ANKARA- Meclis’te Dolmabahçe’de Erdoğan başkanlığında toplanan “güvenlik zirvesi” fotoğrafına tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Dolmabahçe Mutabakatı” fotoğrafını göstererek, “Biz bu resmin arkasındayız” dedi.
Zap’ta HPG’liler ile TSK mensupları arasında yaşanan çatışması sonrası toplanan Meclis Genel Kurulu’nda söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, çatışmalarda yaşamını yitiren askerlere rahmet, ailelerine ise başsağlığı diledi.
‘BU ÜLKEYE ARTIK BARIŞ GELSİN’
Ölümlerin son bulması temennisinde de bulunan Koçyiğit, “Bu ülkeye artık barış gelsin diyorum. Varlık gerekçemiz gençlerin çatışmalarda yaşamını yitirmemesidir. Bizler her zaman ölüm yerine yaşamı savunduk ve savunmaya da devam edeceğiz. Bir tek yurttaşımızın dahi burnunun kanamaması için çaba gösterdik ve bundan sonra da bu çabayı göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha ifade ediyoruz: Gelin, bu ülkede barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü tesis edelim. Bizler on yıllardır, yüz yıllardır bu topraklarda hakikati haykırmaya devam ediyoruz. Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmaz diyoruz” diye konuştu.
‘ÖLÜMLERİ DURDURACAK TEK YOL’
Kürt sorunun demokratik yol ve yöntemler ile çözülmesi durumunda ölümlerin de duracağını ifade eden Koçyiğit, bunun tek şans olduğunu kaydetti. Koçyiğit, “Tüm bu ölümlerin sebebi ne yazık ki Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasıdır, Kürt sorununun inkâr edilmesidir, Kürt sorununda güvenlikçi politikalara dönülmüş olmasıdır, iktidar tarafından müzakere masasının devrilmesidir. 2015 yılında müzakere masası devrildiğinden beri Türkiye ne yazık ki gün yüzü görmedi; ekonomi çöktü, toplumsal huzursuzluk arttı, gerginlik had safhaya çıktı, yargıdaki çürümeyi anlatmaya gerek bile yok, herkesin bildiği bir şey. Kimse bizi hafızasız sanmasın. Siz ‘Kürt sorunu yoktur’ deyince ne yazık ki Kürt sorunu yok olmuyor. İktidarınız, 2015 yılında kurulan ve Türkiye halklarının yüzden 90’ının desteklediği Dolmabahçe mutabakatını inkâr ettikten sonra ne yazık ki biz yeniden hem ülkede hem de bu kürsülerde ölümleri konuşmaya başladık” diye konuştu.
‘TECRİTLE DEĞİL MÜZAKERE İLE ÇÖZÜLÜR’
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın o dönemde sarf ettiği, “Çözüm sürecini buzdolabına koyduk” sözlerini de anımsatan Koçyiğit, o günden sonra ölümlerin artmaya başladığını ve artık toprağın bile ölümlere isyan ettiğini söyledi. Koçyiğit, Kürt sorunun Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunun altını çizerek, “İktidar ‘Kürt sorunu yoktur’ deyince Kürt sorunu ortadan kalkmıyor, aksine sorun daha da büyüyor, daha da derinleşiyor. Bu ülkenin refaha kavuşmasının yolu Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünden geçiyor. Kumpas davalarıyla, sınır ötesi operasyonlarla, kin ve nefreti körükleyerek Kürt sorunu çözülmüyor, çözülemez. İmralı’da mutlak tecride, cezaevlerinde süren açlık grevlerine karşı susarak, kafa çevirerek siyaset yapılmaz, iktidar olunmaz, muhalefet edilmez, edilmiyor da. Kürt sorunu ancak demokrasiyle, müzakereyle, hukukla çözülür” diye kaydetti.
