RIHA - Efrîn İnsan Hakları Örgütü’ne göre 6 yıldır Türkiye ve bağlı paramiliter grupların kontrolündeki Efrîn'de 9 bin kişi tutuklandı, 150 kişi işkenceden yaşamını yitirdi, kaçırılan 2 binden fazla kadının akıbeti belirsiz ve kent halkı haraca bağlanmış durumda.
Türkiye ve bağlı grupların 6 yıldır işgali altında bulunan Efrîn, hemen her gün hak ihlali, cinayet, insan kaçırma, şiddet, fidye, halkın mal ve mülküne el koymanın yanı sıra kadınlara dönük tecavüz haberleriyle gündemde. Ortadoğu’daki otokratik ve baskıcı yönetimlere karşı fitili 2010 yılında Tunus’ta ateşlenen ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan halk ayaklanmalarının 2011 yılında sıçradığı Suriye’de, Beşar Esad yönetimindeki Baas iktidarına karşı başlayan protestolar kısa bir zamanda ülkenin tüm şehirlerine yayıldı. Dış güçlerin müdahalesiyle savaş alanına dönen ülkede, paramiliter gruplar ile selefi El Nusra ve DAİŞ gibi örgütlerin dahliyle büyüyen şiddet ortamında on binlerce insan yaşamını yitirdi.
Suriye’yi saran şiddet ve kaos ortamı içerisinde ülkenin kuzeyinde yaşayan Kürtler, hareketi geçip yaşadıkları kentleri özgürleştirdi ve buralardaki diğer halklarla birlikte yeni bir yönetim inşasına başladı. Kürtlerin Kobanê'den sonra kanton ilan ettiği ikinci kent Efrîn’di. Efrîn’de 2014 yılında Özerk Yönetim ilanını gerçekleştiren Kürtler, diğer halklar ile birlikte demokratik ulus temelli eşit, özgür ve adil bir yaşam kurmaya koyuldu.
Bölgede huzurun merkezi konumuna gelen Efrîn, çevre kentlerden yoğun göç aldı. Kürtlerin kendi kendilerini yönetmesinden rahatsız olan Türkiye, 20 Ocak 2018’de kendisine bağlı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi gruplarla birlikte Efrîn’e saldırdı. 2 ay süren saldırılar sonucunda Türkiye, 18 Mart 2018’de Efrîn’e girdi. Kent, günden bu yana Türkiye ve bağlı grupların işgali altında.
Efrîn İnsan Hakları Örgütü Eşsözcüsü İbrahim Şêxo, işgalin 6’ncı yılında Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
İbrahim Şêxo, Eşsözcü
‘EFRÎN HUZURUN MERKEZİYDİ’
2014 yılında Özerk Yönetim’in ilanıyla birlikte Efrîn’in adeta “huzurun merkezi” bir kent haline geldiğini dile getirin İbrahim Şêxo, inşa edilen yönetimde halkların eşit ve özgür bir şekilde birlikte yaşadıklarını, kadın ve erkek arasında eşitlik olduğunu, Kürtçenin okullarda eğitim dili olduğunu, yine Kürtçe eğitim veren üniversite kurulduğunu, güven ve huzur ortamından dolayı çevre kentlerde yaşayanların Efrîn’e akın ettiğini belirtti. Öyle ki kentin nüfusu kısa zamanda 1 milyonu geçmiş.
‘AMAÇ KÜRT KİMLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMAKTI’
Fakat Kürtlerin kendi kendine yönetmesinden duyulan rahatsızlıkla Türkiye’nin Efrîn’e saldırdığını söyleyen Şêxo, “Türkiye, Efrîn’de Kürtlerin statüsünü yıkmak için saldırıya başladı. Saldırıların amacı Efrîn’in Kürt kimliğini ortadan kaldırmaktı” dedi.
