MERSİN – “Tecride direnenlerle tecridi konuşuyoruz" başlıklı panelde konuşan DEM Partili vekil Ali Bozan, “Sayın Öcalan özgür kalırsa Ortadoğu’ya barış gelecektir” dedi. Avukat Cengiz Yürekli ise, “Yüzünü Sayın Öcalan’a dönenler kazanıyor, çevirenler ise kaybediyor” diye belirtti.
Mersin’de “PKK Lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa çözüm” talebiyle sürdürülen Adalet Nöbeti kapsamında “Tecride direnenlerle tecridi konuşuyoruz" başlıklı panel düzenlendi. Nöbet eyleminin sürdüğü Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (Çukurova TUAY-DER) binasında gerçekleştirilen panelin konuşmacıları Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin Milletvekili Ali Bozan, Barış Anneleri Meclisi üyesi Meryem Erbey ve Asrın Hukuk Bürosu’ndan Avukat Cengiz Yürekli oldu.
Panelde ilk olarak Barış Anneleri Meclisi üyesi Meryem Erbey konuştu. Sözlerine Paris Katliamını kınayarak başlayan Erbey, tüm Kürtlerin verilen mücadelede üstüne düşeni yapması gerektiğini dile getirdi.
‘ÖNÜMÜZDE SADECE MÜCADELE VAR’
Erbey, “Bize ne kalem ne de başka bir şey bıraktılar. Önümüzde sadece mücadele var ve bu mücadeleye sahip çıkmamız gerek. Kürt dediklerinde uluslararası kamuoyu da insanlık da ölüyor. Bizim kimsemiz yok ama biz de diyoruz ki; ‘Biz varız, sadece Kürtlerin değil, tüm insanların hakları için mücadele edeceğiz’” diye belirtti.
Özellikle annelere seslenen Erbey, “Anneler evlerinde kalmasın. Biz ömrümüzü ev işleri ile sürdürdük ama mücadele ile sürdürmemiz gerek. Bu zulmü biz kaldırmazsak kimse kaldırmayacak. Eğer biz el ele verirsek düşmanımızı yeneceğiz” ifadelerine kullandı.
BOZAN: ÖCALAN ÖZGÜR KALIRSA ORTADOĞU’YA BARIŞ GELİR
DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan ise, tecride ve Kürt sorununa dair çözümsüzlük politikalarını karşı bir yandan cezaevinde bir yandan da dışarıda açlık grevleri ve nöbetlerin sürdüğüne dikkat çekti.
Öcalan’ın savunduğu fikirlerin sadece Kürtlere değil, Türk ve Araplar halklarına da kurtuluşu getireceğini ifade eden Bozan, “AKP ve MHP iktidarı bu nedenle savaş ve kaos istiyor. Çözüm sürecinde halklar arasında bir sorun yoktu. Görüşmeler açık açık yapılıyordu. AKP-MHP barış olduğunda oylarının azaldığını gördü. Biz biliyoruz ki Sayın Öcalan özgür kalırsa barış gelecektir. Sadece Türkiye’ye, Kürtlere değil, Ortadoğu’ya da barış gelecektir. Bugün savaş olduğu için ekonomik kriz var. Tecrit kalkarsa bu savaş da bitecektir. Biz Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sadece Kürtler için değil, tüm halklar için istiyoruz" dedi.
‘SAYIN’ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ
İmralı’daki tecridin sonlandırılması için Meclis'te sürdürdükleri çabalardan da söz eden Bozan, şunları söyledi: “Bizim soru önergelerimize, dilekçelerimize cevap verilmiyor. Türkiye kanunlarında tecrit suçtur. ‘Kendi kanunlarınıza uymayarak büyük bir suç işliyorsunuz’ diyoruz. Meclis İnsan Hakları Komisyonunu’na, AKP, CHP ve MHP’li vekillere gelin İmralı Adası’na gidelim, tecridi yerinde görün diyoruz. Sayın Öcalan'a ‘sayın’ dediğimizde AKP-MHP’li vekiller sinirleniyor. Yahu Öcalan bizim için, Kürt halkı için sayındır. Ne zaman konuşma yaparsak yapalım ‘Sayın’ demeye devam edeceğiz.”
SARICA: İMRALI’DA BAŞLAYAN İMRALI İLE SINIRLI KALMIYOR
Avukat Cengiz Yürekli de konuşmasında 107 cezaevinde süren açlık grevlerinin 41’nci gününde olduğunu işaret ederek, İmralı Cezaevi’ne yaşanan hukuksuzluğun başka bir örneğinin bulunmadığını dile getirdi.
Bu nedenle İmralı’yı "kapalı kutu"ya benzeten Yürekli, “Oraya vekiller gidemez, denetim mekanizmaları gidemez. Bu ‘gayri nizami’ harp taktiğidir. 90'larda Kürtlere yönelik köy baskınları, katliamlar, faili meçhuller basına verilmezdi. Oraya ayrılan bütçe söylenmezdi. Bugün de Kürt halkına uygulanan her şey daha şiddetli bir biçimde Sayın Öcalan’a uygulanıyor. ‘Ölünceye kadar cezaevinde kalma’ diyerek bunu yasalaştırdılar ve bir gecede bir sürü tutsağı tekli hücrelere götürdüler. İmralı’da başlayan İmralı ile sınırlı kalmıyor. Herkesi içine alıyor. Sayın Öcalan komployla İmralı’ya getirildiği 1999 yılından 17 Kasım 2009’a kadar cezaevinde tek başına kaldı. Şu anda yanına getirilen arkadaşlarla da görüşüp görüşmediğini bilmiyoruz. 3 yıldır tek bir haber dahi alamıyoruz. O 10 yıl 9 aylık süreçte Sayın Öcalan’ı zihnen, manen bitirmeye çalışıyorlardı. Kendisi de ‘benim irademi bitirmeye çalışıyorlar’ diyordu. Bunu başaramadıkları için tecrit adım adım haber almama haline geldi” dedi.
Yürekli, İmralı’da ne kadar yoğun bir baskı olursa olsun o baskıyı boşa çıkaran bir direnişin de olduğunun altını çizdi.
‘YÜZÜNÜ ÖCALAN'A DÖNENLER KAZANIYOR’
Hukukçuların ve dünya kamuoyunun Abdullah Öcalan'a dair tecrit söz konusu olduğunda büyük bir sessizliğe gömüldüğüne dikkat çeken Yürekli, “Kürt halkı ile Sayın Öcalan arasındaki bağın tarihte bir örneği yok. Bu nedenle Kürt sorununu bilmek ve bilince çıkarmak gerekiyor. Bugün Kürt sorunu aynı zamanda hakikate erişim sorunudur. Kürt sorunu bir halkın statü, diline sahip çıkması sorunudur. Kendisini varlığı ile var edebilmesidir. Temel mücadelemiz de budur. Bu nedenle Cumhuriyet’ten bu yana Kürtlerin var olmasına karşı bir siyaset söz konusudur. Yüzünü Sayın Öcalan’a dönenler kazanıyor, çevirenler ise kaybediyor. 7 Haziran Sayın Öcalan’ın başarısıdır. Bugün CHP, iktidarla milliyetçilik yarıştıracağına Kürt sorununa demokratik çözümü önüne koysaydı, bu duruma düşmezdi. Kürt halkı kazanımlarının en zirve noktasındadır. Bu mücadele sadece tecridi kırmakla kalmayacak, bu coğrafyaya demokrasiyi de getirecektir” diye konuştu.