HABER MERKEZİ - Tüm değerlendirme ve kitaplarında "özgürlük" kavramına büyük önem atfeden PKK Lideri Abdullah Öcalan, "Eğer özgürleşeceksek, birlikte özgürleşeceğiz. Benim özgürlük anlayışım, halkların özgürlüğüdür" düşüncesinde oldu.
Tarih boyunca kimlik ve statü talebiyle mücadele eden Kürtler, her dönem ulus devletlerin imha ve inkar politikalarıyla soykırım kıskacına alındı. “Biz, adını bile söyleyemediği bir ülkenin yurtseverliğini yaptık. Hiç kimsenin kimliğini bile ağzına almak istemediği bir halkın gerçeğini açığa çıkardık” diyen Abdullah Öcalan, bunun ilk adımını 1973 yılında “Kurdistan sömürgedir” teziyle Ankara’nın Çubuk Barajı’nda gerçekleştirdiği toplantıda attı. Abdullah Öcalan, bu tezini 27 Kasım 1978 yılında Amed’in Licê ilçesinin Fîs köyünde PKK’nin kuruluşuyla somutlaştırdı. “Diriliş” olarak adlandırdığı bu sürecin ardından siyasi çözüm için harekete geçen Abdullah Öcalan, 1993 yılından itibaren ilan ettiği ateşkes süreçleriyle bu yönlü adımlar atmaya başladı.
Kürt sorununda demokratik çözüm atmosferinin oluştuğu bir ortamda, küresel güçlerin Abdullah Öcalan’a dönük imha ve tasfiye planları devreye konuldu. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) koordinatörlüğünde NATO tarafından adım adım örülen bu planla, Abdullah Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da olduğu bir evin yakınlarında 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast düzenlendi. Abdullah Öcalan’ın şans eseri kurtulmasının ardından, bu kez tasfiye planı için düğmeye basıldı.
Şam hükümetine dönük askeri ve diplomatik baskılarla Abdullah Öcalan, 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkmak zorunda kaldı. PKK Lideri, Suriye’den bindiği uçağın Yunanistan’ın başkenti Atina’ya inmesiyle uluslararası komplo planı devreye konuldu. Abdullah Öcalan, “istenmeyen kişi” ilan edildiği Avrupa’da 130 gün boyunca kendi deyimiyle "çarmıha gerilerek", son olarak kaçırılarak 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirildi.
İmralı Adası’nda özel olarak dizayn edilen tek kişilik cezaevine konulan Abdullah Öcalan, 25 yıldır ağır tecrit koşullarında tutuluyor. 25 yıllık süreçte aile ve avukatlarıyla sayılı görüşme gerçekleştirebilen Abdullah Öcalan’dan, 35 aydır hiçbir şekilde haber alınamıyor.
Uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat’tan bugüne Kürtlerin Abdullah Öcalan için yükselttiği özgürlük talebi, gelinen aşamada küresel bir talebe dönüştü. Dünyaca tanınmış isimlerin 74 ülkede başlattığı “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası, bu talebin küreselleşmesinin en önemli aşaması oldu. Bu kampanyanın yanı sıra uluslararası komplonun 25’inci yıldönümünde Kurdistan’dan Avrupa’ya Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talebiyle yürüyüşler düzenleniyor.
Özgürlüğünün talep edildiği Abdullah Öcalan, İmralı’da bulunduğu süre boyunca avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde özgürlük talebi ve bunun için yürütülen mücadelelere dair değerlendirmelerde bulundu. Abdullah Öcalan’ın “özgürlük” kavramı ve mücadeleleri üzerine değerlendirmeler şöyle:
HALK VE ÖZGÜRLÜK KAZANACAK
29 Haziran 1999: Barış için yaşayacağım? Size de güç verilmiştir. Herkes katkısını göstermelidir. Savaşın da barışın da anlamı özgürlüktür; herkes adına özgürlüğün kazanılmasıdır. Umarım herkes bu anlayışta olur. Tarihin bir son dönemeci yaşanıyor gibi. Zordur ama yaşamaya değer. Dayanmak önemli. Yaşayabilmek büyük bir şey. Halk ve özgürlük kazanacak, zırnık geriye gitmez. Sorun benimle mi, bensiz mi olacak, düğüm buradadır. İşte benim duyduğum kadar duyabilseydiniz, bakabildiğim kadar bakabilseydiniz, her şey farklı olurdu. Şimdi bunun altında korkunç bir tarih var. Duygu, özlem ve özgürlük tarihi var. Bu bakışla bunları görün, Türkiye ve halka taşırın. Yaşamalıyım derken, kendim için bir şey istemediğim açık.
