İSTANBUL - DEM Parti MYK üyesi Onur Hamzaoğlu, halk oylamasının doğrudan demokrasinin bir örneği olduğuna işaret ederek, “Türkiye siyasetinde bir ilk, dünya siyasi tarihi açısında da köklü ve nitelikli değişimler yaratmayı hedefliyoruz” dedi.
Yerel yöneticilerin belirleneceği 31 Mart seçimleri için siyasi partilerin çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), seçimlerde göstereceği adayları belirlemek için birinci ve ikinci çıktığı kentlerde 13-14 Ocak’ta sandık kurdu. Partinin delegasyonunu oluşturan üye ve yöneticileri, yurttaşlar ve sivil toplum örgütlerinden temsilciler, birçok merkezde DEM Parti’nin eşbaşkan adaylarını belirledi. DEM Parti, batı kentlerinde ise adaylarını belirlemek için çalışmalarını sürdürüyor. DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Onur Hamzaoğlu, yerel seçimlerin önemi ve partinin seçim stratejisini değerlendirdi.
ÖZELEŞTİRİ SÜREÇLERİ
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerinde ortaya çıkan sonuçların ardından parti tabanından gelen eleştiriler doğrultusunda bir özeleştiri sürecine girildiğini hatırlatan Hamzaoğlu, bunu “demokrasi sürecinin başlangıcı” olarak tanımladı. Hamzaoğlu, halk toplantıları olarak tanımlanan sürecin rapor haline getirildiğini kaydeden Hamzaoğlu, bu sürecin 31 Mart seçimlerinde nasıl bir yol izleneceği noktasında ipuçları verdiğini söyledi.
DOĞRUDAN DEMOKRASİ
Özeleştiri sürecinin DEM Parti’nin gelişimi açısından önemli sonuçlar açığa çıkardığını vurgulayan Hamzaoğlu, yerel seçimlerde çıkarılacak adayların belirlenmesine ilişkin gerçekleştirilen ön seçimlerin de bununla doğrudan bağlantılı olduğunu kaydetti. Önseçimlerin bu anlamda Türkiye siyasetinde bir ilk olma özelliği taşıdığını kaydeden Hamzaoğlu, “Türkiye siyasi tarihinde ilk olduğundan emin olduğumuz, dünya siyasi tarihinde de henüz araştırdığımız literatür taramaları kapsamında örneğine rastlamadığımız bu ön seçim, doğrudan demokrasinin önemli bir uygulamasıdır. Halkın doğrudan doğruya iradesine dayalı, egemenliği temeline dayalı bir yönetim biçimi. Bunu halkın doğrudan doğruya katılımıyla gerçekleştiriyoruz. Doğrudan demokrasi DEM Parti için temel aldığı gelenek itibariyle büyük önem taşıyor. Çünkü 2023 seçim metinlerinde de gördüğünüz gibi, devrimci demokrasiyi kendine temel bir strateji olarak almış bir parti. Köklü ve nitelikli değişimler yaratmayı hedefliyor. Bunu da doğrudan doğruya halkın egemenliğine dayalı yönetimi bütün yapılarda hayata geçirme hedefiyle gerçekleştirileceğini beyan ediyor” dedi.
DEM Parti MYK üyesi Onur Hamzaoğlu
ÖN SEÇİM PRATİĞİ
Siyaset biliminde antik Yunan ve Roma’nın önemli demokrasi örnekleri olduğuna dikkat çeken Hamzaoğlu, “Kent devletleri dediğimiz, esasında sınıflı yapıların ilk örnekleri, köleci toplum kentleri. Dolayısıyla o dönemlerde kentte yaşayanların üçte ikisi, kent güruhu olarak kabul ediliyor. Kim bunlar; köleler ve köle sahibi olmayanlar. Geriye kalan üçte biri kentin sahibi olarak kabul ediliyor. Demokrasinin doğrudan ifade edildiği antik Yunan’da ve Roma kent devletleri döneminde, demokrasi esasında o kentte yaşayanların sadece yüzde 10’unun yönetimde olduğu ve herkes adına karar verdiği bir süreç. Biz demokrasi deyince bunu anlamıyoruz. DEM Parti’nin gerçekleştirmiş olduğu bu ön seçim, tam da devrimci, doğrudan demokrasinin ne anlama geldiğinin bir yansımasıdır. Kuramsal olarak tarihsel bir yanlışlığın da DEM Parti tarafından düzeltilmesidir. Halkın egemenliğinin doğrudan yansıtılma süreci adaylarla başlıyor. Devrimci olmak burada önem taşıyor. Sandığa gitmek, oy vermek demokrasinin yalnızca asgari bir özelliği olabilir. Sandıkta kime oy vereceğiniz, onların kim olduğunu belirlemek esasında bunu tamamlayandır. İşte DEM Parti’nin ön seçim pratiği, sandıkta kime oy verileceğini de kimlerin resmi adaylar olacağını da doğrudan doğruya yine yerelin kendi sahiplerine sorarak ve burada herkese eşit hak tanıyarak, kurumun gerçek sahiplerine iradeyi devrederek hayata geçirilme faaliyetidir. O bakımdan festival olarak kutlamamız gerekir diye altını özellikle çizmek istiyorum” şeklinde konuştu.