‘MECLİS SORUMLULUK ALMALI’
Koçyiğit, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, “Bana imkan tanınsın, bir hafta çatışmaları durdururum” şeklindeki sözlerini de anımsattı. Koçyiğit, Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunun çözümüne dair rolünün önemine şu sözler ile dikkat çekti: “Peki, buna rağmen, neden bu yol tercih edilmiyor? Bu tecrit neden ısrarla devam ettiriliyor? Değerli Halklarımız; bu ölümlerden hepimiz sorumluyuz. Şayet biz Meclis olarak, demokratik siyaset olarak görevimizi yerine getirebilmiş olsaydık bu ölümler yaşanmazdı. Meclis bu kayıplardan sonra derhâl sorumluluk almalıdır. Daha ne bekleniyor? Meclis ölümlerin durması için sorumluluk alırsa biz parti olarak canla başla çalışacağımızın sözünü bir kez daha bütün Türkiye halklarına veriyoruz.
UMUDU BÜYÜTTÜ
Türkiye’nin barışı yapacak deneyimi vardır. Siz değil miydiniz nerede çatışma çıksa ara bulucu olmak isteyen? Niye kendi çocuklarınız için bunu yapmıyorsunuz? Siz, Filipinler-Moro barış görüşmelerinde aktif yer almadınız mı? İyi ki de yer aldınız. Türkiye’nin resmî ajansı şunu geçmedi mi: ‘Türkiye, Filipinler’de barış sürecinin mimarı’ Peki, soruyoruz: Niye Kürt barışının mimarı olamıyor? Neden Türkiye'de Kürt barışının, Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesinin mimarı olamıyor? Bu ülke, barış imkânını barış umudunu çok sevdi. 2009’da Oslo görüşmelerinde, 2013-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecinde gerçekten barış ihtimali bütün ülkenin umudunu büyüttü. Çözüm sürecine Türk, Kürt, Sünni, Alevi, kadın, genç, işçi; herkes destek verdi. Neden? Çünkü kimse ölmüyordu, çünkü kin ve nefret yerine demokrasi sözleri duyuluyordu, çünkü herkes birbirini dinliyor, birbirini anlamaya çalışıyordu.”
BARIŞ İÇİN KOMİSYON ÖNERİSİNDE BULUNDU
Koçyiğit, Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları’nın “Barış zirvesi” çağrısına da işaret etti ve bunun çözümdeki tek yol olduğunu kaydetti. Koçyiğit devamla, Meclis’in bu çağrıya kulak vermesi gerektiğinin altını çizdi. Meclis’in sorunun çözümüne dair daha önce yaptığı çalışmalar ve raporlara da işaret eden Koçyiğit, bu çalışmaların şu anda tozlu raflarda bekletildiğini söyledi. Koçyiğit, aynı dönemde AKP’lilerin sarf ettiği sözlere ve vardıkları tespitlere de işaret ederek, “Bu çalışmaları yapan Meclisti ve inanıyoruz ki yeniden yapabilir, bunu hep beraber hayata geçirebiliriz. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için gerek komisyon kurulması gerek yasal gerekse anayasal düzenleme yapılması için bizler varız. Bugüne kadar barış arayışları toplumlara hep kazandırmıştır, bizim toplumumuza da bizim ülkemize de kazandıracaktır. Irkçı, faşist ve savaş sevenler bu barış çağrısından ve barış umudundan ve barışın gerçekleşmesinden elbette ki rahatsızlar ve oradan kaybedecekler. Barış dönemlerinde insanların karnı doydu çünkü kaynaklar silaha, mermiye, tanka, topa değil bu ülkenin insanlarına gitti, yatırımlara harcandı. Barış deneyiminde Türkiye ciddi bir barış birikimine sahip oldu” dedi.
