WAN - Wan’da "Büyük Özgürlük Yürüyüşü"nün startında yapılan açıklamada, "Bu ülkede barış, adalet, demokrasiyi ve özgürlüğü gerçekleştirmek Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlük koşullarının sağlanması ve Kürt halkının statüsünün kabulüyle mümkündür" denildi.
Siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri, İmralı tecridinin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü için Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması talepleriyle bugün Wan ve Qers’te "Büyük Özgürlük Yürüyüşü" başlatıyor. Yürüyüş 15 Şubat'a kadar devam edecek.
Yürüyüşün Wan kolu, kentteki bir otelde yaptığı açıklamayla start verdi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi açıklamaya katıldı. Yürüyüşçüler, üzerinde "Özgürlük Yürüyüşü/ Meşa Azadiyê ye" yazılı önlükler giydi.
'TECRİT ORTAK GELECEĞİ SABOTE EDİYOR'
DEM Parti Şirnex Milletvekili Zeki İrmez, ortak açıklamayı okudu. İrmez, "İmralı ada hapishanesinde Sayın Abdullah Öcalan üzerinde hukuksuzca yürütülen mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikaları Kürt halkının demokrasi, özgürlük, Türkiye halklarının barış, Ortadoğu halklarının bir arada eşit yaşam hakkını hedef almaktadır" diye kaydetti.
İmralı'daki tecridin tüm coğrafyayı kuşattığını ve "halkların ortak geleceğini sabote ettiğini vurgulayan İrmez, şunları kaydetti: "Adalet de, hak arayışları da, demokratik talepler de topyekün tecrit altındadır. Tüm kamuoyu bilmelidir ki, İmralı sistemi tüm ülkeye yayılan hukuksuzluk rejiminin başlangıç noktasıdır. Toplumu ve ülkeyi esareti altına alan tecrit İmralı’dan başlayarak yayıldıysa, Türkiye’nin özgür, demokratik, barışçıl, adaletli, yaşanabilir bir ortam ve gelecekle buluşturulmasının yolu da İmralı tecridinin kırılarak, büyük özgürlük yolunun açılmasından geçer.
Bu nedenle yaşamın tümünü hedef alan bütün saldırılara karşı demokratik mücadelemizi ve demokratik direnişimizi büyütmekte sonuna kadar kararlıyız ve iradeliyiz. Özgürlüğü İmralı’dan başlatarak tüm ülkeye kazandırma hedefinde kararlı adımlarla sonuna kadar ilerleyeceğiz. Bu amaçla bugün Büyük Özgürlük Yürüyüşünü başlatıyoruz. Halklara dayatılan tecrit karanlığına karşı en güçlü cevabı Özgürlük Yürüyüşümüzle vereceğiz. Çünkü ne Kürt halkı, ne de Türkiye halkları olarak tecrit karanlığı altında dayatılan bir yaşamı asla kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
İMRALI KAPISINDAKİ KİLİT TÜRKİYE'YE VURULMUŞTUR
Herkes şunu iyi görmelidir ki, ülkeyi yönetme rejimine dönüştürülen tecritle, bizleri, emekçi halklarımızı, kadınları, gençleri, tüm toplumsal kesimleri nefessiz bırakmak, teslim almak istiyorlar. Öyle ki, artık Türkiye İmralılaşmıştır; Kürdistan İmralılaşmıştır! İmralı’nın kapısındaki kilit tüm Türkiye’ye vurulmuştur. Demokratik geleceğe kilit vurulmuştur. Tüm ülke kilitlenmiş durumdadır. Bunun sonucu ise ülke olarak yaşanan can kayıpları ve acılardır. Hukuksuzluk karanlığıdır, OHAL, kayyım, KHK darbesidir. Yoksulluktur, açlıktır. Mafyalaşma ve çeteleşmedir.
Kürt sorununu tecrit politikasıyla İmralı’da hapsedeceğini, unutturacağını sanan çözümsüzlük aklı, Türkiye’yi büyük krizlerin, çöküşün ve çürümenin içerisine sürüklemiştir. Sorun ise büyüyerek orta yerde durmaktadır. Çözüm kendini her gün dayatmaktadır.
Yirmi beş yıl boyunca İmralı’da sistematik tecrit politikalarına maruz kalan Sayın Abdullah Öcalan’dan üç yıldır hiçbir şekilde haber alınamamaktadır. 'Çatışmalı süreci bir haftada sonlandırabilirim' diyen Sayın Öcalan’a karşı uygulanan mutlak tecrit ve iletişimsizliğin çatışmalı sürecin devamından yana bir akıl tutulması olduğunu herkes görmeli ve bilmelidir. Bizler tüm bu alacakaranlığa karşı ilk mumu İmralı’dan yakmak ve ülkeyi aydınlık günlere ulaştırmak için Büyük Özgürlük Yürüyüşümüze başlıyoruz.
ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ
Biliyoruz ki, Kürt sorununun demokratik çözümü ve kalıcı, onurlu bir barışın sağlanmasının yolu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, gerçek bir adalet ve hukuk sistemiyle buluşmasının yolu İmralı sisteminin sona erdirilmesinden geçer. Bu ülkede barışı, adalet, demokrasiyi ve özgürlüğü gerçekleştirmek, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlük koşullarının sağlanmasıyla ve Kürt halkının statüsünün kabulüyle mümkündür. Mutlak tecride son vermek; egemenlerin Ortadoğu’da amacı halklar ile inançlar arasında düşmanlıkları derinleştirme politikalarını geriletmenin, demokratik ve özgür bir Ortadoğu’yu var etmenin en önemli adımlarından biridir.
Mutlak tecridi sonlandırarak ülkeye ve bölgeye barışı getirecek olan bizleriz. Kürt halkı, Türkiye’nin devrimci, demokrat kesimleri; Aleviler, gençler, kadınlar, emekçiler ortak mücadele ile mutlak tecrit ve iletişimsizlik politikalarını boşa çıkarabiliriz. Mutlak tecriti kırmanın yolu ortak mücadeledir. Bu kapsamda, Büyük Özgürlük Yürüyüşü ile mutlak tecrit politikalarının iflasını ilan edeceğiz.
Kent kent, mahalle mahalle, meydan meydan yürüyecek ve bu yürüyüşü tarihi bir sonuca ulaştıracağız. Bu yürüyüş, aynı zamanda hepimizin özgürlüğü içindir.
Türkiye’nin temel ihtiyacı olan onurlu barış içindir. Eşit birlikte yaşam içindir. Demokratik bir ülkeyi hep birlikte oluşturmak içindir. Adalet içindir. İmralı tecrit sistemini sona erdirene ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğü sağlanana kadar demokratik mücadelemize her koşulda devam edeceğiz. Buradan, Kürt halkı ve bölge halkları olmak üzere tüm demokratik kamuoyunu, barıştan yana olan, adalet, hak, hukuk değerlerine bağlı herkesi Büyük Özgürlük Yürüyüşüne katılarak destek vermeye çağırıyoruz.
Kürdistan’ı, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu sömürü ve baskı düzeninden kurtarmak, halkların bir arada eşit ve özgür yaşamını inşa etmek için Büyük Özgürlük Yürüyüşüyle büyük kazanacağız. 67 günü bulan zindanlardaki açlık grevi direnişiyle mücadele ortaklığı sağlayarak mutlaka başaracağız. Hiç kuşku yok ki, Büyük Özgürlük Yürüyüşünün başarısı Türkiye ve Ortadoğu halklarının zaferine kapı aralayacaktır."