ONBİNLER SANDIĞA GİTTİ
DEM Parti’nin önseçimlerin nasıl yapılabileceği konusunda yoğun bir çalışma ve fikir alışverişi yürüttüğünü, gelinen aşamada tüm zorluklara rağmen başarılı bir şekilde gerçekleştirdiklerini ifade eden Hamzaoğlu, “81 yerelin temsilcileriyle, belediye eş başkanlarının kimler olacağı konusunda sandık kurulmasına karar verildi ve on binler sandığa gitti. Bu on binler kim? Parti üyeleri, delegeler, daha önceki seçimde parti adına görev almış kişiler. Ama onlarla da yetinmeyip, doğrudan doğruya demokratik kitle örgütlerindeki, meslek odalarındaki, sendikalardaki temsilciler de bu sandıklarda oy kullanmaya yetkili olarak ele alındılar. Esasında yerel yönetimin tam da olması gerektiği gibi, o yerelde yaşayan herkes tarafından belirlenmesinin önüne koyan bir demokrasi adımıdır bu yaklaşım. Tarihsel süreç içerisinde bu partilerde görev almış olan, a’dan z’ye herkesin adının bir şekilde o seçmen listelerine yansımasına çaba gösterildi ve bir şekilde eşbaşkanlık sürecinin de hassasiyeti ele alınarak, bu süreçler yürütüldü. Hem kadın eşbaşkan adaylarımız hem erkek eşbaşkan adaylarımız ayrı ayrı bu listelerde var oldular. Ve ilk turda toplam oy veren kişi sayısının yüzde 50’sini geçen kişinin eşbaşkan adayı olmasına karar verildi. Bunu sağlayan adaylar olmadığı sürece, hem kadın adaylarımız hem erkek adaylarımız ikinci tura kalan, o ikinci turda en yüksek oyu alacak adaylar arasında hem erkek hem kadın eşbaşkan adaylarının belirlenmesi süreci yaşanmış oldu” diye belirtti.
‘HALK İRADESİNE SAHİP ÇIKTI’
Önseçimlere halkın yoğun ilgi ve katılım gösterdiğini belirten Hamzaoğlu, “Şu anda iradenin tümü halklara, yerele devredilmiş durumda. Yerelde kimler varsa, sadece az önce ifade ettiğim partilerin üyeleri, delegeleri değil, o yerelde yaşayanlar, demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri temsilcileri ile birlikte bu adayların kim olacağını, kendilerini kimin yöneteceğine karar verdiler. Halkların iradesine devlet tarafından el konulduğu bir dönemi yaşarken, bir yandan da halklar kendi iradelerine ön seçim süreci ile sahip çıkıyor. ‘Bu belediye başkanları bizim irademizi yansıtıyordu, onları biz seçtik, bizim oylarımızla ortaya çıkan iradeydi, siz bunları gasp ettiniz ama biz yeniden bu iradeyi gösteriyoruz’ diyerek, doğrudan doğruya halkları karşılarına alan bu iktidara karşı, ‘İrademiz kendi ön seçimimizdedir’ diyor. Ve gerçekten her bir sandıkta binler sandık başına gitmiş oldu. Resmi seçimlerde yaşanan sorunlar yaşanmadı ki büyük bir uzlaşı içinde bu süreci karşıladı ve hayata geçirdi. En güzel olan tarafı da bu sürecin bir dayanışmaya dönüşmüş olması. Çıkan sonuçları heyetin tümü tarafından ‘evet bizim gerçek adayımız budur’ şeklinde karşılanmış olmasıydı” diye konuştu.
