AMED - İmralı'da 34 aydır süren mutlak tecride tepki gösteren DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, "Abdullah Öcalan'ın sağlığı ne durumda bilmiyoruz. Özgürlüğünün sağlanması için görüşmeler gerçekleşmeli. Gidiş gelişler olmalı" dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım'dan haber alınamama hali, 35’inci ayına giriyor. Abdullah Öcalan’dan, kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021'de yaptığı “kesintili” telefon görüşmesinden bu yana haber alınamıyor. Aile ile birlikte avukatların 35 aydır yaptığı tüm görüş başvuruları ise, sistematik “disiplin” cezaları gerekçesiyle engelleniyor. Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yürüttüğü Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının Bursa İnfaz Hâkimliği’ne yaptığı başvurular sonucunda, 18 Ağustos 2021 tarihinde 3 ay, 3 Şubat 2022 tarihinde 3 ay, 31 Mayıs 2022 tarihinde 3 ay, 9 Eylül 2022 tarihinde 3 aylık disiplin cezaları verildiği ortaya çıktı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Riha Milletvekili ve Abdullah Öcalan’ın yeğeni Ömer Öcalan, İmralı tecrit sistemi ve haber alınamama halini değerlendirdi.
AİLELERİN KAYGILARI ARTIYOR
Ortadoğu ve Türkiye siyasetinde yaşanan krizlerin Üçüncü Dünya Savaşı'ndan bağımsız olmadığı tespitinde bulunan Öcalan, “Bu mesele sadece Akdeniz, İsrail, Filistin ya da İran, Irak merkezli bir mesele değil. Bu savaş Ortadoğu’yu kapsıyor. En çok etkilenen ve merkezde duran Kurdistan’dır. Bu savaş Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı, İmralı Adası'nı etkiliyor. Kanun ve yasal olarak ailelerin ve avukatların Sayın Abdullah Öcalan’la görüşme hakkı var. Bunun karşısında bir engel yok ama şu an Türkiye’de hukuki olarak, insani olarak haklarımızı kullanamıyoruz. Bu konudaki bütün haklarımız ortadan kalkmış durumda. Aileler olarak bu durum karşısında kaygılıyız ve her geçen gün kaygımız artıyor" diye konuştu.
SAĞLIK KOŞULLARI BİLİNMİYOR
Abdullah Öcalan'ın kardeşlerinin görüşme hakkını kullanmak istediğini söyleyen Öcalan, insani açıdan da bakıldığında bu görüşmenin hak olarak gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Tüm tutsakların görüş hakkının olduğunu vurgulayan Öcalan, ancak bu hakkın İmralı Adası’nda uygulanmadığını söyledi. Öcalan, “Sayın Öcalan sıradan bir insan değil. Elbette onlarca yıldır hapiste olan tutsaklar var ama Sayın Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu açısından misyonu ortadadır. Bunun için Sayın Öcalan’ın sesinin dışarıya ulaşmasını istemiyorlar. Şu an Sayın Öcalan’ın sağlığı, yaşamı, güvenliği ne durumda bilmiyoruz. Bu konuda bilgi almamızın önü kapatılmış durumda" diye konuştu.
İKTİDARIN TECRİT STRATEJİSİ
İmralı tecrit sisteminin iktidarın stratejisi haline geldiğini ifade eden Öcalan, İmralı’dan hiçbir şekilde ses çıkmasının istenmediğini belirtti. Öcalan, “Aile yoluyla bile ‘İmralı Adası’ndan hiçbir şekilde ses çıkmamalı’ deniliyor. Bu yüzden aile ile görüşmelere de tahammül etmiyor. Bu ülkenin tarihinde bu şekilde hukuksuz bir tecrit bu zamana kadar yaşanmamıştır. Burada coğrafik açıdan da bir tecrit yürütülüyor. Sayın Öcalan’ın ailesiyle telefonla görüşme hakkı var ama maalesef şu ana kadar sadece 2 kez kendisiyle görüşme sağlanmış. İlki pandemi sürecinde kardeşiyle 15-20 dakika kadar görüştü. İkincisinde ise 3-4 dakika kadar telefonla görüştü ve ardından bağlantı kesildi. Sayın Öcalan’a sadece 35 ayda değil, tutuklandığı günden beri ağır bir tecrit uygulanıyor. Bazı dönemlerde tecridin boyutu azaltılıyor ama daimi bir şekilde devam ediyor” dedi.
DEVLETİN UNUTTURMA SİYASETİ
Devletin İmralı tecrit sistemiyle Abdullah Öcalan’ın varlığını, fikriyatını, bakış açısını ve misyonunu unutturmak istediğini belirten Öcalan, şunları söyledi: “Sayın Abdullah Öcalan’ın Kürt halkı üzerinde, Ortadoğu'da etkisi olmasını istemiyorlar. Bunun için küçük bir fırsat dahi vermiyorlar ve görüşü sağlamıyorlar. Aileler olarak biz bundan tabi ki rahatsızız, büyük bir kanunsuzluk yapıldığını belirtiyoruz. Sayın Abdullah Öcalan'ın Kurdistan ve Ortadoğu’da rolü ve misyonu var. Ama bu engellenmiş, bütün hakları ortadan kaldırılmıştır" şeklinde konuştu.
