ANKARA – “İç Anadolu Hapishaneleri 2023 Yılı Hak İhlali Raporu’nu açıklayan ÖHD Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, AYM ve AİHM’in verdiği ihlal kararlarının gözetilerek, yeni hak ihlallerinin önlenmesi için kalıcı düzenlemelere gidilmesi gerektiğini belirtti.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu, hapishanelere yaptığı ziyaretler sonrası “İç Anadolu Hapishaneleri 2023 Yılı Hak İhlali Raporu”nu hazırladı. Rapora ilişkin basın toplantısı ÖHD Ankara Şube binasında gerçekleştirildi.
ÖHD Ankara Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Ferdi Sidar, 106 cezaevindeki siyasi tutsağın “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” kampanyası kapsamında 27 Kasım’da başlattığı dönüşümlü açlık grevlerine değinerek, “Başlatılan bu açlık grevinin daha vahim ve ciddi tabloların ortaya çıkmaması için taleplerin demokratik kamuoyu tarafından duyulması, siyasi iktidarın bu husustaki sorumluluğunu görmesi ve bir an önce bu talepleri karşılaması gerekmektedir” dedi.
‘AĞIZ İÇİ ARAMA İŞKENCESİ’
Raporda, İç Anadolu Bölgesi’ndeki 15 cezaevine yapılan ziyaretler sonrası elde edilen verilerin yer aldığını belirten Sidar, ziyaretlerde sayısız hak ihlalinin tespit edildiğini, özellikle siyasi tutsakların ihlal edilmeyen hiçbir hakkı kalmadığını vurguladı. Pek çok tutsağın “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmediğini ve tutsakların tedaviye erişim hakkının engellendiğini ifade eden Sidar, “İç Anadolu hapishanelerinde sağlık hakkına erişimin önündeki en büyük engelin ağız içi arama işkencesi olduğu anlaşılmıştır. Ağır hasta tutsaklar dahi ağız içi aramasına maruz kalmamak için hastaneye sevk edilmekten ve tedavi olmaktan vazgeçmek zorunda kaldıklarını aktarmışlardır. Ring araçlarının kötü koşulları, kelepçeli sevk, kelepçeli muayene, detaylı arama, hastanedeki bekleme odalarının kötü koşulları, kelepçeli muayene tutsakları tedaviye muayene haklarına erişimden alıkoymuştur” dedi.
‘TUTSAKLARIN SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLEYEN CEZAEVİ KOŞULLARI’
Tutsakların yeterli gıdaya ve temiz suya erişiminin engellendiği ve cezaevi kantininde içme suyu, sebze-meyvelerin fahiş fiyatlara satıldığını aktaran Sidar, en önemli beslenme sorunun ise tutsakların hastalığına uygun diyet yemeklerinin verilmemesi olduğunu ifade etti. Sidar, “Tutsakların sağlığını olumsuz etkileyen diğer bir faktör ise hapishanelerin, sağlığa uygun bir şekilde inşa edilmemesi ve temel ihtiyaçları karşılayacak nitelikte olmamasıdır. Aynı zamanda hapishanelerin hijyen açısından olumsuz koşullara sahip olması ve hapishane idarelerinin mahpusların hijyenik koşulları sağlamasını engelleyen uygulamaları, mahpusların sağlığını olumsuz etkileyen koşullardan biri olduğu tespit edilmiştir” şeklinde konuştu.
‘HAPİSHANELERDE TECRİT UYGULAMALARI’
Tutsakların özel yaşamının kameralar ve aramalarla ihlal edildiğine dikkat çeken Sidar, tutsakların darp, çıplak arama, ters kelepçe ile işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade ederek, “Gerek sürgün sırasında gerek hapishanelerin girişinde gerekse de hapishanedeki diğer yaşam esnasında sık sık fiziksel/psikolojik şiddete, tehdide ve provakatif girişimlere maruz bırakılmışlardır. Gerek kendilerine gerekse de kendilerini ziyarete gelen yakınlarına çıplak arama dayatılmıştır. Hapishanelerde bir bütünen tecrit uygulamalarının devreye konulduğu gözlemlenmiştir. Yapılan görüşmelerden hapishanelerde mahpusların tüm sosyal ilişkilerini kesecek yöntemlerle tecrit uygulamaları işletildiği açığa çıkmıştır. Sohbet hakkı, sosyal etkinlik hakkı, hücre cezaları, kafes uygulaması, keyfi olarak tek kişilik koğuşta tutulma gibi uygulamalarla mahpusların psikolojik baskıya maruz kaldıkları tespit edilmiştir” diyerek yasalara aykırı şekilde radyo, TV haklarının engellendiğini de belirten Sidar, “En öz haklardan olan anadilleri birçok uygulamayla fiili olarak yasaklanmıştır” diye belirtti.
‘AÇLIK GREVİNDEKİ TUTSAKLARIN TALEPLERİ KARŞILANMALI’
İdare ve gözlem kurullarının başlı başına bir hak ihlali mekanizmasına dönüştüğünü söyleyen Sidar, ağır hasta ve 30 yıllık tutsakların hukuk dışı gerekçelerle infazlarının ertelendiğini belirtti. Sidar devamla şöyle konuştu: “27 Kasım’da başlatılan dönüşümlü açlık grevlerine ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’deki en az 106 hapishanede politik tutsaklar İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde 34 aydır tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmelerin sağlanması için açlık grevine girmiştir. Bu hapishaneler içerisinde ziyaret ettiğimiz hapishaneler de bulunmaktadır. Ancak bırakın tutsakların meşru talebini gündeme almayı açlık grevindeki tutsaklara karşı hukuksuz uygulamalar hiç beklenmeksizin devreye konulmuştur. Kimi hapishanelerde hemen disiplin soruşturması başlatılmış, kimisinde ise iaşeler verilmemiştir. Tutsakların yaşadığı ihlalleri dışarıya iletme mekanizmaları ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Dilekçeleri alınmamış ilgili kurumlara başvuruları iletilmemiştir. Öncelikle başlatılan bu açlık grevinin daha vahim ve ciddi tabloların ortaya çıkmaması için taleplerin demokratik kamuoyu tarafından duyulması, siyasi iktidarın bu husustaki sorumluluğunu görmesi ve bir an önce bu talepleri karşılaması gerekmektedir.”
‘AYM VE AİHM’İN VERDİĞİ İHLAL KARARLARI GÖZETİLMELİ’
Raporda yer alan söz konusu sorunlara hapishane idarelerince yasal kılıflar bulunduğunu ve bunun engellenmesi için infaz yasasında yeni düzenlemeler yapılması gerektiğini vurgulayan Sidar son olarak, “Yine kelepçeli muayene, ring aracında kelepçeli yolculuk gibi Adalet Bakanlığı dışındaki kurumları ilgilendiren ve “güvenlik” gerekçelerinin insan onurundan ve temel insan haklarından üstün tutulduğu uygulamaları önleyici yasal değişiklikler yapılmalıdır. Nakil, disiplin cezaları, haberleşme hakkı gibi pek çok konuda Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği her bir ihlal kararı gözetilerek yeni hak ihlallerinin önlenmesi için kalıcı düzenlemelere gidilmelidir. Başta Adalet bakanlığı o olmak üzere tüm yetkilileri, ulusal ve uluslararası hukuk ve insan hakları kurumlarını hapishanelerdeki bu hak ihlalleri konusunda duyarlı olmaya davet ediyoruz” çağrısında bulundu.