İZMİR - Kadın cinayetlerinin özellikle iktidarın kadın haklarını pazarlık konusu yaptığı seçim döneminde arttığına dikkati çeken KCDP üyesi Tülin Osmanoğulları, "Kadınlar karakollardan geri gönderiliyor ve büyük bir çoğunluğu evlerinde evli oldukları erkekler tarafından öldürülüyor" dedi.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, iktidarın kadını hedef alan açıklamaları ve kadınlara yönelik yasaların tartışmaya açılmasıyla doğru orantılı ilerliyor. İstanbul Sözleşmesi'nden sonra 6284 Sayılı Kanunun hedefe alınması, Medeni Kanununda yapılması planlanan değişiklikler ve nafaka hakkının ortadan kaldırılmak istenmesinin yanı sıra faillere verilen "Haksız tahrik indirimi" ve "İyi haller" kadın cinayetlerini artırıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP), raporuna göre 2023 yılınde en az 315 kadın katledilirken, 248 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Rapora göre cinayetlerin yüzde 65'i ev içinde yaşanırken, yüzde 18'i ise sokakta gerçekleşti. Yine kadınların yüzde 41'i evli olduğu erkek, yüzde 14'ü ise birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü. Kadın cinayetinin en çok yaşandığı il 49 cinayet ile İstanbul olurken, İzmir'de de 27 kadın öldürüldü. Bu 27 kadının 4'ü ise sadece Aralık ayında katledildi. Yine İzmir'de 6 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.
'MAYIS'TA CİNAYETLER ARTTI'
KCDP üyesi Tülin Osmanoğulları ile kadın cinayetleri raporu ve cinayetlerde ki cezasızlık politikası üzerine konuştuk. 2023 Kadın Cinayetleri Raporunda en dikkat çekici şeyin seçimler sonrasında cinayetlerin artması olduğunu belirten Osmanoğulları, "Biz hep AKP ve ortaklarının seçimde kadınların hayatını pazarlık haline getirdiğini ve haklarını tartıştığını söylemiştik. Burada Mayıs ayında kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümünün çok fazla olduğunu görüyoruz. Bu da tam seçim dönemine denk geliyor. 6284 tartışmaya açıldığından itibaren kadınlar karakollardan geri gönderiliyor ve büyük bir çoğunluğu evlerinde evli oldukları erkekler tarafından öldürülüyor" dedi.
KCDP üyesi Tülin Osmanoğulları
ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ
Şüpheli kadın ölümlerine değinen Osmanoğulları, İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldıktan sonra, Cumhurbaşkanının açıkladığı gibi kadın cinayetlerinde düşüş olmadığını aksine arttığını aktardı. Faillerin de kadın mücadelesinden öğrendiğini vurgulayan Osmanoğulları, "Failler bir kadın cinayeti olduğunda örgütlü kadın mücadelesinin bu cinayetin peşini bırakmayacağını öğrendi. O yüzden kadınlar artık şüpheli bir şekilde ölüyor. Dünya Sağlık Örgütü bir araştırmasında kadınlar ve erkeklerin nasıl intihar ettiğini ortaya koyuyor. Kadınların intihar etme yöntemleri arasında yüksekten düşme diye bir şey yöntem yok. Fakat Türkiye'de 2019'dan sonra ne hikmetse kadınlar yüksekten düşerek intihar etmeye başladı. Kadınlar yüksekten düşerken orada bir erkek var mı? O erkekle geçmişte bir şiddet olayı yaşamış mı? Bütün bunlara bakıyoruz ve bir örtüşme varsa bu şüpheli ölümdür diyoruz. Bunu etkin bir soruşturma yapılması için söylüyoruz" dedi.
KADIN CİNAYETLERİNDE İZMİR 2'NCİ
İzmir'in de kadın cinayetinde ikinci il olduğunu anımsatan Osmanoğulları, bu durumun sadece nüfusa oranla ortaya çıkan bir sonuç olmadığını kaydetti. İzmir'de de kadına yönelik şiddettin çok fazla olduğuna dikkati çeken Osmanoğulları, "İzmir’de kadınların daha bilinçli, haklarını daha fazla aradıkları söyleniyor. Ama bu ne kadar doğru bilemiyorum. İzmir'de ki kadın cinayetleri de ya boşanmak istediği için evin içinde olan cinayetler ya da şiddete itiraz eden kadınlar oluyor. Kadın hakkını arıyorsa karşısındaki erkeğin profesör olması ya da insan hakları savunucusu bile olmasının bir öneminin olmadığını gördük. İzmir kadın dostu şehir deniliyor. Ama böyle bir şey yok. O yüzden de söz konusu kadın olunca ne eğitim ne de ekonomik düzey önemli değil" diye belirtti.
MAHKEME KARARLARI VE CEZASIZLIK
Kadın katliamlarında basının dilinin de çok önemli olduğuna dikkati çeken Osmanoğulları, "Büyük medya, patronların elinde ve kadın mücadelesi verenlerin oralarda yer alması zor. Kullandıkları dil siyasi iktidarın dili neyse o. Bu durum mahkeme kararlarını da etkiliyor. Bu davalarda hukuku, adaleti tırnaklarımızla kazıyarak elde ediyoruz. Karşımızda Anayasayı bile tanımayan bir sistem var. Kadın katilleri de bu sistemden cesaret alıyor. Erkeklerin indirim almak için mahkemeye oynadıklarını görüyoruz. İşte namus cinayeti, 'beni aldattı', bana şu lafı söyledi diye ve bunun bir karşılığı olduğu görmeye başladık" ifadelerini kullandı.
İktidarın hiçbir şekilde kadına yaşam alanı sunmak istemediğini sözlerine ekleyen Osmanoğulları, "Kadını tamamen eve hapsedip, çocuğa baksın, kocasına itaat etsin, başka hiçbir şey yapmasın. Kadınların en küçük haklarının bile olmayacağı sisteme geçmek istiyor. O yüzden bu hükümet sistemi başarılı olursa kadınlar için zorlu günler gelecek. Ama şunu hesaba katamıyorlar; kadınlar bu tehlikeyi çabuk görüp örgütlenip, sokağa çıkıyor. Biz bu temelde asla geri adım atmayacağız ve mücadelemizi her zaman bir adım daha ileri taşıyacağız" diye konuştu.
MA/Tolga Güney