HABER MERKEZİ - İki koldan Büyük Özgürlük Yürüyüşü'nü sürdüren siyasetçi ve demokratik kitle örgütü temsilcileri, "Zaman Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlama zamanı” diye belirtti.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun demokratik çözümü için Qers ve Wan’dan 1 Şubat’ta başlatılan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” 4 gündür devam ediyor. Ne hava koşulları ne de engelleri tanıyan özgülük yolcuları, büyük bir kararlılıkla, yollarına devam ediyor. Gittikleri her yerde halkın coşkusuyla karşılaşan yürüyüşçüler, gezdikleri her sokak, mahalle, cadde ve evde tecridi anlatarak, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün ülke için önemine değiniyor. Kurdistan’da yaşanan katliamları da unutmayan yürüyüşçüler, Digor’da katliamda yaşamını yitirenleri, Giyadîn’de 2015 yılında polis tarafından yapılan baskında katledilen işçi çocuklardan Muhammed Aydemir ve Orhan Arslan'ı andı. Kürt Filozof Ehmedê Xanî’ye yüzlerini dönen Qers kolundaki yürüyüşçüler, iliklere kadar hissedilen soğuğa rağmen Gilî Dağı eteklerinde sabahın ilk ışıklarıyla güneşi karşıladı.
Her iki koldan da yol boyunca mikrofon uzattığımız yürüyüşçüler, duygularını ajansımıza anlattı.
ABDULLAH ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK SEFERBERLİĞİ
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, yürüyüşün iki ayrı koldan 75 kişiyle sürdürüldüğünü hatırlatarak, “Qers kolu olarak yoğun bir ilgi ile karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye’de her geçen gün derinleşen krizler var. Bu kriz sadece ekonomik olarak değil, her alanda kendini hissettiriyor. Ciddi bir kaosun içindeyiz. Bunun nedeni ise Kürt sorununda derinleştirilen çözümsüzlüktür. Krizin çözümünde muhatabın Sayın Öcalan olduğu 2013-2015 yılları arasında yaşanan süreçte görüldü. Halkımız bunun önemini biliyor, Türkiye halklarının da artık görmesi gerekiyor. Mücadelemiz sadece Kürt halkının değil, tüm halkların özgürlüğü içindir. Biz bir duyarlılık oluşturmaya çalışıyoruz. Bugün tecrit ‘Sayın Öcalan irademdir’ diyen milyonlara uygulanıyor. Sadece Türkiye’de de değil Ortadoğu’da yaşanan tüm krizlerin çözüm anahtarı Sayın Öcalan’ın elinde. Bütün dünya halkları yaptıkları eylem ve etkinliklerle Sayın Öcalan’a özgürlük istiyor. İmza kampanyaları ve çeşitli etkinlikler Afrika’dan Amerika’ya, Asya’dan Avrupa’ya kadar sürüyor. Mesajımız Türkiye halklarınadır; bir gelecek, barış olacaksa İmralı kapılarının açılması gerek. Sayın Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmadan bir çözüm beklenemez” diye konuştu.
‘FAŞİZME KARŞI ORTAK MÜCADELE’
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için uzun yıllarıdır kampanyalar düzenlendiğini belirten Öztürk, “Örgütsel yapılarımızla onurlu bir barışın elzem olduğunu her zaman dile getirdik ve getirmeye devam edeceğiz. Barışın sözünü kuruyoruz. Barış görüşmelerinin olduğu tarihlerdeki verileri ile savaşın derinleştirildiği yıldan bu yana ki verileri karşılaştırmak lazım. Arada dünya kadar fark var. Bunu herkes gördü ve yaşadı. Bunun için duyarlı olmak lazım. Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirlerini benimsemeyebilirsiniz bu ayrı bir konu ancak ekonomi bu hale geldiyse İmralı’ya kulak vermek gerek. İktidar, tecrit ile Sayın Abdullah Öcalan özelinde Kürt halkını cezalandırmaya çalışıyor. Öldürmek ve tutuklamakla sorunlar hiçbir zaman çözülmedi. Geri dönülmeyecek bir noktaya gelmeden herkesin şapkasını önüne koyması gerek. Bugün muhalif olan herkes tecrit altındadır. Hukuk ve adalet istiyorsak herkesin buna karşı sesini çıkarması lazım. Mücadeleyi ortaklaştırırsak faşizmi de geriletebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘UMUTLARI YEŞERTEN BİR YÜRÜYÜŞ’
DEM Parti Agirî Milletvekili Nejla Demir, tecrit sonlandırılıp, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanıncaya kadar mücadelelerinin süreceğini vurguladı. Demir, şöyle devam etti: “Bu, onurlu ve kutlu bir yürüyüştür. Eksi 15 derecelerde, kar altında umutların yeşerdiği bir yürüyüştür. Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkana, cezaevlerinde baskılar son bulana kadar yürüyüşümüz devam edecek.”
