ANKARA – TTB-SES Hatay Deprem Koordinasyonu’nun hazırladığı rapora göre, Hatay’daki ailelerin neredeyse yarısının suya erişiminin yetersiz olduğu belirtilerek, su kaynağı olmayan ailelerin oranının ise yüzde 2,3 olduğu ifade edildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Deprem Koordinasyonu, “Deprem Bölgesindeki Beş Yaş Altı Çocukların Beslenme Durumları (Hatay Örneği)” başlıklı basın toplantısını TTB binasında düzenledi.
‘TÜM TOPLUMU İLGİLENDİREN BİR HALK SAĞLIĞI PROBLEMİ’
Toplantıda konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Ahmet Karer Yurtdaş, Hatay ve diğer deprem bölgelerinde yaptıkları çalışmalarda beslenme durumunun bölgedeki halk sağlığı probleminin başında geldiğini belirtti. Yurtdaş, “5 yaş altı çocukların beslenme problemi demek, bütün toplumun beslenme problemi demek ve bu tüm toplumu ilgilendiren bir halk sağlığı problemidir” dedi.
‘KAMU OTORİTESİ HİÇBİR ÇABA GÖSTERMİYOR’
Toplantıya Zoom ile bağlanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise 6 Şubat depremlerinin ardından verdikleri mücadeleye değindi. Fincancı, şunları söyledi: “Sorunlar üst üste yığılıyor, koşullar çok ağır. Ama bu koşulları iyileştirmek için kamu otoritesi hiçbir çaba göstermiyor. TTB ve SES olarak alanda yürüttüğümüz çalışmalardan da bunu duyuyoruz. Birlikte uğraş vermek, uzun soluklu bir çalışma yürütmek için elimizden geleni yapıyoruz. Depremin hemen ardından biz deprem bölgesindeydik. Bu çalışmada o çabaların bir ürünüdür. Ancak 11 aydan uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen bu durumda hiçbir değişiklik olmadı. Bu geleceğimiz açısından çok ciddi sorunları barındırıyor.”
‘ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ’
TTB-SES Hatay Deprem Koordinasyonu üyeleri hazırlanan basın metninde açlık sınırına dahi ulaşamayan hane gelirleri ile ciddi bir yoksunluğun yaşandığını, deprem bölgesindeki sorunlara hızla çözüm üretilmesi gerektiğini belirterek, kamu otoritesinin sağlıklı yaşam hakkını ihlalden sorumlu olacağına dikkat çekti.
Koordinasyon daha sonra alanda raporlaştırdıkları sorunları ise şu şekilde aktardı:
*Depremin üzerinden altı aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen depremzede ailelerin yüzde 10,3’ünün hâlâ kendine ait mutfağı yoktur.
*Ailelerin sadece üçte biri (yüzde 33,5) gıdaya düzenli erişimi vardır. Ailelerin dörtte üçünün gıda desteği erişimi yok veya yetersizdir.
*Gıda saklama koşullarına sorgulandığında; üçte biri uygun gıda saklama koşullarına sahip olmadığını belirtmiştir. Saklama koşullarındaki yetersizliğin nedenleri arasında buzdolabının yokluğu, küçük olması ve elektrik kesintisidir.
*Ailelerin neredeyse yarısının suya erişimi yok ya da yetersizdir. Bunun nedeni olarak dağıtım eksikliği, yetersizliği ve su kesintisi saptanmıştır. Şebekeden temiz suya erişim en temel insan haklarından biri olmasına rağmen ailelerin dörtte üçünün temel içme suyu kaynağı şişe suyudur. Su kaynağı olmayan aileler (yüzde 2,3) ve kuyudan temin eden aileler de (yüzde 2,8) bulunmaktadır.
ÇOCUKLARIN BESLENMESİ
*Çocukların yaşı arttıkça öğün sayısı azalmaktadır. Günlük öğüne sahip olmayan çocuklar yaşla birlikte artmaktadır ve dört yaşta yüzde 7,2’yi bulmaktadır.
*Çocuklar yaşamın ilk altı ayında sadece anne sütü ile beslenmesi gerekirken depremzede çocukların yaklaşık yarısı anne sütü almamaktadır.
*Beş yaş altı çocukların besin gruplarını yeterli tüketip tüketemediğini incelediğimizde sebze ve meyve ile tahıl tüketiminin yeterliliği diğer besin gruplarına göre daha yüksektir (sırasıyla yüzde 62 ve yüzde 44,3), yine de istenen düzeylerin çok altındadır.
