DÊRSIM - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurun DEM Partili vekillerden Ayten Kordu, “Tecridi aşmak demek daha fazla özgürleşmek demektir. Çözümün yegane yolu tecridin kaldırılmasıdır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, 2 Kasım 2023’te İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 34 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Aradan geçen süreye rağmen başvuruya dönüş olmadı. Başvurucular arasında yer alan DEM Parti Dêrsim Milletvekili Ayten Kordu, İmralı tecridini değerlendirdi.
DEM Parti Dêrsim Milletvekili Ayten Kordu
ABDULLAH ÖCALAN'IN PARADİGMASI
İmralı’da "Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’da yaşayan halklara yönelik geliştirdiği paradigmanın" tecrit altında olduğunu söyleyen Kordu, "Sayın Öcalan bizi ne ulus devletinin inkarcı yaklaşımına ne de yeşil/dinci sermayenin toplumu muhafazakârlaştıran yaklaşımına mahkum etmedi. Demokratik cumhuriyet, demokratik ulus, demokratik konfederalizm perspektifini sundu” dedi.
Kordu, Abdullah Öcalan’ın paradigmasının emperyal güçler açısından tehlike olarak görüldüğünü belirterek, buna karşı dünyada bu paradigmanın sahiplenildiğini ifade etti. Kordu, "Bugün bütün dünyada çok önemli yazarlar, parlamenterler, kurumlar Sayın Öcalan’ın perspektifleri üzerinden eğitim çalışmaları yapıyor, siyasal çalışmalar yürütüyorlar" diye kaydetti.
'İKTİDARLARI İÇİN TECRİT UYGULUYORLAR'
Kürt sorununun çözümü için 2013-2015 yılları arasında başlatılan süreci hatırlatan Kordu, "Nefes alan bir Türkiye ve Kürdistan vardı. O süreçten sonra masa devrilerek, savaş arttı. Sayın Öcalan, bu süreçte toplumların nasıl birbirine karşı kışkırtıldığını, faşizmin nasıl toplumlar arasında bilinçli olarak yaygınlaştırıldığını teşhir etti. Halkların geleceği açısından çok büyük bir çaba içerisinde oldu. Belki o müzakere süreçleri devam etseydi, bugün Türkiye’de barış olacaktı. Halklar, inançlar, kimlikler kendisini anayasal güvence altında daha rahat hissediyor olacaktı” diye konuştu.
Söz konusu sürecin "tekçi/ulusalcı kodlar" nedeniyle bitirildiğini söyleyen Kordu, “Çünkü Türkiye’de siyaset, ırkçı, militarist, otoriter, iktidarcı ve tekçilik üzerinden ilerliyor" dedi. Kürt sorununun “terörizm” ve “terör” kavramları üzerinden manipüle edilmeye çalışıldığını kaydeden Kordu, "Halklara baskı uygulayan, gözaltı yapan, cezaevlerini dolduran, insanları KHK’lerle işlerinden uzaklaştıran, göç yollarını açarak birçok insanın Avrupa’da mülteci durumuna düşmesine neden olanlar, bugün Türkiye’de tecridi uygulayan zihniyetin tam da kendisidir. Dolasıyla tecrit bu yüzden devam ediyor. Bu zihniyet, kendisini bu siyaset üzerinden var ediyor. Bunun çözülmesi demek aslında bu siyasetin sona erdirilmesi demektir. Kendi iktidarlarını daha iyi sürdürebilmek için ve tekçi zihniyetlerini çok daha fazla geliştirebilmek için tecrit sürdürülüyor” ifadelerini kullandı.
'TECRİT TÜM TOPLUMA UYGULANIYOR'
Tecridin kaldırılmasının Kürtlerin yanı sıra Ortadoğu’da yaşayan tüm halklara olumlu yansıyacağına dikkati çeken Kordu, şunları söyledi: "Bu sadece Kürt'ün özgürlüğü değil, bu Türkün, Arap’ın, Süryani’nin, Ermeni’nin, bütün halk ve inançların özgürlüğü demektir. Dolayısıyla toplumların tecridi bu yaklaşımla ele alması gerekiyor. Kürt sorunu sadece Kürt’ün sorunu değildir. Bütün toplumların sorunudur. Çünkü tecrit bütün toplumlara, halklara, inançlara uygulanmaktadır. Tecrit yükseldikçe savaş politikaları yükseliyor ve kadın katliamları çoğalıyor. Tecrit yükseldikçe savaş politikalarından kaynaklı yoksulluk artıyor. Uyuşturucu artıyor. Emekçi, emekli, kadın, gençlere dönük hak ihlali yaşanıyor."
ÇÖZÜM NEDİR?
Kordu, küresel düzeyde devam eden "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” kapsamına işaret ederek, bu kampanya kapsamında tutsakların açlık grevinde olduklarını söyledi. Kordu, “Bu sadece siyasi tutsakların sorunu değildir. Bu bütün toplumun, hepimizin sorunudur. Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü açısından bu tecridin mutlaka kaldırılması ve özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Çözüm, toplumu kutuplaştıran, çatıştıran, karşı karşıya getiren ve Kürt sorunuyla bütün sorunların üzerine manipüle eden faşizm yaklaşımıyla geliştirilemez. Çözüm, halkların özgürlüğünü esas alan bir yaklaşımla geliştirilebilir. Bunun da yegâne yollarından bir tanesi bu tecridin kaldırılmasıdır. Özgürlüğünün sağlanmasıdır, görüşmelerin yapılmasıdır” şeklinde konuştu.
“Bütün nefes borularımız, bütün yaşam alanlarımız neredeyse tecrit altında” diyen Kordu, şöyle devam etti: "Onun için tecritle daha çok mücadele etmeliyiz. Tecridin kaldırılması, özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorunun demokratik yollarla çözümünün gerçekleşmesi için mücadelemizi yükseltmemiz gerekir. Tecridi aşmak demek daha fazla özgürleşmek demektir. Tecridi aşmak demek gençlerin, emekçilerin, Süryanilerin, Arapların, Ermenilerin, biz Alevi toplumunun özgürlüğünün sağlanması demektir."
MA / Eylem Akdağ