ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 13-14 Ocak'ta 90 seçim bölgesinde sandık kurulacağını ve yaklaşık 100 bin delegenin oy kullanacağını açıkladı. Doğan, aday çıkaracakları 7 batı ilini de açıkladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere dair partinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi. Doğan, 13-14 Ocak'ta 90 seçim bölgesinde sandık kurulacağını ve yaklaşık 100 bin delegenin oy kullanacağını belirterek, partilerinin halk oylamasında Kent Uzlaşısı modelini esas aldığını söyledi.
Yapacakları halk oylamasını “Demokrasi Şöleni” olarak tanımlayan Doğan, "Partimizin adayını değil aslında, o ili, ilçeyi, beldeyi yönetecek adayı seçiyoruz. Yaklaşımımızı da bu titizlikle ele aldık ve bütün çalışmalarımızı aynen bu şekilde incelikle, hassasiyetle yapmaya çalıştık. Ön seçim yapılacak her yerde tıpkı buradaki gibi bir heyecan var. Yalnızca bir farkla. Alışılageldik siyasi partilerin dışında gördüğünüz gibi genel merkezimizin dolup taşmıyor. Yani genel merkezde bir aday pazarlığı olmuyor. Nereler dolup taşıyor? İl, ilçe, belde binaları da, parti binaları da dolup taşmıyor. Sokaklar, mahalleler, alanlar dolup taşıyor" diye kaydetti.
DELEGELER KAÇ OY KULLANACAK?
Doğan, 90 seçim bölgesinde toplamda 4 bin adayın yarışacağı bilgisini paylaşarak, "Sadece PM üyelerimizin oy kullanmayacağını yaptığımız açıklamalarda söylemiştik. Kent Uzlaşısı yalnızca güç birliği, işbirliği ya da demokrasi güçleri ile yan yana gelme veya siyasi partilerle buluşmak üzere geliştirdiğimiz bir kavram ya da yerel seçimlerdeki gibi taktik ya da strateji değil. Biz Kent Uzlaşısı'nı ön seçimde de uyguluyoruz. Ne demek Kent Uzlaşısı, nasıl yansıyor ön seçimde? O kentlerde, seçim bölgelerinde oy kullanacak delegasyon işte bu uzlaşı kapsamı çerçevesinde belirlendi. Nasıl yapıldı? Şehirlerin en geniş çeperine ulaşılarak yapılmaya çalışıldı. Dolayısıyla yalnızca bizim partimizin bileşen partilerimizin üyeleri değil başından beri söylediğimiz gibi STK’ler, meslek örgütleri, partimizin eski yönetici ve çalışanları dünden bugüne emek vermiş bizimle yürümüş, yol kat etmiş herkes, temsilcileri ve bizzat kendileri delege olarak oy kullanabilecek. Her bir delege toplam 3 oy kullanacak. Belediye başkan aday adayı, il genel meclisi aday adayı ve belediye meclis adayı olmak üzere 3 oy kullanacaklar” diye belirtti.
‘EŞİT TEMSİLİYET İLKESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ’
Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabi ki eşit temsiliyet ilkesinden vazgeçmiyoruz. Daha da çok sahipleniyoruz. Özellikle başından beri kadınlara çağrımız var. Tüm adaylıklarda bir kadın ve bir erkeğe oy verilecek. 5 bine yakın parti çalışanımız, milletvekilleri, danışmanlar, PM ve MYK üyelerimiz sahada ön seçim boyunca çalışıyor olacaklar. Her ön seçim bölgesinde malum mevzu Türkiye siyasi tarihi ve sandıklar olunca hiçbir şaibenin oluşmaması, hiçbir adaletsizliğin yaşanmaması için eşit, demokratik bir yarışın gerçekleşebilmesi ve bunun uygulamasını gösterebilmek için gerekli komisyonlar kuruldu, itirazlar alınacak. Olası itirazlar olursa; bunun için seçim komisyonları ve gerekli mekanizmalar oluşturuldu. Ön seçimlerde herhangi bir aday yüzde 50+1 oranında oy alamazsa ikinci seçim yapılacak. İkinci turda en fazla oy alan isim DEM Parti’nin belediye eş başkan adayı olacak.
SONUÇ NE ÇIKARSA SAYGI DUYULACAK
Yine çok merak edilen başka bir şey durum ise sandıktan çıkan sonuca ilişkin parti genel merkezimizin tutumu. Bir kez daha tüm açıklığı ile söylüyorum ki sandıktan çıkan sonuç partimizin kabul edeceği saygılı olacağı bir sonuçtur. Kimsenin bundan şüphesi olmasın. O yüzden tüm delegeleri özellikle kendi iradelerini yansıtabilecek adayları seçebilmek için sandık başında olmaya, sandık güvenliğini sağlamaya ve oylarına sahip çıkmaya dair çağrımızı yineliyorum. Bu ön seçim yaklaşımımız ile bir kez daha yerel demokrasiyi ve yerelin iradesini daha güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu pratiğimizde de ortaya koyuyoruz. Hile hurda oy taşıma, seçmen kaydırma, mükerrer oy kullanma ne yaparlarsa yapsınlar kazanacağız. Bu konuda kesin kararlıyız, hiç yolu yok.
