WAN - Ankara Üniversitesi'nde tanıştığı Abdullah Öcalan’ın herkesi kendine hayran bıraktığını belirten Abdurrahman Ayhan, uluslararası komplonun Demokratik Modernite paradigmasıyla boşa çıkarıldığını söyledi.
Dünyaya geldiği Riha’nin Xelfetî (Halfeti) ilçesinin Amara köyünde geçirdiği çocukluk yıllarında aile ve köy toplumunda kendini tanımaya başlayan Abdullah Öcalan, hayalleriyle yüklü özgü yasalarını sezip yaşamaya başlar. İlk genel ideoloji olarak dine sarılan Abdullah Öcalan, üniversite yılları için gittiği Ankara’da Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ) hareketliliği ve ilkel Kürt milliyetçi yansımalarıyla kendini derinleşen krizin içinde bulur. Kemalist Türkiye modernitesinin çatallaşma süreci olan 1970’li yıllarda şoven milliyetçi ve dini ağırlıklı siyasal çıkışlar, her genci olduğu gibi Abdullah Öcalan’ı etkiler. Yeni ideolojik ve politik akımların etkisi altında yeni karar süreci yaşamaya başlayan Abdullah Öcalan, kendisini solun parçalanma yaşamaya başlamasıyla patlak veren eylemler içinde bulur.
Abdullah Öcalan, 12 Mart hareketinin solda yarattığı boşlukla hiç hazır olmadığı halde bir gençlik önderliğiyle yüz yüze kalır ve Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği (ADYÖD) yönetimi ve fiili başkanı görevini üstlenir. Krizlerin derinleşmesiyle çıkışı bir sol Kürt hareketinde aramaya başlayan Abdullah Öcalan, 1972 yıllarıyla birlikte pratik çabaya yönelir. 1973 yılına gelindiğinde ise bir grup arkadaşıyla birlikte Ankara’nın Çubuk Barajı’nda bir “Kurdistan Sömürgedir” teziyle bir toplantı gerçekleştirir. Bu toplantının ardından 27 Kasım 1978’de kuruluşu ilan edilecek olan PKK’nin temeli atılmaya başlanır.
Pratik çalışmalara başlayan Abdullah Öcalan, 1973 ile 1978 yılları arasında Kurdistan ve Türkiye kentlerine ziyaretler gerçekleştirmeye başlar. Abdullah Öcalan ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi olduğu yıllarda tanışan Abdurrahman Ayhan, PKK Liderinin 1977 yılında Agirî’ye yaptığı ziyarete de eşlik eder. Ayhan, küresel güçlerin ortaklığında geliştirilen uluslararası komplonun 26’ncı yılında Abdullah Öcalan ile anılarını anlattı, komplo ve İmralı tecridine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABDULLAH ÖCALAN İLE TANIŞMA
Aynı üniversitede ve bölümde olduğu Abdullah Öcalan ile 1974 yılında Ankara’da bir evde tanıştığını söyleyen Ayhan, zaman zaman üniversite kampüsünde sohbet ettiklerini sözlerine ekledi. Abdullah Öcalan’ın dünyadaki gelişmeleri çok iyi okuduğunu dile getiren Ayhan, “Bazen üniversite bahçesinde bize yaptığı konuşmalarda, ufkumuzu açıyordu. Öcalan çok farklı bir kişiliğe sahipti. O dönem birçok devrimci hareket vardı ama Öcalan'ın konuşması, bakış açısı, değerlendirmeleri ve ilişkilenme tarzı, insanları kendine hayran bırakıyordu. Mesele benim üzerimde müthiş derece etki bıraktığını o zaman bile fark ettim. Öcalan sürekli Kürt varlığının, Kurdistan’ın sömürgede olduğunun farkında olmamız ve araştırmamız konusunda bizi tembihlerdi” diye anlattı.
BUGÜNLERE TAŞINAN MÜCADELE
Abdullah Öcalan’ın hakikat mücadelesini bugünlere taşıdığını vurgulayan Ayhan, “Öcalan, ‘Kurdistan yoktur ve meftundur’ diyen zihniyete karşı yeniden Kürt halkını ayağa kaldırdı ve halen bunun mücadelesini veriyor. Öcalan’ın mücadelesiyle Kürtler kahramanlaştı ve sesini dünyaya duyurdu” dedi. Abdullah Öcalan’ın sık sık imha ve inkara tabi tutulan Kürtlerin kimlik mücadelesini esas alması gerektiği vurgusunda bulunduğunu aktaran Ayhan, PKK Liderinin düşünceleriyle çok farklı bir kişilik olduğunu ve insanları da sürekli düşünmeye sevk ettiğini dile getirdi.