BARIŞ İÇİN YAŞAMAK GEREKİYOR
4 Ekim 1999: Eğer yaşarsam, bir yazarın, “Ey zaman! Ya seni hiç yaşamayacağım ya da özgürlüğü nakşederek yaşayacağım” dediği gibi yaşayacağım. Biz 50 yıldır yaşamadık, yaşayamadık. Bu koşullarda yaşamak, yaşamak değil. Bizim yaşamımızın felsefi yönü önemlidir, trajiktir. Barış için yaşamak gerekiyor. Ben en kahırlı koşullarda yaşamama rağmen bunu gerçekleştirmeye çalışıyorum. Savaşan güçler barışı anlar. En çok onlar barışı anlar. Savaş ile barış etle tırnak gibi iç içedir. Birinin gereğini yapamayan, diğerini de yapamaz.
ÖZGÜRLÜĞE MÜTHİŞ SUSAMIŞ İNSAN
11 Kasım 1999: Özgür insan gibi dünyaya bakmayın, özgürlüğe müthiş susamış insan gibi dünyaya bakın. Mümkünse böyle yaşayın. Yaşamda büyük aldanmadan, kendinizi alıkoymadan yaşamanız için. Burada yaşanılan günlerin anlamına ulaşırsanız, en büyük kazanırsınız.
YAŞADIYSAM, ÖZGÜRLÜK İÇİN YAŞADIM
19 Aralık 1999: Ben kendim için bir yaşam istemem. Ben yaşamaya inanmadım. Ey zaman dedim, seni asla yaşamayacağım, yaşarsam da özgür yaşayacağım. Yaşıyorum demek büyük bir aldanmadır. 40 yıl korkunç bir çaba sarf ettim. Yerim işte burası oldu. Ben doğmadım ki. Doğduysam yaşamadım. Yaşadıysam biraz özgürlük için yaşadım.
ARTIK AYDINLIK, ÖZGÜRLÜK BAŞLAYABİLİR
13 Ocak 2000: Dışarıdayken dönüşerek geleceğim diyordum, şimdi dönüşerek, değişerek çıkacağım diyorum. 2000 yılında büyük özgürlük tutkuları temelinde buluşmayı anlamlı buluyorum. Çok büyük bir umut içinde yaşıyorum. Mümkünse hangi umut için yaşadığımı anlayın. Bu size çok kazandırır. Bendeki umut düzeyini, özgürlük tutkusunu anlarsanız, altın değerindeki bir hazinedir. Bana dünyayı versen tenezzül edip bakmam. Öyküsü ve romanı yazılmamış bir tarih var. Bu tarihi canlı bir biçimde sunmak çok büyük bir umuttur. Geçmişte de söyledim; Ey zaman; senin içine büyük bir özgürlüğü sığdıramayacaksam yaşamayacağım. Yaşayacağım, bu halka biraz verildi bu özgürlük. Yaptıklarımı, eksilerden sıfıra getirmek olarak algılayabilirsiniz. 2000’li yıllar pozitif özgürleşmeye giden yıllar olabilir. Bunun için yaşamak istiyorum. Artık aydınlık, özgürlük başlayabilir. Bunun için yaşamam gerekiyor.
ÖZGÜRLÜĞE ANLAM VERENLER GÜÇLÜDÜR
2 Ağustos 2000: Özgürlük için bir gün bile yaşamak önemlidir. O zaman yaşamak ölmekten daha zordur ve zor olan tercih edilmiştir. Zor olan yaşamın gerekliliğine karar verdim. Duygu ve düşüncelerimi yaşama lehine geliştirdim. Aslında en büyük direniş de buydu.
25 Aralık 2001: Özgürlüğüne ve onuruna anlam verenler güçlüdürler. Bunlar ölmezler. Ben bu temelde güçlüyüm. Ben 8 yaşından beri bunu yaptım. Halkımın onurlu bir çocuğu olmaya çalıştım ve bunu başardım. Bu temelde tüm dostların kendilerini doğru özgürleştirmeleri, doğru onurlandırmaları gerekiyor.
9 Ekim 2002: Benim özgürlüğüm Kürt halkının özgürlüğüne bağlıdır. Onlara söyleyin, eğer özgürleşeceksek, birlikte özgürleşeceğiz, özgür birlikteliği birlikte yakalayacağız.
ÖZGÜRLÜK İÇİN BİR YAŞAM ADADIM
12 Mart 2003: Düşüncelerimi özgürlük ekseninde toparladım. Doğru bildiğimden vazgeçmem, dünya gelse beni durduramaz. Doğrunun ne olduğunu ortaya koydum. Doğruların önünü açtım. Siz bile ilk başta niye böyle konuştum diye şaşkındınız. 45 yılımı bu uğurda verdim. Anadolu halkları için verdim, Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Ermeni ayrımını yapmadan hepsini sevdim.