ŞIRNAK’TA 8 BİN 342 SEÇMEN ARTTI
Kayyımların bileti kesildi. Biletlerinin kesildiğini sizler de göreceksiniz. 31 Mart’ta kayyımları gönderiyoruz. Hileden söz etmişken bazı örnekler vermek isterim. Bugün de haberlerde yer alıyordu. Bakın seçim bölgem Şırnak’a gidelim. İşsizlik ve yoksulluk nedeniyle göç veren bir şehir. Birdenbire seçmen sayısı yerel seçimlere aylar kala 8 bin 342 kişi Şırnak Merkez’de. Düşünün bu kadar göç veren bir şehirde nasıl olur da seçime aylar kala bu kadar artabilir.
IĞDIR’DA 4 BİN 361 SÜPHELİ SEÇMEN
Yine bir diğer örnek Iğdır’da iki yeni mahalle en az 4 bin 361 şüpheli seçmen kaydı var. Bunlardan biri daha 7 ay önceki seçimde olmayan bir adreste toplam 743 erkek seçmen olarak kaydedilmiş. Adres sorgulama sisteminde buranın il emniyet müdürlüğü olduğunu tespit ediyoruz. Iğdır Emniyet Müdürlüğü’nde belli 743 polis ikamet ediyor. Iğdır ilinde demek ki polisler evden online çalışıyorlar. Bunun başka izahı olamaz. Bu saydıklarım tespit ettiklerimiz, tabi tespit edemediklerimizde var. Şu bilinsin ki tespit etmek üzere çalışıyoruz. Saha da çalışıyoruz. Burada da çalışıyoruz.
İTİRAZ BAŞVURULARI HAZIRLANDI
Partimiz hukuk komisyonu çok yakından takip ediyor. İl ve ilçe örgütlerimiz de öyle, milletvekillerimiz PM ve MYK üyelerimiz seçmen kayıtlarımız ile ilgili tüm seçmen kayıtları ile çalışıyor. İtiraz başvuruları hazırlandı. Her bir hileli seçmen kaydı için gereken hukuki süreç de başlatılacak. Tekrar ediyorum, mükerrer oy, hayali seçmen kayıtları, seçmen taşıma, mazbata gaspı ne yaparlarsa yapsınlar kayyımları göndereceğiz. Bu konuda kesin kararlıyız.
7 İLDE ADAY GÖSTERECEĞİZ
Türkiye'nin geri kalan yerlerinde batısında ilk etapta aday göstereceğimiz 27 ilçeyi geçenlerde açıklamıştık. MYK’mizde tartışılarak, Merkezi Seçim Koordinasyonu’muz ve Yerel Yönetimler Komisyonumuz’un çalışmaları ve sunumları doğrultusunda ilerleyen bir çalışma, aşama aşama bu konuya ilişkin açıklamalar yapacağımız. Aday göstereceğimiz yer, aday göstermeyip güç birliği yapacağımı daha önce de ifade etmiştik. Bu doğrultuda aday göstereceğimiz bazı yeni yerleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ankara, Antalya, Bolu, Konya, Kocaeli, Kayseri, Samsun. Toplum 7 ilde aday göstereceğiz. Aday göstereceğimiz yerlere ilişkin çalışmalar tamamlandıkça aşama aşama sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Gözünüz kulağınız bizde olmaya devam etsin."
CHP İLE GÖRÜŞMELER
DEM Parti'nin dün CHP’ye yaptığı ziyaret sonrası bir uzlaşının çıkıp çıkmadığına dair soruyu yanıtlayan Doğan, “Yapılması muhtemel yerler nereler olabilir, olamaz mı? Buna dair bir çalışma yürütülebilir mi?' diye konuşulduğunda kendileri açıkladılar. Her iki partinin ilgili komisyonları çalışmaları yürütecek. Henüz netleşen bir şey yok. Çalışmalar ilerledikçe kamuoyu düzenli bir biçimde bilgilendirilecek, tüm süreçlerde ola geldiği gibi açık ve şeffaf bir biçimde bunları sizlerle paylaşacağız. Değindiğim gibi bir ortaklaşma olacak mı olmayacak mı? Henüz bu konuda netlik kazanmış bir şey yok. Bunlar ilgili komisyonlar tarafından, her iki partinin ayrı komisyonları tarafından karşılıklı bir biçimde değerlendirilecek. Ortaklık konusunda bir mutabakat, kent uzlaşısı çerçevesinde gelişirse o da sizlerle olgunlaştığı zaman paylaşılacaktır. Ama henüz paylaşmaya değer bir durum söz konusu değil” dedi.
ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNE DAİR TALEPLER
Doğan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için tutsakların sürdürdüğü açlık grevi eylemine dair soruya da şu yanıtı verdi: "Partimizin açlık grevlerine ilişkin yaklaşımı son derece nettir. Partimizin uzun yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Kürt sorununda barışçıl ve demokratik çözümün. Sayın Öcalan’ın konudaki rolünün ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Partimize oy verenlerin de talepleri de yansıyor zaten. 100’ü aşkın cezaevinde yüzlerce siyasi tutsak 27 Kasım'dan bu yan açlık grevinde. Talepleri Kürt sorununa demokratik çözüm ve Sayın Öcalan'a özgürlük şeklinde. Aynı zamana barış annelerini Diyarbakır, Van, İzmir, Adana, Mersin ve İstanbul’da Adalet Nöbeti eylemleri var. Barış Anneleri kaygılı, kendilerini ziyaret eden milletvekili ve yöneticilerimize barış aktivistlerine ilettikleri talepleri tahmin etmek zor değil. Açlık grevlerinin dönüşümsüz bir hale gelmemesi, hapislerden cenazelerin çıkmaması ve konuda hükümetin adım atması için çağrıda bulunuyorlar. Seslerini duyurmaya çalışıyorlar."
'TECRİT SON BULMALI'
Doğan, devamla şunları söyledi: "Çeyrek asırdır süren bir tecritten, 100 yıldır Kürt sorunundan bahsediyoruz. Her açıklamamızda önümüzdeki yerel seçimlerin partimiz için belediye seçimlerinden ibaret olmadığını söylüyoruz. Olağanüstü koşullarda seçimleri karşılıyoruz. Bir yandan süren çatışmalar, Kürt sorunun çözümsüzlüğündeki ısrar, geliştirdiğimiz politikalar ve karşılaştığımız engellemeler, bütün anti demokratik işleyiş ile birlikte ele almak gerekiyor. Sayın Öcalan’ın tecrit koşullarına ilişkin söz kurmadığımız gün yok. Niye her gün bu konuya dair her gün açıklama yapmak gereği duyuyoruz? 90’lardan bu yana Türkiye’nin çatışma deneyimi çözümüne baktığımızda Öcalan’ın devreye girdiğinde yaşananları hatırlayalım, çatışmasızlığın kazandırdığını hatırlayalım. Dolayısıyla tecrit son bulmalıdır.
Bizim bu konuda girişimlerimiz oldu, oluyor. Milletvekilleri olarak adalet bakanlığına başvurduk. Grup Başkanvekillerimiz görüşmeye ilişkin açıklama yaptık. Dilekçelerimizi adalet bakanlığına sundular. Bu iletişim kanallarının açıklanması için verdiğimiz ilk dilekçiler değil. Bundan önceki dönemlerde de oldu. Bu kadar uzun süreli, kanunsuz, hukuksuz bir tecrit yapılamaz. Kişiye özel bir uygulama yapılamaz. Ailesi ve avukatları ile görüştürülmüyor. Sadece kendisi değil kendisiyle birlikte olan diğer tutsaklar da görüştürülmüyor. Hiçbir haber alınamıyor. AİHM’e de yapılmış sayısız başvuru var. Bu konunun kaygı yaratıyor olmasını kamuoyu tarafından anlaşılır olması gerekiyor. Bu yalnızca DEM Parti’nin görevi değil. Bu kayyım meselesi gibi yalnızca DEM Parti’yi ilgilendiren bir konu olmamalı. Bu kayyım meselesi gibi yalnızca DEM partiyi ilgilendiren bir konu olmamalı. Öcalan’ın barışa dönük rolünün bu kadar önemli olduğu konusunda geçmiş tecrübelerden dersler çıkarmazsak; maalesef Türkiye’nin barışına geç kalmış oluruz. Türkiye'nin demokratikleşme ihtimalini ıskalamış oluruz. Bunlar artık birbirinden ayrılamaz konular.
BARIŞA SES OLALIM
‘Barışa ses olalım’ kampanyası var. Bu kampanya gittikçe büyüyor. Bugün kadar barışa dair Türkiye barışını arıyor. Asıl bu soru Adalet Bakanlığı’na sorulmadı. Ne bekleniyor? Niye Sayın Öcalan avukatları, ailesi ve daha önce olduğu heyetlerine görüştürülmüyor. Neden İmralı Hapishanesi kamuoyuna açılmıyor? Bunu bile talep etmek suç sayılıyor.
Türkiye'de 564 şair yazar entelektüel ne diyor; 'Bizler Türkiye’nin sorunların müzakere yöntemiyle çözülmesi gerektiğini belirtiyoruz. 2013 yılında başlayan ve halkta büyük barışma umudu yaratan çözüm süreci kıymetli bir deneme olarak yaşandı. Sorunun muhataplarından biri olan Abdullah Öcalan ile görüşmeler barışın olanaklarını doğurmuştu. Toplumun çok büyük bölümü rıza gösterdiği bu süreç, tekrar başlayabilir. Toplumsal barış için cesaretli olmalı, diyalogdan konuşmaktan korkmalıyız.' Olduğu gibi alıntıladım. Kim bundan neden korkuyor. Bir kez daha Adalet Bakanlığı, iktidar bloku ve bu konudaki tüm yetkililere sesleniyoruz; 35 aydır hiç bir şekilde haber alınmayan, çeyrek asırdır süren bu tecrit ve mutlak iletişimsizlik haline son vermek gerekiyor.”
Doğan, ayrıca seçim sürecine dair açıklamalarını Kürtçe de yaptı.