TECRİDİN ULUSLARARASI BOYUTU
Uluslararası devletler ve kurumların tecrit sistemindeki rolüne dikkat çeken Öcalan, Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılmasında da bu devletlerin rol ve misyonu olduğunu hatırlattı ve bu durumun küresel bir sorun haline geldiğini kaydetti. Uluslararası devletler ve kurumlara çağrıda bulunan Öcalan, şöyle devam etti: “Üçüncü Dünya Savaşı kapsamında Kurdistan'da, Türkiye, İran, Filistin, Güney Afrika'ya, Ukrayna'ya kadar her yerde savaş var. Bu belalı dönemlerde insan hakları kurumları, insan hakları örgütleri, Avrupa Birliği sessizdir. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi görmüyor. Kürtleri görmüyor. Ortadoğu'daki katliamları görmüyorlar. Türkiye her gün Kürtler üzerinde kanunsuzluk uyguluyor ama görmüyorlar. Türkiye NATO üyesidir. CPT üyesidir. AİHM üyesidir. Avrupa'daki birçok kurumda yer alıyor. O nedenle Avrupa Birliği'ne, Amerika'ya, ‘Abdullah Öcalan üzerinde ve Kürt halkı üzerinde yaşanan bu haksızlıkları sonlandır’ diyebiliriz.”
'HER ŞEY İMRALI ADASI'NDA SAKLI'
“Kürt halkının hakikati de gerçeği de İmralı Adası'nda saklıdır” diyen Öcalan, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kırılmadan, Amed'deki, Efrîn'deki, Kobanê'deki, Şehba'daki, Mêrdîn'deki, Duhok'taki Kürt kurtulamaz. Bu nedenle her şey orada saklıdır. Türkiye'nin Kürtlere karşı yürüttüğü siyaset İmralı Adası'nda gizlidir. O nedenle diyoruz ki tecrit her şeyi ortaya koyuyor. Türkiye İmralı Adası'nda bütün Kürt siyasetini boğmak istiyor. Bunun için Rojava'ya, Hewlêr'e saldırıyor, suikastlar yapılıyor. Türkiye bütün siyasetini adım adım yürütüyor. Önce ‘Abdullah Öcalan'ın sesini keserim, sonra paradigmasını unuttururum, Rojava'ya saldırırım, DEM Parti siyasetini boğarım. Kurdistan dağ ve ormanlarını bombalarım. Kürtleri güçten düşürürüm’ diyor. Ama burada Kürtler birliğini sağlarsa, birlikte hareket ederse, kendi aralarında demokrasiyi sağlarsa, büyük bir model olurlar” şeklinde konuştu.
‘KURDİSTAN SİYASETİ TECRİT ALTINDA’
Kurdistan’da siyasetin bir bütünen tecrit altında olduğunu vurgulayan Öcalan, “Kürtler arasında konsolidasyon, birliktelik ve beraberlik şart. Her Kürt bu birliği sağlamalıdır. Kimse benim siyaset ve bu durumla işim olmaz dememeli. Her Kürt, bir yurtsever olarak, bir siyasetçi olarak çalışarak birliği sağlamalıdır. Devlet Abdullah Öcalan'ı unutturmak istiyor. Kürtlerin değerlerini unutturmak istiyor. Kürtler 21'inci yüzyılda kazanmak için her şeyin hesabını yapmalıdır" dedi.
‘ABDULLAH ÖCALAN BÜYÜK BİR ŞANS’
“Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kampanyası kapsamında cezaevlerinde binlerce tutsağın sürdürdüğü açlık grevlerine değinen Ömer Öcalan, tutsakların sesinin her yere duyurulması gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü talep etiklerini belirten Öcalan, sözlerini şöyle sürdürdü:" Şimdi biz onun sesini dahi duyamıyoruz. Yaşamı, sağlığı ne durumda bilmiyoruz. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması için ilk önce görüşmeler gerçekleşmeli. Gidiş gelişler olmalı. Aile ve avukatlar Sayın Öcalan'ı ziyaret etmeli. Halk Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor. Bizler de bunun için mücadelemizi sürdürüyoruz. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü, Kürt sorununun demokratik çözümü için çalışmaya devam edeceğiz. Büyük bedeller veriliyor. Bugüne kadar yürütülen mücadele, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünün sağlanması için yeterli değil. Yeterli olması, özgürlüğünün sağlanması için her Kürt, her yerde rol ve misyonunu oynamalı. Ayağa kalkarak Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için mücadelesini yürütmelidir. Bütün gücünü bu yönde konsolide etmelidir. Abdullah Öcalan bugün Kürt milleti, Kurdistan halkı ve Ortadoğu halkları içinde büyük bir şanstır. Modeli en doğru modeldir. Ortadoğu'ya göredir. Bütün farklılıklar bu model içinde yaşıyor. Model yaşatılırsa, yaşamın kapısı herkese açılacaktır. Bu yaşam için her Kürt, Kürt dostları hangi halktan olursa olsun rolünü oynamalıdır. Özgür bir lider, özgür bir ülke, özgür Kurdistan'da birlikte, beraberce yaşayalım."
MA / Müjdat Can