İKTİDARA VERİLEN MESAJ
İktidarın önseçimlerin anlamını kavraması ve Kürt halkının önseçimler aracılığıyla verdiği mesajı iyi okuması gerektiğinin altını çizen Hamzaoğlu, şunları söyledi: “Devlet şunu görmeli; ön seçime ilgi ve katılım, 61 belediyenin 6’sı dışında atanan kayyıma karşı verilen bir yanıttır. Devletin, halkların iradesini gasp etmesini reddediyorlar. Ve halklar sadece reddetmekle kalmıyorlar, devletin kendi iradelerinin üzerine koymuş oldukları iradesine karşı irade yükseltiyorlar. ‘Diyarbakır’da adayım budur, Mardin’de adayım budur, Ağrı’da adayım budur, Muş’da adayım budur’ diyor. Bu kolay bir söz değil. Seçimlere henüz 2 ay var. Şimdiden halklar sandığa gittiler ve adaylarını belirlediler. Her bir yerel kendi adayını belirlemiş oldu. Bir yerde masa başında oturulup, ‘kim oraya en uygun’ gibi bir sorunun karşılığında verilmiş yanıtlardan bahsetmiyoruz. Her bir belde için, her bir ilçe için, her bir il için, her bir büyükşehir için adayımız kim olmalı sorusundan önce adaylar çıktı. O adaylar orada halklar tarafından oylandı ve şimdi kesinleşen sonuçlarla beraber bunu göreceğiz. Onun için ‘İrademe irade koyamazsın. Benim iradem budur. Atadığı kayyumları reddediyorum, irademe sahip çıkıyorum. Beni ben yöneteceğim’ demektir ön seçimin sonucu.”
BATIDA KENT UZLAŞISI
DEM Parti’nin ön seçimlerin yapılmadığı batı kentlerinde ise “Kent Uzlaşısı” stratejiyle hareket edeceğini ifade eden Hamzaoğlu, “Biraz önce örnek verdiğim kent devletlerine benzer sınıflı bir yapımız var. Doğrudan doğruya patronların, burjuvazinin bu süreçte olacağını düşünerek bir öneri getirmiyoruz. Tam aksine, yaşayabilmek için çalışmak zorunda olan yoksulların, emekçilerin, kadınların, gençlerin birlikte o kenti, o yereli kimin yöneteceğine karar verme süreçlerini anlıyoruz. Bu bakımdan da yine bireyler, meslek örgütleri, sendikalar ve siyasi partilerin bir araya gelerek, kent uzlaşısıyla o yereldeki adayların belirlenmesi hedeflenmektedir. Bu da yerellerde yaptığımız ön seçime paralel olarak kentlerimizin bazılarında çalışmalara, görüşmelere hatta çalıştay düzeyinde uygulamalara kadar ulaşmıştır. Özel olarak her bir yerin kendi özgünlüğü ile merkezden değil, o yerelin özgünlüğü tümüyle tanınarak ve devredilerek bir istişare ile kent uzlaşısının adaylarının buralarda gelişmesine çaba gösteriliyor” dedi.
‘TARİHSEL BİR GERÇEKLİK’
DEM Parti’nin bahsi geçen seçim pratiklerinin 31 Mart seçimlerini doğrudan etkileyeceğini vurgulayan Hamzaoğlu, bunun salt 31 Mart seçimleriyle sınırlı tutulmayacağını söyledi. Hamzaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun çok daha fazla yerelde hayat geçirilmesi için özel çaba gösterilmesi bir zorunluluk artık. Bu tarihsel bir gerçeklik. Bakın 2011 yılında kurulmuş olan HDK, seçimlere katılmak amacıyla 2012 yılında HDP’yi kurdu. HDK nasıl bir yapıydı? Sadece siyasi yapılardan oluşmuyordu. İnanç grupları, kadınlar, gençler, sendikalılar, demokratik kitle örgütü temsilcileri ile engelliler ve onların temsilcileri vardı. Şimdi DEM Parti, bu kongre partisinin devamı olarak var. O nedenle ön seçim ve bu bağlamdaki adımların tamamının bu kongre deneyiminin yansımasına dayandığını da ifade etmek gerekir. Bu öze dönüş, partiyi bu anlamda çok daha geliştirecek. Tabanıyla olan mesafeyi, belirli bir dönemdeki aksaklığı çözebilecek, bunu daha bir yaygın örgütlenmeye dönüştürecek, sokak sokak, mahalle mahalle, belde belde, ilçe ilçe, il il bu örgütlülüğü yansıtacak, toplumsal alanın bütünlüğünde var olabilecek bir iradeyi bileşenlerle ve o örgütlülük içindeki bireylerle hayat geçirmenin kıymetli adımıdır bunlar. Bu iradenin yeniden tazelenmesidir diye paylaşmak isterim.”
MA / İbrahim Irmak