AMED - Depremlerin üzerinden bir yıl geçerken, bu süreçte sivil platformların önemi kendisini daha fazla hissettirdi. 250 bin depremzedeye ulaşan Kriz Masası’nda yer alan Abdussamed Ucaman, "Bize bırakmış olsalardı çevre illerde de bu sistemi yürütebilirdik” dedi.
Mereş merkezli 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçti. Amed de depremden en çok etkilenen kentlerden biri oldu. Resmi rakamlara göre Amed’de 22 bina ve yapı yıkıldı. Yıkılan binalarda 414 kişi yaşamını yitirdi, 912 yaralandı. Diğer deprem bölgelerinde olduğu gibi devletin ilgili kurumları burada da sınıfta kaldı. Kentin yaralarını saranlar ise, yıllardır tüm baskı ve engellemelere rağmen çalışmalarını sürdüren sivil toplum örgütleri oldu.
Depremden çok kısa bir süre sonra Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu bünyesinde 84 sivil toplum örgütü, oluşturduğu kriz masasıyla barınma, gıda, temizlik, iş makinaları gibi acil ihtiyaçlar için kolları sıvadı. TMMOB’un tüm odaları, KESK’e bağlı sendikalar, ekoloji derneği, gazeteci örgütleri, tabip ve ticaret odaları gibi çok farklı kulvarlarda faaliyet yürüten sivil toplum örgütleri, ilk iş olarak ihtiyaçları tespit etti. Ardından oluşturulan ekiplerle ihtiyaç sahipleri depremzedelerle dayanıştı. Söz konusu dayanışma ağı, bir süre sonra Mereş ve Semsûr'da da depremzedeler yardımına koştu.
Deprem dönemi oluşturulan koordinasyon içerisinde yer alan TMMOB'un İl Koordinasyon Kurulu (İKK) üyesi Abdussamed Ucaman, bir yılını geride bırakan deprem sürecini değerlendirdi.
DEPREM SONRASI YAPILAN ÇALIŞMALAR
Kent belediyesinin 8 yıldır kayyım yönetiminde olduğuna dikkati çeken Ucuman, kayyım nedeniyle şehir hakkında karar verecek aktörlerin karar verme merci içerisinde yer almadıklarını ifade etti.
Ucaman, kentin sorunlarına cevap olabilecek bir platform kurduklarını ve bu platformun deprem döneminde yoğun bir çaba içerisine girdiğini hatırlattı. Ucaman, "Depremden sonra kriz masası kurduk. Deprem sonrası ilk toplantıyı biz aldık. Kentte kaos hakimdi. İlk olarak halkın toplanma alanlarını görüştük. Bu şekilde araçların trafikte yol alabilmesini sağladık. Bunun hemen ardından kullanılabilecek iş makinelerini tespit edip, yıkımın olduğu enkazlara yönlendirdik" diye konuştu.
Yıkım ekiplerine her türlü ekipmanları sağladıklarını ifade eden Ucuman, şunları söyledi: "Bunların ardından valilikle iletişime geçtik, hala toplantıda olduklarını ve bir karar almadıklarını gördük. Şehirde kaos vardı ama valilik bunların hiçbirine cevap olmuyordu. Biz de halkın kalabileceği yerleri tespiti için çalışma yürütüp, kalınabilecek yerleri belirledik. Resmi okullardan tutun zemin ve yapısal olarak sağlam olan kafelere, tren kompartımanına kadar çok çeşitli yerleri hazırladık. Sonra yiyecek ve hijyen kitleri hazırlayıp sadece Amed’de değil, çevre illerde de dağıtımını yaptık"
'250 BİN DEPREMZEDEYE YARDIM ETTİK’
Deprem sürecinde 250 bin depremzedeye yardım ulaştırdıklarını aktaran Ucaman, "Arkadaşlarımız yanlarında su ve yiyecekle çalışma yapacakları bölgelere gittiler. Bir süre sonra halkın paniği de azaldı. O süreçte iktidar ilk üç gün ortada yoktu. Sonrasında da yavaş yavaş engellemelere başladılar. Son olarak içinde yemek ve depremzedeler için topladığımız yardım TIR'larına el koydular. Sadece enkaz başında teknik açıdan müdahil olamadık, onun dışında son güne kadar bütün bölümlerde arama kurtarma ekipleriyle birlikte sahada çalıştık" dedi.
'BİZE BIRAKMIŞ OLSALARDI...'
Kayyımla yönetilen şehirlerde çalışma yürütmenin zorluklarını deprem sürecinde açık bir şekilde tecrübe ettiklerini ifade eden Ucaman, "Afet yönetiminde karar almanın önemi ortaya çıktı" dedi. Ucuman, deprem sonrası yaptıkları uyarıların da dikkate alınmadığına işaret ederek, "Sel tehlikesi olan Dicle Nehri kenarına çadırkent kurdular. Gerekli uyarılarda bulunup, hastanelere yakın bir yere kurmalarını istedik. Ama bizi dinlemediler. Çadırkent, 3 gün sonra yağan yağmurla altüst oldu. Yapılan bütün çaba ve harcama boşa gitti. Hem çadırda kalan halk perişan oldu hem de bir öngörü ve çalışmaları olmadığı için onları konumlandıracak yer bulamıyorlardı. Bize bırakmış olsalardı kendi kendine yetecek bir sistem kurulurdu. Sadece bu şehri değil, çevre illerde de bu sistemi yürütebilirdik” diye konuştu.
‘VAATLER YERİNE GETİRİLMEDİ’
Ucaman, deprem sonrası da vaatlerin yerine getirilmediğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Bu şehirde on binin üstünde insanın ev ihtiyacı karşılanmamış durumda. Verilen vaatlerin hiçbiri yerine getirilmedi. Bu insanların güvenli yaşayabilecekleri evlerin karşılanması gerekiyor. İktidar, depremde zarar gören herkesin bütün ihtiyaçlarını karşılamalı. Ama hala gözünü mağdurların cebine dikmiş. ‘Bu kadarını ben verdim, geri kalanını sen öde’, ‘orada değil başka yerde yaşayacaksın’ diyor. Bu konunun da takipçisi olmamız gerekir."
DERNEĞİN PROGRAMI
Ucaman, Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği kurduklarına işaret ederek, şöyle devam etti: "Sadece iktidarın yönlendirmesiyle kendini koruyamazsın. Gelecek zamanlarda da platform bunun üzerinden adımlarını atacak. Deprem sürecinde edindiğimiz tecrübeyle olası afetlere müdahale etmeye dönük çalışmalar yapacağız. Sorunların başlangıcı inşa süreci olan inşaattan başlıyor. Şehrin nasıl inşa edilmesi, su kenarına inşa edilmemesi gibi şeyleri dernek teker teker araştırmalar yapacak. Bunları halka paylaşıp, duyarlılık oluşturacağız. Yine halk, sağlık ihtiyaçlarına en hızlı nasıl ulaşabilir buna çözüm bulmaya çalışacağız. Eğitim almış kişilerle afete nasıl müdahale edilmesine dönük bir komisyon çalışması olacak. Afet sonrasında çocukların, kadınlar, yaşlı ve hastalara dönük rehabilitasyon için çalışmalar olacak."
MA / Şilan Çil