İSTANBUL - EMEP Milletvekili İskender Bayhan, Kürt sorununun demokratik çözümü için başlatılan açlık grevi ve Adalet Nöbeti eylemlerinin işçiler, emekçiler ve halklar tarafından sahiplenilmesi gerektiğini söyledi.
Uluslararası düzeyde başlatılıp PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ile Kürt sorununa demokratik çözümün talep edildiği kampanya kapsamında cezaevlerinde bulunan siyasi tutsakların başlattığı açlık grevi eylemi 74’üncü gününe ulaştı. Aynı taleple tutsak yakınları tarafından farklı merkezlerde Adalet Nöbetleri tutulurken, 1 Şubat’ta iki koldan başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” devam ediyor.
Adalet Nöbeti eylemine ziyarette bulunan Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, imralı tecridi tecrit ve açlık grevleri eylemine dair değerlendirmelerde bulundu.
İktidarın Kürt sorununa dönük geleneksel güvenlikçi politikalarını eleştiren EMEP Milletvekili İskender Bayhan, Kürt sorunu deyince insanların aklına ilk olarak barış gelse de, iktidarın aklına gelenin Kürt halkının demokratik haklarını ve taleplerini yok saymak olduğunu ifade etti.
ÇÖZÜM İÇİN 3 TEMEL TALEP
Kürt halkının sık sık dile getirdiği öncelikli talebin, İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uygulanan tecridin kaldırılması olduğuna dikkat çeken Bayhan, “Annelerin eylemlerinde, cezaevlerindeki eylemlerde, özgürlük eylemlerinde dile getirilen tecridin kaldırılması tutumu, aslında barış talebinin gerçekleşmesi yönündeki en önemli engellerden birinin kalkmasını istemek demek” dedi.
Bayhan, Kürt sorununun çözümü için 3 temel talebin karşılanması gerektiğini belirterek bunları tecridin kaldırılması, sınır ötesi operasyonların durdurulması ve müzakere sürecinin yeniden başlatılması olarak sıraladı.
“Tek adam” iktidarında işçi ve emekçilerin talepleri karşılanmadığı gibi Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümüne dair politikalar izlemediğini vurgulayan Bayhan, tecrit politikalarındaki ısrarın nedenlerinden birinin halkların ve emekçilerin gerçek sorunlarının gizlenmek istenmesi olduğunu vurguladı. Bayhan, “iktidar, halkların, emekçilerin yaşadığı gerçeklik değil de kendisinin düşündüğü, kendisinin izlediği politikaların hâkim olduğu bir ülke oluşturmak istiyor. Öyle bir ortamı hâkim kılmak için de tecrit politikalarında ısrar ederek bir propaganda sürdürüyor. Türkiye’nin çok ciddi ekonomik sorunları var. İşyerlerinde, fabrikalarda işçi ve emekçiler hak mücadelesi veriyor. Verilen bu mücadelenin önümüzdeki dönemde Türkiye’nin barış içerisinde, kardeşçe bir arada yaşaması için çok önemli bağları da var” diye konuştu.
'GERİ ADIM ATTIRABİLİRİZ’
Kürt sorununun çözümünde adım atılmasının, bütün halkların birlikte, demokratik ve eşit koşullarda, insanca yaşayacağı bir ülke inşa etmenin yolunun bu konuda verilen mücadelenin daha da büyütülmesinden geçtiğini vurgulayan Bayhan, insanca çalışıp yaşanacak bir ülke isteyen emekçilerin, barış ve demokratik haklar talep edenlerin, sınır ötesi operasyonların durmasını isteyenlerin verdikleri mücadelelerin büyüyüp güçlenmesiyle oluşturulacak basıncın iktidara geri adım attırabileceğini kaydetti.
Bayhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gültan Kışanak ve diğer birçok siyasi tutukluyu haksız yere cezaevlerinde rehin tutan, Can Atalay’ı serbest bırakmayıp vekilliğini düşüren, kayyımları atayan zihniyet ve anlayış, aslına bakarsanız kulaklarını ve gözlerini tamamen halka kapatmış, egemenliklerini, konforlarını, servetlerini korumaya ve büyütmeye odaklanmış bir iktidar, hükümet düzeni ve devlet demek. Dolayısıyla bunu da mutlaka halkların, işçi ve emekçilerin mücadelesi ile aşacağız.”
EYLEMLER SAHİPLENİLMELİ
Kürt sorununun demokratik çözümü için sürdürülen açlık grevi ve Adalet Nöbeti eylemlerinin işçiler, emekçiler ve halklar tarafından mutlaka sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizen Bayhan, “Türkü ve Kürdü ile halkların sesi daha güçlü çıkmadıkça, hükümetin bugün açısından bu adımı atmak gibi bir niyeti, isteği yok. Böyle bir amacı da yok. Onun için ancak bu güçler, bu mücadeleler ona bu adımı attırabilir ve önümüzdeki dönem açısından hükümeti tecridi kaldırmaya mahkûm edebilir” diye konuştu.
Tecrit ve Kürt sorununun demokratik çözümü talebiyle gerçekleştirilen eylemlerin batıda doğru anlaşılması için esas sorumluluğun kendilerinde olduğunu belirten Bayhan bu mücadeleyi veren insanların taleplerinin doğru anlaşılması, kavranması, yine batıda sahiplenilmesi ve desteklenmesinin çok kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
'HÜKÜMETE BASINÇ UYGULAYABİLİRİZ'
İktidarın hesaplarının boşa çıkarılmasının, bu gerçeğin anlaşılmasını sağlamakla mümkün olacağını söyleyen Bayhan, şöyle devam etti: “O zaman bir barış ve kardeşlik için daha güçlü adımlar atıp mücadele yürütebilir, hükümete tecrit politikasına son verecek bir basınç uygulayabiliriz. İktidar, ya bu ülkenin gerçek sahibi olan ezilen halklar ve sömürülen işçilerin talepleri karşısında geri adım atar ya da onu yıkarız. Onu yapacak bir güç ortaya çıkarmaya çalışırız” diye konuştu.
YEREL SEÇİMİN ÖNEMİ
EMEP’li vekil, yaklaşan yerel seçimler öncesi demokrasi güçlerine çağrıda da bulundu. Bayhan, “Önümüzdeki dönem iki aylık bir yerel seçim sürecine girecek olan ülkedeki emekten, barıştan ve demokrasiden yana bütün güçlere bir kez daha şu çağrıyı yapmak istiyorum; yerel seçimler sadece yerel yönetimleri belirleme alanı değil, aksine bugün Türkiye'nin birikmiş ekonomik, politik, sosyal, siyasal, dış ve iç politikadaki bütün sorunlarının işçiler, emekçiler arasında kavranması, halklar arasında doğru kavranmasının da politikasının yapılabildiği dönemdir. Bu iki ayı böyle bütün gücümüzle değerlendirelim” dedi.