‘TARİHİMİZ ÖRGÜTLÜ BİR HALKIN TARİHİ’
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Milliyet gazetesinde 19 Eylül 1930 tarihinde Agirî Dağı’nın bir mezar gibi çizilerek, tepesine dikilen mezar taşında “Muhayyel (hayali) Kürdistan burada meftundur (gömülüdür)” yazan karikatürü hatırlatarak, Kurdistan’ın her karış toprağının “soykırımcı zihniyet” tarafından betona gömülmek istendiğini söyledi. “Bu coğrafyada insanlık bitirilmek istendi” diyen Çiçek, “Ama özgürlüğüne tutkun olan Kürtler, kendilerini betona gömmek isteyen zihniyete karşı bu coğrafyayı mücadelenin merkezi yaptı. Kurdistan, sadece kendi değerlerini değil bütün insanlığın değerlerini savunan bir yerde. Bu toprakları barışın, adaletin ve eşitliğin başkenti yapacağız. Bunun onurunu herkes yaşamalı ve bu yürüyüşe sahip çıkmalıdır. Bu yürüyüşün sonu mutlak ve mutlak olarak söylüyoruz; Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ile son bulacaktır. Bütün halklar Sayın Öcalan’ın fikirleri etrafında kenetlenmeli ve özgürlüğünü sağlamalı. Örgütlü bir halkı kimse yenemez. Tarihimiz örgütlü bir halkın tarihi. Bugün özgürlüğümüzü sağlamak için yollardayız” ifadelerini kullandı.
‘ÇÖKTÜRÜLMEYEN BİR HALK GERÇEĞİ VAR’
Birleşik mücadeleye dikkati çeken DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk da, şunları söyledi: “Bu yürüyüşle Kurdistan halklarının özgürlük mücadelesinin yenilemediğini tekrar tekrar hatırlıyoruz. Bütün saldırılara karşı halk dimdik bir arada ve birleşik mücadeleye inanıyor. Halklar kazanacağına inanıyor. Kazanmak denilen şey maddi bir kazanç değil, geleceği kazanmak. Geleceği kazanmaktan hiç bir zaman vazgeçmedi bu halk. 30 yıllık tutsakları ziyaret ettik. 30 yıl devletin hapiste diz çöktüremediği bir halk gerçeği var. Bunu bu yürüyüşle çok iyi gördük. Şuan Ararat’ın eteklerinde yürüyoruz. Kürt halkı dağların yüceliğinde bir özgürlüğe hasret ve bunu kazanacaktır.”
‘BAŞKANSIZ YAŞAM OLMAZ’
Yürüyüşün Wan kolunda yer alan Kadim Topraklarda Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KATDER) Eşbaşkanı Ramazan Demir, İmralı’dan 35 aydır haber alınmadığını hatırlattı. Yürüyüşün amacına değinen Demir, “20-30 kişiyle yola çıktık ama milyonlarlar bu yürüyüşe destek veriyor. Yanımızda olmasalar bile gönülleri bizimle. Milyonlarca insan bizi izliyor. Yürüyüşü onların desteğiyle 15 Şubat’a kadar gerçekleştireceğiz” dedi. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin Ortadoğu ve dünyanın tamamını etkilediğinin altını çizen Demir, “Başkan’ın en kısa sürede özgür olması gerekiyor. Özgür olursa sadece Kürtlerin değil, Türklerinde özgürleşeceğine inanıyorum. Başkanın ve Kürtlerin özgür olması için İmralı’nın kapısını kırmalıyız. Başkansız yaşam olmaz” diye belirtti.
Yürüyüşle amaçlarına ulaşacaklarını vurgulayan Demir, yürüyüşe katılma çağrısında bulundu.
‘ZAMAN ÖZGÜRLÜK ZAMANI’
Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma Dayanışma Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Hanım Kaya da, gittikleri illerde halkın büyük coşkusuyla karşılaştıklarını dile getirerek, şöyle devam etti: “Halkın bizi kitlesel bir şekilde karşılaması hem moral veriyor hem de coşkumuzu arttırıyor. Zaman özgürlük zamanı, başarı zamanı.”