HATAY - TTB ve SES'in ortak hazırladığı deprem raporunda, sağlık sisteminin yeni bir afeti kaldıramayacağı uyarısı yapıldı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), 6 Şubat merkezli depremlerin birinci yılına dair hazırladığı raporu Hatay'da açıkladı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Bu rapor, ortak bir üretimin ve kolektif bir iradenin raporudur. Bundan sonra nelerin yapılabileceğinin, nelerin ortaklaştırılabileceğinin, geleceğin nasıl kurulabileceğinin raporudur” dedi.
463 SAĞLIKÇI HAYATINI KAYBETTİ
Fincancı, barınma sorunlarının sürdüğünü, çalışma olanaklarının yaratılamadığını, şiddetin ve madde kullanımının tırmandığını, insanların yokluk ve yoksulluk ile boğuştuğunu paylaştı. Fincancı, "Depremde 463 sağlık emekçisi yaşamını yitirdi. 107’si hekim arkadaşlarımızdı. Hepsini özlemle anıyoruz. Bu bir yılın ardından buraya geldiğimizde, depremin ardından yaşanan tabloda farksız bir tablo ile karşı karşıyayız. Özellikle Hatay genelinde. İnsanlar çalışma olanağından yoksun. Üstelik şiddet giderek artıyor. Bu şiddeti önleme noktasında hiçbir çaba yok. İnsanlar yoklukla, yoksunlukla ve yoksullukla uğraşıyorlar. Toplama kampına dönüşmüş yerleşim alanları var bütün deprem bölgesinde" diye kaydetti.
SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, yıkımın bunca büyük olmasının bir diğer nedeninin sağlık sisteminin kendisi olduğunu söyledi. Karacabey, "Hastaların müşteri olduğu, toplumun potansiyel hasta olarak görüldüğü, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin köle düzeni ile çalıştığı sağlık sistemi karşısında yıllardır mücadele etmekteyiz" dedi.
Karacabey, başka bir afeti aynı sağlık sistemi ile karşılamamanın mümkün olmayacağı uyarısında bulundu.
RAPOR: 11 HASTANE YIKILDI
Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Mehmet Zencir, raporu paylaştı. Raporda, depremde hayatını kaybedenlerin sayısına dair tartışmalara işaret edilerek, "Tartışılan sadece sayı yarıştırma değildi, yitirdiğimiz her cana sahip çıkma iradesi idi. Depremin ilk gününden beri yaptığımız çalışmalardan ve görüşmelerden, rakamın çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Bir örnek verecek olursak Kahramanmaraş için 12 bin 622 rakamı resmi istatistiklerde uzun süre yerini korudu ama son güncel ziyaretimizde sağlık müdürlüğü yetkilileri dahi sayının 18 bine yükseldiğini, 23 bin olma olasılığının yüksek olduğunu beyan etti. Kahramanmaraş siyasal ve toplumsal örgütleri, ölen kişi sayısının 60 bin olduğu tahmininde bulunmaktadırlar. Benzer tartışmalar Hatay, Adıyaman ve Gaziantep illerinde de yoğun yapılmaktadır. 11 hastane yıkılmış, 10 hastane ağır hasar almış, 66 aile sağlığı merkezi (ASM) yıkılmış, 15 ASM ağır hasar almış ve 9 diğer sağlık kurumları yıkılmış ya da ağır hasar almıştır" denildi.