Efrin İnsan Hakları Örgütü Eşsözcüsü Şêxo, kentte 6 yıl içerisinde yaşanan değişime dair ise şunları kaydetti: “Türkiye işgali öncesinde Efrîn’in nüfusunun yüzde 95’i Kürt’tü. Ancak işgalden 6 yıl sonra Efrîn’de Kürt nüfusu yüzde 25’e geriledi. Efrîn’in demografisine değiştirmek için Kürtleri göç ettirip yerlerine Arap ve Türkmenleri getirip yerleştirdiler. Kürtçe yasaklandı. Kürtçe cadde, mahalle ve köy isimleri Türkçeleştirildi. Özerk Yönetim döneminde Kürtçe ve Arapça iki resmi dil vardı, şimdi Türkçe ve Arapça resmi diller. Kürtçe ise kamusal alanlarda yasak. Özerk Yönetim tarafından yapılan üniversite kapatılarak, Mustafa Kemal Üniversitesi'ne bağlı (Hatay) okullar Efrîn’de açıldı. Kürtçe olan meydan isimleri değiştirilerek, Atatürk ve Erdoğan isimleri verildi. Hesînkar Kawa’nın (Demirci Kawa) heykeli yıkıldı. Kadınlar artık neredeyse sokağa çıkamayacak durumda. Çetelere bağlı kişiler Kürt ulusal kıyafetleri giyen kadınlara hakaret ederek siyah kıyafetler giymelerini dayatıyor.”
KAÇIRMA VE ÖLÜMLER
Türkiye’nin bağlı paramiliter grupların kontrolünde olan Efrîn’de, katliam, kaçırma ve tutuklamaların her yıl arttığını sözlerine ekleyen Şêxo, “Efrîn’de 6 yılda 9 bin kişi çeteler tarafından kaçırılarak tutuklandı. Çeteler tarafından kaçırılan 2 binden fazla kadının akıbeti belli değil. Aynı şekilde çeteler tarafından 100’den fazla çocuk kaçırıldı. 150 yurttaş işkencelerde ve cezaevlerinde yaşamını yitirdi. İçinde çocuk ve kadınların da olduğu 700’den fazla kişi, Efrîn’de çıkan çatışma ve saldırılarda yaşamını yitirdi” bilgilerini verdi.
DOĞA TALANI
İbrahim Şêxo, işgalle birlikte Efrîn’in ekolojisinin de talan edildiğine dikkati çekti. Şêxo, “Efrîn coğrafyası, zeytin ve meyve ağaçlarıyla zengin bir doğaya sahip. Ancak işgalden sonra Efrîn’in doğası ciddi anlamda tahrip edildi. 500 binden fazla zeytin ağacı kesildi, yaklaşık 2 bin meyve ağacı kökünden söküldü, 15 bin ağaç ise yakıldı. Onlarca hektarlık ormanlık alan tahrip edildi. Haci Hesna köyünde kesilen ağaçlar kamyonlara doldurulup Türkiye’ye götürüldü. Şîe ilçesinde 600 meyve ağacı kökünden sökülerek Türkiye’ye götürüldü” diye konuştu.
HALKTAN ZORLA PARA TOPLANIYOR
Şêxo, kentte zor şartlarda yaşayanların paramiliter gruplarca haraca bağlanmış durumda olduğunu da kaydetti. Her aileden aylık 300 dolar alınmasının yanı sıra her zeytin ağacı başına 3 dolar, arabası olanlardan Bin dolar alındığını söyleyen Şêxo, istenen parayı verecek durumu olmayanların ise işkenceye görüp, öldürülebildiğini aktardı.
‘GÜÇLÜ BİR DİPLOMASİ YÜRÜTÜLMESİ GEREKİYOR’
Efrîn’deki işgalin son bulması için uluslararası alanda Türkiye’ye baskı oluşturacak güçlü bir diplomasi yürütülmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Şêxo, "Efrîn’de işgalinin yarattığı sorunların çözülmesi için siyasi, diplomatik ve hukuki çalışmaların yapılması gerekiyor. Herkesin Efrîn’deki hak ihlallerine karşı güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor. Kürt siyasetçi ve aktıvistler güçlü bir diplomasiyle Türkiye’ye baskı uygulayarak oradaki işgale son verebilirler. Tabi her şeyden önce Kürtlerin hem Kurdistan’da hem de tüm alanlarda birlik içinde hareket etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
YARIN - " Efrînliler Şehba'da dönecekleri günü bekliyor. "
MA / Mahmut Altıntaş