ABDULLAH ÖCALAN’LA SEYAHAT
Ayhan, Abdullah Öcalan’ın 1977 yılında Agirî’ye yaptığı ziyarette kendisine eşlik ettiğini belirterek, şunları söyledi: “1977 yılının Mayıs ayında bana, ‘Seninle bir Ağrı’ya gidelim’ dedi. Birlikte biletlerimizi aldık, Ankara otogarından otobüse bindik ve 24 saatte Ağrı’ya geldik. Öcalan burada sivil toplum örgütleriyle, dernekleriyle, halkla toplantı alıp konuşmalar yaptı. Konuşmaları daha çok Kurdistan’ın sömürge olması ve Kürtlerin inkârı üzerineydi. Sürekli gözlemler yaptığını fark ettim. Öcalan sürekli insanları dinlerdi. Adeta bu insanlar ne istiyor veya sömürge durumunda olmanın ne kadar farkındadır gibi sezdim. Öcalan insanlara kendini inandırıyordu ve insanlara umut olduğunu konuştuğu insanların gözlerinden anlıyordum.”
ORTADOĞU’DA ÖNEMLİ BİR AKTÖR
Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu halklarının kendi kimlikleriyle buluşması için önemli bir aktör olduğunu söyleyen Ayhan, uluslararası komplonun bir halkın varoluş mücadelesini yok etmeye dönük olduğunun altını çizdi. Ayhan, “Öcalan bir hakikati ortaya çıkarttı. Kürtlerin kendi öz kültür ve değerleriyle yaşaması gerektiğini hem kendi halkına hem de dünya halklarına anlattı. Öcalan Mezopotamya coğrafyasında bütün halkların eşit ve demokratik bir şekilde yaşamasından yana bir mücadele yürüttü. Öcalan, 1993 yılından bu yana halklarının demokratik bir şekilde yaşaması için barış çağrıları yapıyor. Egemen güçler, komplocu güçler hem Öcalan'ın barış konusunda gücüne hem de yapabileceğine inandıkları için gayri ahlaki bir şekilde komployu devreye koydular” diye konuştu.
‘PARADİGMA KOMPLOYU BOŞA ÇIKARDI’
Komplonun bir diğer amacının ise Ortadoğu'da savaş politikalarının derinleştirilmesi olduğunu belirten Ayhan, “Çünkü Öcalan’ın fikriyatı ve düşünceleri egemen güçlerin planlarını yerle bir ediyordu. Bundan dolayı Öcalan’a yönelik birçok ülkenin parmağı olan uluslararası komplo planı devreye konuldu. Ama Öcalan’ın İmralı Cezaevi’ndeki duruşu ve geliştirdiği paradigma, bu planların hepsini boşa çıkardı. Bunun en somut örneği Öcalan’ın paradigması Rojava'da hayat bulması oldu. Ezilen, sömürülen ve asimilasyon kıskacına alınan haklara umut oldu” diye belirtti.
İmralı tecrit sisteminin de komplonun bir parçası olduğunu dile getiren Ayhan, dünya halklarının Abdullah Öcalan’ın paradigmasını sahiplenmesiyle tüm bu planların boşa çıkarıldığını söyledi.
‘PARADİGMA HALKLARA UMUT OLDU’
Demokratik Modernite paradigmasının dünya halklarına yeni bir yaşam seçeneği sunarak umut olduğunu vurgulayan Ayhan, “Öcalan’ın geliştirdiği paradigma, insanlık adına bir hediyedir. Bugün savaştan yana olan güçler, bu paradigmanın hayat bulmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Öcalan, kapitalist modernite güçlerinin bu oyununu bozdu. Buna karşı bize bir alternatif sundu. Öcalan’ın bu duruşu, ideolojisi ve felsefesi, insanlığın kaybettiği değerlerini yeniden almasına bir fırsat veriyor. Bunun için Kürtler bu durumun farkında ama bunu bütün dünyanın iyi anlamasını lazım. Bugün bize dayatılan ve her türlü değerlerimiz elimizden almaya çalışan zihniyette karşı hem Öcalan'ı hem de onun paradigmasını sahiplenmeliyiz” dedi.
‘TECRİTİ HEP BİRLİKTE KIRMALIYIZ’
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” şiarıyla 10 Ekim 2023’te başlatılan küresel kampanya ve tutsakların açlık grevi eylemlerinin sahiplenilmesi çağrısı yapan Ayhan, “Öcalan’a yönelik mutlak tecrit kırılmadığı sürece, ne Kürt sorunu demokratik bir şekilde çözülür ne de bu topraklara barış gelir. Aile ve avukat görüşlerinin engellenmesi, egemen güçlerin ne kadar zorda olduğunu bizlere gösteriyor. Bugün milyonlarca insan alanlarda tecridin kırılmasını istiyor. Bu topraklarda insanlığın yeniden kendi öz değerleriyle yaşamasını isteyen herkesin bu tecrit politikasına dur demesi ve ses çıkarması gerekir” şeklinde konuştu
MA / Hakan Yalçın