6 SAĞLIKÇI KAYIP!
Zencir, depremde hayatını kaybeden 6 sağlık emekçisinin bedenlerine dahi ulaşılamadığına işaret ederek, "Ölen hekim sayısı 107 ve halen kayıp olan hekim sayısı da 5’tir. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en önemli unsuru aile hekimliği sisteminin yapısal özellikleri nedeniyle pandemide olduğu gibi Şubat 2023 depremlerinde de afete dayanıksız olduğunu gözler önüne sermiştir. Liste tabanlı hizmet, poliklinik odaklı hizmet, başvuru (talep esaslı hizmet), parçalanmış koruyucu hizmet, parçalanmış hizmet (tedavi ve koruyucu, toplumsal-çevresel ve bireysel koruyucu hizmet, diğer bakanlıklara devredilen hizmetler), performansa dayalı ücretlendirme, performansa odaklanan koruyucu hizmetler, internete bağımlı hizmet, sözleşmeli istihdam, parçalanmış ekip anlayışı, mekanın özelleşmesi, sağlık emekçilerine devredilen tıbbi ve tıbbi olmayan malzemeler, süreksiz, koordine olmadığı, merkezileşen ve sağlık emekçilerinin ve toplumun katılımına izin vermeyen yapısal özelliklerinde ısrarcı davranılmıştır” dedi.
SAĞLIKÇILARIN YAŞADIĞI SORUNLAR
Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri'ndeki (BBSH) belirsizlikler ve öngörülemezliklerin halen devam etmekte olduğuna işaret eden Zencir, "İskenderun Devlet Hastanesi’nde 46 hekim, 27 poliklinik odasında hizmet vermeye çalışmaktadır. Mevcut sayı ve etkin-nitelikli bir sağlık hizmeti üretmek arasında sorun yaşanmakta, hastaneler gözle görülür bir şekilde kalabalık ve kaotik bir görünüme sahip hale gelmektedir. Sağlık emekçileri sağlık hizmetleri kaynaklı sorunların yanında deprem bölgesindeki her yurttaş gibi barınma, eğitim, belediyecilik, ulaşım ve güvenlik, çukurlar nedeniyle trafiği keşmekeş haline getiren yollar, artan suçlar, madde bağımlılığı, konteynerlara sıkıştırılan sosyal ortam, ciddiyetten uzak eğitim, toplu ulaşım olanaklarında ciddi yetersizlikler gibi devasa sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Yaşanan büyük travmaya eklenen bu sorunlar tüm toplumun psikolojisini daha da olumsuz etkilemektedir. Hatay Eğitim Araştırma Hastanesinde deprem öncesi psikiyatri hekim sayısı 14 iken, güncel hekim sayısı yalnızca 7’dir" diye kaydetti.
YEVMİYE 500 TL, YOL PARASI 600 TL
Hatay’da günlük yevmiyesi 500 TL olan bir işçinin, çocuğunun fizik tedavi ihtiyacı için yalnızca ödediği ulaşım ücretinin 600 TL olduğunu paylaşan Zencir, yaşlı ve engelli yurttaşların da bu süreçte yaşadığı sıkıntıları anlattı. Zencir, şöyle devam etti: "Sürece müdahil olmaya çalışıyoruz. 5-6 yaş çocuklarda yetersiz beslenmenin saptanması yönlü çalışmamızda bodurluk (kısa boy) sıklığının %20 arttığını saptadık. Bu sağlık göstergesi aynı zamanda tüm toplumun beslenmesini göstermesi yanında toplumsal eşitsizliklerin de doğrudan yansıması olarak değerlendirilmektedir. Benzer şekilde sonbahar girişinde suların kirliliği, yaz ve sonbahar aylarında Temiz Hava Hakkı Platformu ile hava kirliliğinin oldukça yaygın olduğunu gösterdik. Önlem alınması yönlü toplumsal örgütlerle birlikte baskı oluşturduk."
Kadın ve çocukları hedefleyen çalışmalar yürüttüklerini de sözlerine ekleyen Zencir, "Alternatif bir sağlık sisteminin kuruculuğunun bugünden atılacağı gerçeği ile iz bırakan çalışmalar yapmaya çalıştık. Toplumsal sağlık tartışmasını tüm toplumla yürütmeye çalıştığımız gibi sağlık emekçileri ile de buluşturmaya çalıştık. Toplumun ve sağlık emekçilerinin sağlık hizmet üretiminin karar vericileri olmaları yönlü çalışmalara ağırlık verdik. Tarihi, kültürel ve doğal değerleriyle kentlerimizi demokrasi ve barış içinde yeniden hep birlikte inşa edeceğiz."