ŞIRNEX - Silopiyalı kadınlar, kültürel asimilasyona karşı açtıkları kurslarda hem örüyor hem öğretiyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetiminde olan Şirnex'in Silopiya (Silopi) Belediyesi’nin, asimilasyon politikalarına karşı belediyenin Kadın Emeği Pazarı’nda açtığı kurslar yoğun ilgi görüyor. Kültürün bir halkın kimliği olduğunu vurgulayan kadınlar, pazarda açılan şeleme, dezbing, teşî, nexş, tevn ve doxîn kurslarıyla amaçlarının yok olmakla karşı karşıya olan bir kültürü yeni nesillere aktarmak olduğunu söyledi.
TARİHİ KÜLTÜR: ŞELEME
Kadınlardan şeleme yapan Sadiye Eren (53), üretimin zorluklarına değinerek, bu kültürü korumanın kadınların sorumluluğunda olduğunu ifade etti. Eren, şeleme tarihi bir kültür olduğunu, erkek ve kadınlar tarafından kullanıldığını belirterek, “Eskiden şeleme gündelik hayatta sık sık kullanılırdı. Ancak zaman geçtikçe o da sadece düğünlerde kullanılmaya başlandı. Yaşları ilerlemiş olanlar gündelik hayatta giydikleri yöresel kıyafetlerinin üstüne giyiyorlar. Şelemenin yapılışı çok zahmetli ve emek istiyor. Şeleme yapan birinin gözlerinin iyi görmesi ve elinin de hafif olması gerekiyor. Şeleme bir sürü renkten oluşur. Ancak isteğe bağlı da yapılıyor. Ancak onun kendi rengi yeşil, kırmızı ve sarıdır. Eğer sürekli pratik yapmazsanız, yapılışını unutursunuz. Bunun için de yapmak ve çevreye sürekli göstermek lazım. İnsanın kendi kültürüne sahip çıkması gerekiyor" dedi.
KADIN KÜLTÜRÜ: TEŞÎ
Teşînin önemine değinen Zehra Alga (49), şunları söyledi: “Teşî bir kadın kültürüdür. Kadınlar yaylaya gittiğinde teşî ile torba, çadır, çorap, çanta ve daha birçok şey yaparlardı. Kadınlar her şeylerini teşîyle yaparlardı. İlk olarak yünü teşîyle eğirirler. Daha sonra bu yünden elde ettikleri ipliklerle her şeyi yaparlar. Bu kültürümüzün kaybolmasını istemiyoruz. Bu kültürün canlı kalmasını istiyoruz. Ama ne yazık ki şu anda yok olmayla karşı karşıya. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu kültür de ikinci plana atılmaya başlandı. Bir halkın kimliği, onun kültürüdür. Bu da bizim kültürümüz, o yüzden unutmamalıyız. Bunu unutturmamak da özellikle biz kadınlara düşüyor."
DEVLETİN ENGELLERİ
Kadınlardan Nuriye Atmış (60), devletin Kürt kültürü üzerindeki baskılarına dikkat çekerek, kadınların kültürünü sahiplenmesini istedi. Atmış, kültürlerini yaşatmak için mücadele ettiklerini ifade ederek, “Eskiden kadınlar her şeyini kendi elinin emeğiyle yaparlardı. Çocuklarımızın üstündeki elbiseyi bile bizler ellerimizle örerdik. Ancak şu anda öyle değil. Bu noktada devletin de rolü büyük. Devlet Kürt kültürünün yaşamasına izin vermiyor. Bütün kültür ve sanat kurumlarını kapattılar. Devletin bu politikalara rağmen kültürümüzü yaşatmamız gerekiyor. Yeni neslin, özellikle de kadınların bize kulak vermesini ve bu kültürü yaşatmalarını istiyoruz. Bütün bu politikalara rağmen yaşamın her alanında kendi kültürümüzü yaşamamız gerekir" diye belirtti.
‘KÜLTÜRE SAHİP ÇIKMALI’
Nexş yapan Besna Aslan, teknolojinin kültür üzerindeki etkilerine değinerek, “Kültürümüzün unutulmaması için buradayız. Bizim kültürümüz doğal bir kültürdür. Eskiden elektrik yoktu, emek ve geçimi biz el hünerimizle sağlardık. Bunu biz kadınlar yastık ve yorganlar için yapardık. Bazen de evin duvarına asardık ve süs olarak kullanırdık. Nexş yapmasını bilmeyen kadın yoktu. Nexş yaptığımız zaman üstüne istediğimiz deseni işlerdik. Ancak bu kültür de yok olmayla karşı karşıyadır. Şimdi fabrikalardan çıkanları alıyorlar. Bu kültürü biz kadınlar unutursak, çocuklarımız da unutur. O yüzden bu kültürü yaşatmak ve asimilasyon politikalarına karşı çıkmak biz kadınların görevidir. Bütün kadınlara çağrım; kurslara gelerek kültürlerini öğrensinler” çağrısında bulundu.
MA / Zeynep Durgut