2 Temmuz 2003: Ben özgürlük için bir yaşam adadım. Ve yaşadıklarımla bazı sonuçlara ulaştım. Bunlara değer verilmelidir. Beni anlamanız aslında kendinizi anlamanızdır. Bu çok bilinmez bir şey de değildir. Kendinizi doğru tanımalısınız. Herkese kendi kişiliğinizi, kimliğinizi, sosyal realitenizi anlayın diyorum. Kürtlerin özgürlüğe sahip çıkmasıyla, Türkler bataklıktan kurtulabilir. Kemal Pir, bana “Türk halkının kurtuluşu, Kürtlerin özgürlüğünü doğru sahiplenmesinden geçer” diyordu. Kemal, beni iyi anlayan soylu, zeki ve tutarlı bir yoldaşımdı. Türkiye’yi bölünmekten kurtarmanın yolu Kürtlerin özgürlüğüne sahip çıkmasından geçer.
ÖZGÜRLÜK TERCİHİYLE İNSAN OLUNUR
28 Temmuz 2004: Herkesin özgürlüğü neyse, benimki de öyledir. Ben özgür olduğum oranda halkım özgürdür. Bu hem Türkiye’nin de özgürlüğüdür. Ortadoğu’nun özgürlüğüyle de ilgilidir. Bu diyalektik bağ kurulmuş durumda. Benim burada tutukluluğum halkın tutukluluğudur. Bir an önce barışa, halkların birlikteliğine kavuşmak gerekir. Benim özgürlük meselem şahsımla ilgili değildir. Ben özgürlükçüyüm, halkların demokratik ittifakından yanayım. Bu ittifak Ortadoğu’ya yönelik gericiliği boşa çıkarır. Tarihi önemi var. Bu ittifak Ortadoğu’da emperyalizme karşı bir ittifaktır.
12 Ağustos 2004: Ben kapsamlı bir özgürlük programı ortaya koydum. Hesapları bozuyorum. Halkların barış içinde özgür birliğini savunuyorum. Emperyalizme ve gericiliğe bunu dayatıyoruz. Ne ayrılıkçılığa düşelim ne de soyumuzu ve kimliğimizi inkar edelim. Çizgi net; solum, yurtseverim diyenlerin anlaması gerekir. Özgürlük tercihi ile insan olunur.
ÖZGÜRLÜK ÜTOPYASINA İNANIYORUM
23 Şubat 2005: Ben ben çizgi sahibiyim. Ortadoğu halklarının demokratik konfederalizmi tek çıkış yoludur. Irak’ta, Türkiye’de çıkış yolu budur. Kürtler için de çıkış yolu Kurdistan Demokratik Konfederalizmidir. Halklar için ben çizgi sahibiyim. Halkların özgürlük ve eşitlik ütopyasına inanıyorum. Ben halkların binlerce yıllık ütopyasını hayata geçiriyorum. Sizlerden daha güçlüyüm, dışarıdakilerden daha özgürüm.
1 Ağustos 2007: Bana “Kürtlüğünden, ulusal özgürlükten ve özgürlük direnişinden vazgeç” diyorlar. Ben her türlü baskıyı, zor koşulları ve ipi göze alırım, fakat özgürlükten vazgeçmem. Benim tasfiye edileceğim, olacağım yaklaşımı kocaman bir kandırmacadır.
KÜRTLERİN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN BURADAYIM
12 Mart 2008: Ben burada direniyorum ve direnmeye devam edeceğim. Ben ömrümün sonuna kadar da burada kalırım, bu benim için sorun değil. Bunu kendim için değil, yaşamam gerektiğine inandığım için yapıyorum. Halen Kürt halkına faydalı şeyler yapabileceğime inanıyorum. Ben Kürt halkının özgürlüğü için buradayım.
HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE
8 Temmuz 2009: Önemli olan benim özgürlüğüm değil, halkların özgürlüğüdür. Ben sadece Kürtlerin özgürlüğü için mücadele etmiyorum, tüm halkların özgürlüğü için bu mücadeleyi verdik. Benim özgürlük anlayışım, halkların özgürlüğüdür.
14 Ağustos 2009: Ben mevcut yaşamı, sokaktaki, dışarıdaki yaşamı hep korkunç buldum. Hayallerimin hepsini terk ettim, özgürlük peşinde koştum. Siz de eski döneme, eski yaşama ait ne varsa terk edeceksiniz. Cesaretiniz, gücünüz, bilginiz varsa yeni özgürlük ütopyalarınızı, yeni yaşam biçiminizi kuracaksınız. Duygusal zekanızı analitik zekanızı geliştireceksiniz. Duygusal zeka ile analitik zekanızı birlikte kullanacaksınız, birbirini destekler ve zenginleştirir biçimde kullanacaksınız.
MA / Özgür Paksoy