MERSİN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın küresel sorunlara çözüm gücü olduğu için tecridin ağırlaştırıldığını söyleyen 78’liler Sözcüsü Bayram Kızartıcı, tecride karşı "toplumsal güç birliği" önerisinde bulundu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için Avrupa’da Kürt dostlarının 10 Ekim 2023’te başlattığı “Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununa çözüm” talepli kampanya eylem ve etkinlikler ile devam ediyor. Kampanya kapsamında Türkiye ve Kurdistan’da bulunan cezaevlerinde 27 Kasım’da tutsaklar açlık grevi başlatırken, tutsak yakınları da Adalet Nöbeti ile taleplerini dile getiriyor.
78’liler Girişimi Koordinasyon Sözcüsü Bayram Kızartıcı, Abdullah Öcalan’ın toplumsal barışı sağlama noktasında önemli bir konumda olduğunu ve milyonların onu "ulusal önder" olarak kabul ettiğini belirtti. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kızartıcı, “Tecrit hangi amaçla olursa olsun, kime uygulanırsa uygulansın, insanlık suçudur” dedi.
Kızartıcı, Türkiye ve Ortadoğu’da yaşanan krizlerin tecritle yakından bağlantısı olduğuna işaret ederek, “Tecrit gelinen aşamada aşılması gereken bir durumdur” ifadelerini kullandı. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin nedenlerine de dikkat çeken Kızartıcı, “Abdullah Öcalan’ın ifade edeceği düşüncelerin toplumla buluşmasına engel olmak için tecrit devreye girdi ve sorunların çözümüne katkı sunmasını engellemek, çatışmalı sürecin devam etmesi için devreye girdi” diye belirtti.
'DÜŞÜNCELERİ KURTULUŞTUR'
Abdullah Öcalan’ın daha önceki görüşmelerde, “Bir haftada çatışma ortamını ortadan kaldırırım” şeklindeki ifadesini hatırlatan Kızartıcı, tecrit uygulamasının savaş ve çatışma politikalarından bağımsız ele alınmaması gerektiğini belirtti. Kızartıcı, devamında şunları söyledi: “Hem bölgede hem de uluslararası alanda birçok siyasal yapı ve güç Sayın Öcalan’ın düşüncelerine önem veriyor. Artık onun paradigmasını ve düşüncelerini kendi kurtuluş felsefesi olarak algılıyorlar. Abdullah Öcalan’ın bugün ortaya koyduğu paradigma Latin Amerika’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya kadar; emek, inanç, kadın, ekolojik gibi alanlarda mücadele edenler tarafından esas alınıyor. Dolayısıyla egemenler Sayın Öcalan’ın çözüm gücü olduğunu biliyor ve kabul ediyor. Ondan gelecek ufacık bir mesajın bile toplumda yaratacağı gücü biliyorlar. Ondan dolayı bugün ağır tecrit uygulanıyor. Zaten uygulanan tecridin dünyada örneği yok. Ne mevcut ülke yasaları ne de evrensel hukukta hiçbir yeri yok bu tecridin.”
‘ABDULLAH ÖCALAN TARİH YAZIYOR’
Demokrasinden, barıştan ve özgürlüklerden yana olduğunu belirten çevrelerin kendisine “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecritte bizim payımız nedir?" sorusunu sorması gerektiğini belirten Kızartıcı, tecritten herkesin sorumlu olduğuna dikkat çekti. Kızartıcı, “Sayın Öcalan ile konuşulduğunda, onun sesi dışarıda duyulduğunda toplum çok büyük bir nefes alıyor, rahatlıyor. Onun konuşması tüm sorunların çözümüne, çatışma ortamının ortadan kalkmasına neden oluyor. Bunu çözüm sürecinde de gördük. Tecrit derinleştikçe ülkede sorunlar da içerisinden çıkılmaz bir hal alıyor. Yani Kürt sorununda çözüm bütün sorunları ortadan kaldırıyor. Onun için tecridin ortadan kaldırılması için bizim güçlerimizi birleştirmemiz gerekiyor. Abdullah Öcalan bugün İmralı’da geliştirdiği direnişle adeta tarih yazıyor. İmralı’da yaşananlar bir gün kamuoyunda duyulduğunda orada insanlığın nasıl adım adım örüldüğüne şahit olacağız” ifadelerini kullandı.
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
Türkiye ve Kurdistan’da bulunan cezaevlerinde siyasi tutsakların başlattığı açlık grevlerine de değinen Kızartıcı, cezaevlerinde bugün tutsaklar üzerindeki uygulamaların insanlık dışı olduğunu ve 12 Eylül askeri darbe sonrasındaki cezaevleri koşullarını da kat be kat aştığını söyledi. Cezaevlerindeki tutsakların bugün yaşanan faşist düzene karşı demokrasiyi ve barışı hayata geçirmek için bedenlerini ortaya koymaktan başka çarelerinin olmadığını aktaran Kızartıcı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Cezaevlerindeki tutsakların inançları ve iradeleri dışında tutunacak bir şeyleri yok. Çıplak bedenlerini ölüme yatırarak toplumsal sorunlara çözüm oluyorlar. Bu topluma verilmiş en uç mesajdır. Yıllardır cezaevlerindeki tutsaklar topluma önderlik yapıyor. 12 Eylül cezaevi süreçleri ve 2012’de tutsakların Sayın Öcalan için girmiş oldukları açlık grevi eylemleri buna örnektir. 2 aylık bu süre zarfında tutsakların bu talebi için yetersiz bir refleksimiz var. Artık bu duruma karşı tepkimizi açık ve net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor. Bizlerin tutsakların omuzladığı bu yükü almamız gerekiyor. Bu da yeterli bir mücadeleyle olur. Söylenecek tek şey bu mücadeleyi herkes kendi özgün alanlarından hareketle geliştirmek zorundadır. Tek hedefimiz tecride karşı ortak mücadele yürütmektir.”
MA / Ergin Çağlar