RIHA - Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Bedran Çiya Kurd, DAİŞ’in Türkiye’nin saldırılarından yararlandığını belirterek, “Özerk Yönetim güçsüzleştirilirse buradaki gruplar dünya halkları için tehdit oluşturacak” dedi.
Türkiye, Kürt karşıtı politikalarını Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimine saldırarak sürdürüyor. 25 Aralık 2023’den bu yana Kürtlerin statüsüne karşı kamusal alt ve üst yapıların yanı sıra, hastane, okul ve elektrik tesisleri gibi sivil yaşamı felce uğratacak hava saldırılarını sistematik olarak devam ettiren Türkiye, en son 2 Şubat'ta Qamişlo’daki Asayiş merkezine yaptığı SİHA saldırısında 2 asayiş üyesi yaşamını yitirdi. Türkiye’nin saldırılarından güç kazanan DAİŞ ise başta Hol kampı olmak üzere birçok yerde örgütleniyor. DAİŞ’in etkinliğine karşı 27 Ocak’ta operasyon başlatan Suriye Demokratik Güçleri (QSD), 11 gün süren operasyonun sonunda 85 DAİŞ üyesini yakalarken birçok silah ve askeri teçhizat ele geçirdi. Suriye sahasında bir başka dikkat çekici gelişme ise İran ile ABD arasında karşılıklı yaşanan çatışmalar oldu.
Bölgedeki son gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendiren Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Dairesi Eşbaşkanı Bedran Çiya Kurd, Türkiye ve İran’ın birlikte hareket ettiğini belirtirken, DAİŞ vb. örgütlerin dünya halkları için yarattığı tehlike konusunda uyarılarda bulundu.
‘TÜRKİYE SAVAŞ SUÇU İŞLEMİŞTİR’
Türkiye’nin, Kürtlere karşı olan saldırılarına vurgu yapan Bedran Çiya Kurd, özellikle kamusal alt ve üst yapılar ile sivil yaşam alanlarının hedef alınmasına rağmen uluslararası kamuoyunun ve güçlerin sessiz kaldığına dikkati çekti. Kurd, “Bu durum bize gösteriyor ki, Astana toplantısında Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırıları konusunda bir ortaklaşma var. Türkiye bölgenin alt yapısını hedef alarak buradaki insanların yaşam ihtiyaçlarını yok etti. Bu saldırılar bölge halklarına yönelik bir soykırımdır. Uluslararası sözleşmelere göre de Türkiye savaş suçu işlemiştir. Zaten Türkiye Dışişleri Bakanı saldırı öncesinde bölgenin alt yapısını hedef alacaklarını söylemişti. Bu söylem tek başına bile suçtur. Tüm dünya bunu duydu, ancak buna karşı uluslararası kamuoyundan tek bir ses çıkmadı. Buda Türkiye’nin bu tarz saldırılarını yaygınlaştırmasına neden oldu” dedi.
‘BM’YE BAŞVURDUK’
Türkiye’nin saldırılarının ardından bölgenin alt yapısını yeniden inşa etmek için çalışmalara başladıklarını ifade eden Kurd, “Saldırılar bölge halklarına ciddi zarar verdi. İnsanların yaşam kaynakları yok edildi. Özerk Yönetim yaşam kaynaklarının yeniden tesisi için acilen çalışmalarına başladı. Halkın yaralarını sardı. Kuzey ve Doğu Suriye halkları da bu saldırılara karşı müthiş bir tutum gösterdi. Biz de Türkiye’nin işlediği savaş suçlarından yargılanması için Birleşmiş Milletlere (BM) başvuruda bulunduk. Aynı zamanda Türkiye’nin saldırılarını tüm dünya devletlerine anlattık. Türkiye’nin işlediği savaş suçlarıyla ilgili yurt dışında da çeşitli çalışmalar devam ediyor. Türkiye tarihten beri Kürtleri yok sayıyor. Kürtlerin haklarını inkar ediyor. Bu saldırılarla da Kürtlerin elde ettiği hakları yok etmek istiyor. Biz de buna karşı kapsamlı ve güçlü bir mücadele göstereceğiz” diye konuştu.
DAİŞ FAYDALANIYOR
Türkiye’nin Kürt karşıtı SİHA’lı saldırılarında DAİŞ gibi grupların faydalandığını vurgulayan Kurd, “2 Şubat'ta Qamişlo’daki Asayiş merkezine yönelik SİHA saldırısında 2 asayiş üyesi şehit oldu. Bu saldırılar konseptinde Suriye ve İran’a bağlı gruplar, Derêzor, Rakka ve Minbiç’de aşiretleri Özerk Yönetime karşı kışkırtarak, bölgede bir kaos yaratmayı amaçlıyorlar. Tüm bunlar bölge için tedirgin edici gelişmeler. DAİŞ gibi çeteler de bu kaos ortamından faydalanarak kamplardaki örgütlenmesini daha da arttırdı” ifadelerinde bulundu.
Her zaman diyalogdan yana olduklarını sözlerine ekleyen Kurd, şöyle devam etti: “Özerk Yönetim olarak hiçbir zaman bölgedeki kaos ortamını tırmandıran savaşların bir tarafı olmayacağız. Biz bölgedeki kaos ortamının son bulmasını istiyoruz. Bu nedenle de tüm tarafların oturup diyalogla sorunları çözmesinden yanayız. Eğer bu saldırılar devam ederse bölgedeki sorunlar ve kaos daha da derinleşecek. Özerk Yönetim olarak bu kaos ortamına karşı tüm kurumlarımızla bölgedeki kazanımlarımızı koruma uğraşı içerisindeyiz.”
‘ÖZERK YÖNETİM DESTEKLENMELİ’
DAİŞ’e yönelik QSD’nin Hol kampında başlattığı operasyonla ilgili de bilgi veren Kurd, sözlerini şöyle tamamladı: “DAİŞ’e karşı sürekli bir operasyon yapılıyor zaten. DAİŞ’in bölgede tekrar güçlenmemesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Son zamanlarda DAİŞ özellikle kamplarda örgütlenmesini artırdı. DAİŞ tehlikesine karşı Hol Kampında koalisyon güçleri ile birlikte 11 gün süren bir operasyon gerçekleştirdik. Operasyon kapsamında 85 DAİŞ üyesi tutuklanırken, birçok silah ve askeri teçhizat ele geçirildi. Bu operasyonda Özerk Yönetiminin tüm dünya halkları için tehdit oluşturan yapılara karşı mücadelesini gösteriyor. Bunları gören Türkiye saldırılarını arttırıyor. Bir diğer gelişme ise İran’a bağlı grupların Amerika askerlerinin bulunduğu üsse saldırısı oldu. Suriye sahasındaki bu saldırılar bir birinden bağımsız değil. Aynı konseptin parçaları. Eğer Özerk Yönetim güçsüzleştirilirse buradaki gruplar tüm dünya halkları için tehdit oluşturacak. Türkiye ve İran’ın saldırıları bu gruplara yarıyor. Buna karşı uluslararası devletlerin Özerk Yönetimi desteklemesi gerekiyor.”
MA / Mahmut Altıntaş