DOLMABAHÇE FOTOĞRAFINI GÖSTERDİ
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çabaları ile başlayan ancak devletin “tasfiye süreci” olarak ele aldığı “çözüm sürecine” değinmeyi sürdüren Koçyiğit, sürecin son bulması sonrasında darbelerin yaşandığını hatırlattı. Koçyiğit, “Darbe mekaniğinin panzehri barıştır, barışın yolu da demokrasidir, özgürlüktür. Değerli Türkiye halkları, dokuz yıl önce 28 Şubat 2015’te varılan Dolmabahçe mutabakatı Türkiye’nin çözüm mutabakatıydı. 2 Dolmabahçe resmi var; ilki dokuz yıl önce sizin de burada gördüğünüz gibi Türkiye’nin, dümenini barışa kırdığı, Kürt sorununun demokratik, barışçıl yollarla çözülmesi için elini taşın altına koyduğu ve gerçekten bu ülkedeki her bir yurttaşın umudunu büyüten işte bu resim. Biz bu resmin arkasındayız. Bu resmin bugün savunulması, bu resmin bugün yeniden inşa edilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Bu resim herkese kazandırdı, iktidar da dâhil, bu ülkede yaşayan herkese kazandırdı ama ne yazık ki bu resimden geri adım atıldı ve bambaşka bir yere savruldu” diye belirtti.
‘O GÜN BU GÜNDÜR ÖLÜMLERİ KONUŞUYORUZ’
Zap’ta yaşanan asker ölümleri ardından Erdoğan’ın başkanlığında toplanan ve adına “güvenlik zirvesi” denilen toplantının da fotoğrafını gösteren Koçyiğit, “Bu da geçen günlerde yine Dolmabahçe’de toplanan güvenlik zirvesinin resmi. Ne zaman ki bu resimden döndünüz, buraya dümeni kırdınız, o gün bugündür acıyı konuşuyoruz, o gün bugündür ölümleri konuşuyoruz, o gün bugündür gözyaşını konuşuyoruz, bitmeyen bu kör savaşı konuşuyoruz. O nedenle, bu güvenlik zirveleri yerine, bizler barış zirvelerinin, çözüm zirvelerinin acilen toplanması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Güvenliği sağlamanın en kolay, en ucuz yolu barıştır değerli arkadaşlar. Sınırları korumanın, halkın güvenliğini sağlamanın en kolay yolu demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü sağlamaktır, demokratik çözüme şans vermektir ve bunun için de Parlamentonun inisiyatif geliştirmesi, elini taşın altına koyması ve Meclisin bir çözüm yeri olarak, bir diyalog ve müzakere yeri olarak işlevselleştirilmesidir. Çözüm aracı demokratik siyasettir. Demokratik siyaseti güçlendirmek çözümü, barışı, demokrasiyi ve hukuksal güvenliği güçlendirecek, ilerletecektir” diye kaydetti.
BÜTÜN SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRI
Koçyiğit, sözlerini şöyle noktaladı: “Meclisteki ve Meclis dışındaki bütün partilere buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz. Gelin, bu sorunun çözümü için birlikte inisiyatif alalım, siyaset bunun için vardır. Siyaset sorun çözme sanatıdır, gelin bir kez daha burada buluşalım, burada ortaklaşalım. Gelin, Kürt sorununun demokratik çözümünü hep birlikte sağlayalım. Gelin, Meclisimiz bir kez olsun bütün bu ezberleri bozsun, çatışmasızlığı esas alan, şiddeti devre dışı bırakan, rasyonel akla ve politikalara dayanan bir süreç için Parlamento rol üstlensin. Bu Parlamento çatışmasızlığı esas alan bir çalışmayı yürütebilir çünkü geçmişte yürüttü. Normalleşme ve demokratikleşme zemini oluşturulabilir. Bildiri yayınlamak sorunları çözmüyor, ortadan kaldırmıyor. Parlamento yas evi değildir, taziye dileme yeri değildir. Parlamento, insanları yaşatmak için söz kurma, elini taşın altına koyma ve eylem yeridir. Yeni, özgürlükçü, sivil bir anayasa için kolları hep beraber sıvayalım. Kürtlerin eşit yurttaşlık haklarını sağlayalım. Evrensel hukuk temelinde eşit yurttaşlığı esas alan, hak temelli, yeni bir toplumsal sözleşmeyi siyaset olarak gündemimize alalım. Cumhuriyetin 2’nci yüzyılı tüm sorunlarımızın ortak akıl ve uzlaşıyla çözüme kavuşturulacağı bir çözüm yüzyılına dönüştürülsün.”