduğunu vurguladı. Soylu, komplonun yaşandığı döneme işaret ederek, “Doğrusu ne kadar güneş çıksa da dünya karanlık gibi geliyordu, aydınlık kalmamış gibiydi” diye kaydetti.
Soylu, "Önderimiz tutuklandıktan sonra 3-4 gün evimizde yemek yapılmadı. Kürt halkının tamamı üzerinde öyle bir etki yaratmıştı. Kürt halkının önderi (Abdullah Öcalan) haber göndermeseydi, Türkiye yanacaktı, insanlar kendini yakacaktı. Komplo insanların üzerinde öyle bir etki yarattı" diye kaydetti.
'OTURMA ZAMANI DEĞİL'
Abdullah Öcalan’ın komplo ile Türkiye’ye teslim edildiği günlerde herkesin “Başkanlarını tuttuk, davaları da zaten biter” yorumları yaptığını da hatırlatan Soylu, “O yüzden onlarca insan kendini yaktı. Her şehirde eylemler yapıldı. Kürt halkının komploya karşı gözleri karardı. Bu halkı gördüler ve ‘Kendini yakan insan Türkiye’yi yakar’ dediler. Yine de Kürt halkını durduran önderiydi. Kürt halkı durmuyordu” diye kaydetti.
Komplonun günümüzde tecritle devam ettiğini söyleyen Soylu, "Her halkın bir öncüsü olduğu gibi başkanımız da bu halkın öncüsüdür. İşgal altında olan tüm halkların başkanıdır. O yüzden bu tecridi uyguluyorlar" dedi. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini vurgulayan Soylu, "Kürt halkının önderi özgür olmalı. Kürt halkı bunu istiyor. Kürt halkının başkanı özür olursa toplum da özgür olur" şeklinde konuştu.
Soylu, devam eden açlık grevi eylemlerine değinerek, "Tutsaklar 4 duvar arasında elinden geleni yapıyor. Bedenlerini açlığa yatırıyorlar. Biz de artık cezaevlerinden cenazelerin çıkması istemiyoruz. Bugün durma günü değil. Kürt halkı ayağa kalksın. Özgürlük Kürtlerin elinde. Oturma zamanı değil, herkes başkanın özgürlüğü ve barış için ayağa kalkmalı" ifadelerini kullandı.
KOMPLO GÜNÜ YAŞADIKLARINI ANLATTI
Rasime Karabaş (51), yaklaşık iki aydır İstanbul'da başlatılan Adalet Nöbeti eyleminde. Bedlîs’in Xîzan (Hizan) ilçesine bağlı Tasu köyünden devletin baskısı sonucu 1994 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Karabaş'ın bir iki kardeşini çatışmalı süreçte kaybetti. Yaşadıklarını "mücadeleyle küçük yaşlarda tanıştım" şeklinde anlatmaya başlayan Karabaş, Öcalan’dan 35 aydır haber alınmadığına işaret ederek, "Abdullah Öcalan Kürt halkı için önemli biridir. Öcalan ilk tutsak edildiği gün hepimiz çok üzülmüştük. Haberi duyduğumda elimdeki çaydanlık düştü. Kayınpederim sessizce dışarı çıktı ve üç gün hiç eve gelmedi” diye belirtti.
Karabaş, Öcalan'ın Türkiye getirildiği tarihe işaret ederek, "O anı hiç unutamıyorum. İki gün boyunca ne yapacağımızı bilmez haldeydik. Çünkü bir halkın önderi yoksa o halk yolunu şaşırır. Biz de yolumuzu kaybetmiştik. Ama Kürt halkı pes etmedi. Kürt halkı ayaktaydı. Kadınlar cezaevleri önüne gidiyordu, zincir eylemleri yapılıyordu. Gençler her gün eylem düzenliyordu. Kürtler her yerde direniyordu" ifadelerini kullandı.
'ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ BİZİM ÖZGÜRLÜĞÜMÜZDÜR'
“Bir halkın önder olarak gördüğü biri tutsaksa o halk da tutsaktır” diyen Karabaş, "Abdullah Öcalan tutuklandığında hepimiz tutuklandık. Bunun için onun özgürlüğü bizim özgürlüğümüzdür. Abdullah Öcalan’ın ideolojisinde kadın var. Kadınların öz yönetimi, hakları, eşitliği ve barışı var. Uluslararası güçler kendi çıkar ve menfaatleri için bu sistemi istemiyor" diye konuştu.
Kürt sorunu ile Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün birbiriyle bağlı olduğunu vurgulayan Karabaş, “Tüm dünyada savaşlar yaşanmıştır. Ama eninde sonunda barış olmuştur. Biz de Abdullah Öcalan ile görüşülmesini ve onun fiziki özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz" dedi.
'ÇOCUĞUM SAĞ OLSUN' DİYELİM'
Karabaş, Adalet Nöbeti'ni sürdüren tutsak yakınlarının çocuklarının geleceği için bir mücadele yürüttüğüne vurgu yaparak, şunları kaydetti: "3 yıldır Abdullah Öcalan'dan haber alamıyoruz. Sağlığından haberdar değiliz. Buna karşı bir mücadele ve direniş var ama yeterli değil. Bu tecrit ve zulüm politikası devam ederse buna karşı mücadelemiz devam edecek. Kürt halkı var olduğu sürece komployu gerçekleştirenler amaçlarına ulaşamayacaklar. Müzakere olursa, Kürt halkı özgürleşirse biz amacımıza ulaşacağız. Ben buradan Türk annelerine de seslenmek istiyorum; Artık 'vatan sağ olsun' demek yerine 'çocuğum sağ olsun' deyin. Vatan, eğer insanlar orada yaşıyorsa kıymetlidir. Türkiye yabancı bir güçle savaşmıyor, her gün ‘kardeşim’ dediği Kürt halkıyla savaşıyor. Bu savaşa hep birlikte 'dur' dememiz gerekiyor. Tüm aileleri burada bizimle mücadele etmeye çağırıyorum" diye konuştu.
İZMİR’DE NÖBETTE
İzmir Kırıklar 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 15 yıldır tutuklu bulunan Fırat Yağmekan'ın annesi Sultan Yağmekan, İzmir'deki Adalet Nöbeti'nde. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için eylemde olduklarını söyleyen Yağmekan, “Abdullah Öcalan her zaman barış ve özgürlük isteyen bir lider oldu. Sadece Kürtler için değil, Türkler, Araplar herkes için özgürlük istiyor. Özgürlük istediği için de şuan tecrit ediliyor. 3 yıldır avukatları, ailesiyle görüştürülmüyor. Bu hukuksuzluktur. Biz artık insanların ölmesini istemiyoruz. Abdullah Öcalan özgür olursa savaş son bulur" dedi.
Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlayana kadar mücadele edeceklerini vurgulayan Yağmekan, “Buradan tutsak yakınlarına, bu savaşta çocuklarını kaybetmiş ailelere sesleniyorum: Gelin bize destek verin Abdullah Öcalan özgür olsun, ülkemize barış gelsin, annelerin yüreği yanmasın” diye konuştu.