COLEMÊRG - Cizîr ilçesinde sığındıkları bodrum katında katledilen 177 kişiden biri olan İslam Balıkesir’in annesi Tolin Balikesir, oğlunun Kürt kültürü ve sanatı uğrunda yaşamını feda ettiğini ve başlarının dik olduğunu söyledi.
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen ve 79 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında 177’si bodrumlarda olmak üzere 288 kişi katledildi. Sığındıkları bodrum katında katledilenlerden biri olan Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) çalışanı İslam Balıkesir, 7 Şubat’ta yaşamını yitirdi. 1990 Colemêrg’te dünyaya gelen Balıkesir, 2004 yılında ağabeyi Ömer Balıkesir tutuklanınca aile ekonomisine katkı sunmak için hem çalıştı hem de okula gitti. 2008-2010 yılları arasında siyasi faaliyetler yürüten Balıkesir, daha sonraları Kürt dili, kültürü ve sanatı için çalışma yürüttü.
İslam Balıkesir
COLEMÊRG’TEN BOTAN’A UZANAN DİRENİŞ…
Balıkesir, Colemêrg’te dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından yönetilen belediye ve 2016 yılında Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan, Dicle Fırat Kültür ve Sanat Derneği bünyesinde kurulan Feqiyê Teyran Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki çalışmalarda büyük başarılara imza attı. 2016 yılında kadar kent genelinde ve Kurdistan'ın birçok kentinde kültür çalışmaları yürüten Balıkesir, AKP iktidarı tarafından çözüm sürecinin bozulmasının ardından kültür ve sanat alanına yönelik yapılan baskı, imha ve inkar politikalarına karşı çalışma yürütmek üzere Botan bölgesine geçti.
YAŞAMINI KÜLTÜR VE SANATA ADADI
Balıkesir, Botan alanında yaptığı ve yürüttüğü kültür çalışmaları esnasında 2015 yılında başlayan özyönetim direnişine katıldı. Cizîr bodrumlarındaki 177 yurttaştan biri olan Balıkesir yaşamını yitirdiği son anına kadar Kürt halkının mücadelesini sürdürdü. Balıkesir’in yaşamına ve mücadelesine ilişkin konuşan annesi Tolin Balıkesir, Oğlunun Feqiyê Teyran Kültür Merkezi'yle tanışmasıyla birlikte tüm yaşamını Kürt kültürüne adadığını söyledi. Anne Balıkesir, “Oğlum kültür sanat çalışmaları kapsamında çocuklara, Kürt kültürüne ait, halay, müzik ve folklor alanına eğitimler veriyordu” hatırlatmasında bulundu.
EVİNDEKİ KİLİMİ KÜLTÜR MERKEZİNE GÖTÜRDÜ
Oğlu ile arasından geçen bir diyaloğu anlatan anne Balıkesir, “Oğlum okulu bıraktı, ben de onu görmeye gittiğimde neden okulu bıraktığını ve hep böyle halay çekerek nereye varabileceğini sorduğumda bana, ‘anne ben artık tüm benliğimle buradayım’ dedi. Biz de o günden sonra hiç hayatına karışmadık. Oğlum henüz 16 yaşında iken adım attığı çalışmalarla büyüdü. Colemêrg yöresine ait evimizde bulunan kilimi benden alıp çalışma yürüttükleri odaya götürüp asmışlardı” diye belirtti.
HAYALİ GAZETECİ OLMAKTI…
Oğlunun gazeteci olmak istediğini ve fotoğraf makinalarına ilgisi olduğunu sözlerine ekleyen anne Balıkesir, “Oğlum İslam, abisi Ömer cezaevinde tutuklu bulunduğu süre boyunca onun, prodüksiyon dükkanına bakıyordu. Bir yandan düğünlere giderek çekim yapıp tutuklu oğlumun çocuklarına ve bize bakıyor, bir yandan da kültür çalışmaları yürütüyordu. Tek hayali gazeteci olmaktı. Bir ara tüm birikimini yapıp kendisine fotoğraf makinası ve kamera aldı. Sürekli bize, ‘Kendime makine aldım gazeteci olduğumda sizi gazetelere vereceğim’ diyerek bizimle eğleniyordu” diye konuştu.
KÜRTLERİN SESİNİ DÜNYAYA DUYURMAK İSTEDİ
Oğlu İslam’ın gazeteci olmak istemesinin temel nedeni, Kürt halkına yapılan zulüm, baskı ve imha politikalarına karşı sesini çıkartmak olduğunu dile getiren anne Balıkesir, şöyle devam etti: “Oğlum abisinin sürekli siyasi gerekçelerden tutuklanması, evimize sürekli yapılan baskılar ve İslam kendisi de maruz kaldığı sıkıntıları dünyaya duyurmak için gazeteci olmak istedi. Sürekli onu çalışmalardan uzak tutmak istediğimizde ve yakalanacağını söylediğimizde bize, ‘Ben Kürdüm. Asla bu fikrimden de vazgeçmem. Başıma ne geliyorsa gelsin. Siyahın üzerine hiçbir renk tutmaz’ diyordu. Aslında bu sözle ne demek istediğini anladık ve karışmadık artık.”
‘MÜCADELESİNDEN GURUR DUYUYORUZ’
Oğlu İslam’ın tüm ailenin engellerine karşı söylediği sözleri hatırlatan anne Balikesir, şunları dile getirdi: “Oğlum bana hep, ‘kanımın son damlasına kadar, bu bedende ruh çekilene kadar bu halk için gerekli ne varsa yapacağım. Bu dava uğruna, var olduğum sürece Kürtlüğümü, kültürümü ve sanatımı yaşatmak için mücadele edeceğim. Annem ben ölsem de benim gibi binlercesi var, onlar ölüyorsa ben de öleyim. Onlardan ne farkım var ki?’ diyordu. Oğlumun bu mücadeleci yönünden dolayı başımız her zaman diktir. Oğlumla gurur duyuyorum. Oğlumun şehit olduğunu öğrendiğimde, gurur ve onur yolunda gittiği için başım dikti. Bu yol kutlu bir yoldu. Elinde ne bir silah ne de bomba halkının kültürü ve sanatı için mücadele etti.”