ANTALYA - Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan 11 siyasi tutsağa, açlık grevine başlarken eylemlerinin amaçlarını bildirmek üzere Adalet Bakanlığına gönderdikleri dilekçelerde “Sayın Öcalan" ifadesi geçtiği için 11'şer gün hücre cezaları verildi.
Türkiye ve Kurdistan’daki cezaevlerinde kalan siyasi tutsaklar, “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle 55 gündür dönüşümlü açlık grevi eyleminde. Tutsakların açlık grevinde olduğu cezaevlerinden biri olan Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 11 siyasi tutsak, eylemlerinin amaçlarını bildirmek üzere Adalet Bakanlığına gönderdikleri dilekçelerde yer alan “Sayın Öcalan" ifadesi nedeniyle hücre cezalarıyla karşılaştı.
Adalet Bakanlığına gönderdikleri mektup sonrası 11 tutsak hakkında Cezaevi Disiplin Kurulu 11 tarafından "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma sonucunda ise tutsaklara 11'şer gün hücre cezaları verildi.
Bunun üzerine tutsaklar hücre cezalarının iptali istemiyle Antalya 1'inci İnfaz Hakimliği'ne başvurdu. Hakimlik, “Hükümlünün eyleminin kendi şahsi sorunlarına yönelik ve bireysel bir eylem olmadığı, aynı dönemde dönüşümlü olarak birden fazla hükümlünün eyleme başladığı..." gerekçesiyle başvuruyu reddetti.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Nagehan Avçil, açlık grevine giren tutsakların fiilinin disiplin suçu oluşturmadığını söyledi.
Öncelikle 1 ve 3 kişilik oda sistemine göre dizayn edilen S Tipi cezaevlerinin, tutsaklar üzerinde tecrit politikasının uygulandığı cezaevi türleri arasında olduğuna dikkat çeken Nagehan Avçil, Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi'nin de yaşanan hak ihlalleri ile uzun süredir gündemde olduğunu dile getirdi.
3 KİŞİLİK ODALARA 5 KİŞİ KALMAYA ZORLANIYOR
Avçil, söz konusu cezaevine dair şu bilgileri verdi: "S Tipi hapishanelerin yapısı tecrit politikasına göre dizayn edilmişken, Antalya S Tipi Hapishanesi bununla dahi yetinmeyerek bir kısım koridorlarda bulunan odaları boşaltıp, 3 kişilik odalara eklenen ranzalar ile 5 mahpusun yerleşmesine zorlamaktadır. 3 kişilik odaya eklenen ranzalar mahpusların yaşam alanlarını daha da daraltmaktadır. Hapishane idaresi mahpusların bir kısmının tamamen yalnızlaştırılması amacıyla bu yöntemi izlemektedir."
DİLEKÇELER USULSÜZ ŞEKİLDE İNCELENDİ
Cezaevinde PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü talebiyle açlık grevine giren tutsakların provokasyon, baskı ve cezalarla karşı karşıya kaldığını aktaran Avçil, tutsakların Adalet Bakanlığı'na gönderdikleri ve hücre cezası gerekçesi yapılan dilekçelerin cezaevi idaresince usulsüz olarak incelendiğini ifade etti.
'DİSİPLİN SUÇU OLUŞTURMUYOR'
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 68. Maddesine göre, mahpusların resmi kurumlara gönderdikleri mektup, fax vb. iletilerin denetime tabi olmadığını belirten Av. Avçil, “Hapishane idaresi ilk olarak burada infaz kanuna aykırı olarak Adalet Bakanlığına gönderilen dilekçeyi usulsüz olarak incelemektedir. Böyle bir hak ve yetkisi bulunmamasına rağmen dilekçede yer alan ‘Sayın Abdullah Öcalan’ ifadesi üzerine disiplin soruşturması başlatıyor. Soruşturmanın konusu 'suç örgütlerinin eğitim ve propagandasını yapmak' olarak belirliyor. Yani siyasi mahpusun resmi makama, Adalet Bakanlığına gönderdiği dilekçenin propaganda olduğunu iddia ediyor. Propagandanın muhatabı Adalet Bakanlığı olduğu iddiasında. Bu kapsamda açlık grevi eylemini propaganda faaliyeti kabul ediyor. Hapishane idaresinin bu hukuksuzluğuna karşı mahpusların itirazlarını Antalya 1. İnfaz Hakimliği daha absürt gerekçelerle reddediyor. Ret gerekçesinde, 'Hükümlünün eyleminin kendi şahsi sorunlarına yönelik ve bireysel bir eylem olmadığı, aynı dönemde dönüşümlü olarak birden fazla hükümlünün eyleme başladığı...' ifadelerine dayanıyor. Esasında açlık grevi eyleminin disiplin suçu oluşturmadığını kabul ediyor, ancak açlık grevi amacını ideolojisine göre değerlendirerek karar veriyor” dedi.
Kararın “AKP-MHP iktidarının tecrit politikasının sözcülüğünü yapan" bir mahiyet taşıdığını söyleyen Avçil, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 40’ıncı maddesine göre açlık grevi fiilinin karşılığının bazı etkinliklerden alıkoyma şeklinde olduğunu, ancak İnfaz Hakimliği’nin kanunların üstünde tuttuğu ideolojisini mahpusları sindirme politikasıyla kararlarına yansıttığını ifade etti.
Av. Avçil, itirazlar üzerine görülen duruşmalar sırasında mahpusların Kürtçe savunma yapma haklarının engellendiğini de belirtti.
HSK'YE ŞİKAYETTE BULUNULACAK
“Söz konusu karar kanuna göre değil, iktidarın politikasına göre kurulmuştur. Hakimlik, kanun hükümlerini ideolojisine göre genişletemez” diyen Avçil, kararlara karşı Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) şikayette de bulunacaklarını kaydetti.
Avçil, "Meşru olmayan siyasi mahpusların ifade özgürlüğü kapsamında açlık grevi eylemi değil; İmralı Ada Hapishanesinde uygulanan mutlak tecrittir" diyerek, bir an önce İmralı tecridinin son bulması gerektiğini kaydetti.
MA / Hamdullah Yağız Kesen