*Et ve et ürünleri, yağ, baklagil ve süt ve sütü ürünleri yeterli tüketimleri oldukça düşüktür (sırası ile yüzde 17,7; yüzde 11,2; yüzde 5,8 ve yüzde 5,6).
*Beş yaş altı çocukların büyüme ve gelişmelerinde kritik önemde olan protein kaynaklarında durum oldukça vahimdir. 6-47 ay çocuklarda süt ve süt ürünlerini yeterli tüketen bir çocuk dahi yoktur. Benzer şekilde 36-47 ay çocukların hiçbiri yeterli et ve et ürünleri tüketimi ve 48-59 ay çocukların hiçbiri yeterli yağ tüketimine sahip değildir.
YETERSİZ BESLENME
*Persentiller cinsiyete göre değerlendirildiğinde yüzde 3 persentilin altında kalma boy için erkek çocuklarında yüzde 3,6, kız çocuklarında yüzde 3,1 ve ağırlık için erkek çocuklarında yüzde 3,3, kız çocuklarında da yüzde 3,6’dır. Benzer şekilde beden kitle indeksi için yüzde 5 persentilin altında kalma erkek çocuklarında yüzde 17,8, kız çocuklarında yüzde 19’dur.
*Bodurluk (stunting) beş yaş altı çocukların yüzde 3,7’sinde görülürken, çok bodur olanlar yüzde 2,5’dir. Toplamda çocukların yüzde 6,2’si bodur olarak saptanmıştır.
*Beş yaş altı çocukların yüzde 6,2’sinde bodurluk; yüzde 8,9’unda zayıflık ve yüzde 4,4’ün aşırı kiloluluk belirlenmiştir.
*Bodurluk yüzde 3,7 iken çok bodurluk yüzde 2,5’tir.
*Zayıflık yüzde 5,5 iken çok zayıflık yüzde 3,4’tür
*Yetersiz beslenme durumu cinsiyete göre değerlendirildiğinde sırasıyla bodurluk erkek çocuklarda yüzde 8,8; kız çocuklarda yüzde 4,5; zayıflık erkek çocuklarda yüzde 10,9; kız çocuklarda yüzde 6,9 ve aşırı kiloluluk erkek çocuklarında yüzde 4,4; kız çocuklarında yüzde 4,5’tir.
*Bodurluk sıklığı iki yaşın altında daha yüksektir (0-11 ay çocuklarda yüzde 11,3 ve 12-23 ay çocuklarda yüzde 10,5). Aynı durum hem kız çocuklarında hem de erkek çocuklarında için de geçerlidir. Bodurluk prevalansı 0-11 ay erkek çocuklarında yüzde 11,1, kız çocuklarında yüzde 11,5; 12-23 ay erkek çocuklarında yüzde 14,5; kız çocuklarında yüzde 6,8’dir.
*Yaşa göre zayıflık en fazla 0-11 aylık çocuklarda görülmektedir. Toplamda zayıflık prevalansı yüzde 16,5 iken; bu hız erkek çocuklarda yüzde 26,7, kız çocuklarda yüzde 7,7’dir. Kız çocuklarda en fazla zayıflık 36-47 ay çocuklardadır (yüzde 11,1) ve bunu 0-11 ay çocuklar yüzde 7,7 ile takip etmiştir.
*Aşırı kiloluluk belirgin şekilde en fazla 0-11 ay çocuklarda gözlenmiştir. Bu yaş grubunda toplamda aşırı kiloluluk sıklığı yüzde 14,5 iken, bu hız erkek çocuklarında yüzde 13,3, kız çocuklarında yüzde 15,4’tür.
*Mülteci nüfusta toplamda bodurluk sıklığı yüzde 8,8 iken çok bodurluk yüzde 3,8, bodurluk yüzde 5’tir. Zayıflık toplamda yüzde 6,3 iken çok zayıf prevalansı yüzde 2,5 ve zayıf prevalansı yüzde 3,8’dir. Mülteci çocuklarda aşırı kiloluluk prevalansı ise yüzde 5,7’dir.
*Kardeş kaybı ile bodurluk arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardır. Kardeş kaybı olana çocuklarda bodurluk daha fazla saptanmıştır.
*Deprem sonrası ruh sağlığı sorunu yaşama ile bodurluk arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır. Deprem sonrası ruh sağlığı sorunu yaşayanlarda bodurluk daha yüksektir.
*Çalışmaya katılan çocukların son antropometrik ölçümlerine aile hekimleri aracılığıyla ulaşılmaya çalışılmış, 208 çocuğun verisine ulaşılabilmiştir. Bu verinin yardımıyla boy, ağırlık ve beden kitle indeksi persentillerinde değişim olup olmadığı araştırılmıştır.