ŞIRNEX- Cizîr’de silahlı saldırıda hayatını kaybeden Tahir Güven cinayetinden yargılananların duruşması görüldü. Emniyette işkence ile ifadesinin alındığını söyleyen tutuklu Emin Kalkan, "Ajanlık dayatmasını kabul etmediğim suçu üzerime attılar" dedi.
Şirnex’in Cizîr ilçesinde 12 Aralık 2021 AKP eski İlçe Başkanı Cihan Güven'in kardeşi Tahir Güven, uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Güven cinayetiyle ilgili açılan davada yargılanan Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi/TJA) aktivisti Dorşin (Sümeyye) Gök, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi M. Miraç Dinç, Emin Kalkan ile Abdullah Kaçmaz’ın “Tasarlayarak öldürme” ve “Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” iddialarıyla açılan davanın 9’uncu duruşması Şırnak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gök, Dinç ve Kalkan tutuklu bulundukları cezaevlerinde SEGBİS ile hazır bulunurken, duruşmaya DEM Parti Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş, HDP Silopi’ye belediyesi Eşbaşkanı Adalet Fidan, TJA ile DEM Parti Şirnex ve ilçe örgütleri katıldı.
Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Ardından tutuklu bulunan Dorşin Gök Kürtçe savunma yaptı. Gök, ses kaydının yeniden ATK’ye gönderilmesine karşı savunma yaptı. Gök, SEGBİS üzerinden yapılacak savunmanın sağlıklı olamayacağını ifade ederek, bir sonraki duruşmada mahkeme huzurunda yapacağını belirtti.
Ardından iddia makamı mütalaa verdi. Dosyadaki delil durumunun göz önünde bulunduran mahkeme, tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
‘TAHLİYE DEĞİL ADALET İSTİYORUM’
Mütaalaya karşı tutuklu yargılanan M. Miraç Dinç, Kürtçe savunma yaptı. Dinç, mütaalayı kabul etmediklerini söyleyerek şöyle konuştu: “SEGBİS üzerinden sağlıklı bir savunmanın yapılabileceğini düşünmüyorum. Mütaalaya karşı da diyecek bir şeyim yok. Bu mütaala beni şaşırtmadı. Mahkeme heyeti süreci uzatıyor. Tutuklanmamız hukuksuz olduğu için ben savunmamı mahkeme huzurunda yapmak istiyorum. Ben tahliye değil adalet istiyorum. Adalet bir an önce yerini bulsun.”
‘KURGU BİR DOSYADIR’
Mütaalaya karşı savunma yapan Dinç’in avukatı Hakim Tanış da olayın tamamıyla bir kumpas olduğunu ifade ederek, “Tahir Güven olayı tamamıyla adli bir cinayettir. Bu olayın ne siyasi ne de örgüt ile bir ilişkisi vardır. Benim müvekkilim asılsız bir ihbar üzerine gözaltına alındı. Bu ihbarın da araştırılmasını talep ediyoruz. Çünkü dosyanın geldiği aşamaya bakıldığında tamamıyla bir kumpas dosyası olduğu aşikardır. Tutuklu bulunan Emin Kalkan kollukta verdiği ifadeyi işkence ile verdiğini belirtmesine rağmen mahkeme heyeti yargılanmayı sürdürüyor. Bu büyük bir çelişkidir. Kurgu bir dosya olduğu ortadadır. Müvekkilim hakkında yapılan ihbarın kayıtlarının bulunmasını ve müvekkilimin tahliyesini talep ediyoruz” dedi.
‘DÜŞMAN HUKUKU UYGULANIYOR’
Bir kumpasa kurban edildiklerini belirten Dorşin Gök de, “6 saniyelik bir ses kaydından dolayı 2 yıla aşkın bir süredir tutukluyum. Mahkeme heyeti tarafından iyice anlaşılsın diye savunmamı Kürtçe yapıyorum. Bu dosya somut deliller üzerine değil, emniyetin karanlık odalarında yürütülüyor. Bu mahkeme mekanizması nasıl yürütülüyor? Bizler söz konusu olduğumuzda düşman hukuku uygulanıyor ve adaletin kıskacında tutuluyoruz. Tutuklu bulunmam tamamıyla siyasi bir karardır. Hiç bir savcı ve hakimin bu adaletsizliği kabul etmemesi gerekiyor. Ben şuanda şu ekranda kendi masumiyetimi savunmaya çalışıyorum. Bu adaletsizliğim son bulması gerekiyor. Bu dosya insan zekasına bile aykırı bir şekilde hazırlanmış. “
‘MESELE BİZLERİN KÜRT OLUŞUDUR’
Gök, Kürt bir kadın olduğu için olayın bilinçli olarak onların üstüne atıldığını söyleyerek savunmasını şu şekilde sürdürdü: “Bu namus cinayeti üstümüze yıkılmaya çalışılıyor. Bu benim şahsımda sadece kadınlara değil bir bütün tüm topluma yapılmış bir adaletsizliktir. Bu tarz kumpas davaları ile çalışmalarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Sadece Tahir Güven olayı değil, emniyette nasıl kumpasların da yürütüldüğü açığa çıkartılmalıdır. Bizim varlığımız birilerinin kumpaslarına mal olacak kadar ucuz mu? Bizler kendi topraklarımızda mülteci konumundayız. Ben Kürdüm ancak beni yargılayan mahkeme heyetinden tek biri bile Kürtçeyi anlamıyor. Bu yüzden mesele Tahir Güven değil, mesele bizim Kürt oluşumuzdur. Burada bizlerin varlığı yargılanıyor. Biz daha gözaltına alınmadan yargılanma hükmü verilmişti. Bu Süleyman Soylu tarafından verildi. Soylu halklara kötülük yaptı. Bu şahsın araştırılması gerekiyor. Bu cinayet ısrarla birilerine kilitleniyor ancak bizler bunu kabul etmeyeceğiz” dedi.
Gök’ün avukatı Samet Ataman da bu dosyada masumiyet karinesinin ayaklar altına alındığını söyleyerek, dosyanın adil bir şekilde yürütülmesini ve taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
‘İNSANLIK DIŞI BİR İŞKENCEYE MARUZ KALDIM’
Tutuklu yargılanan Emin Kalkan ise savunmasında emniyette işkence ile ifadesinin alındığını söyleyerek, istihbaratın ajanlık teklifini kabul etmediği için olayın kendilerine mal edildiğini belirtti. Kalkan son olarak şu ifadeleri kullandı: “Mütaalayı kabul etmiyorum ve hukuksuzdur. 25 aydır haksız yere tutukluyuz. Benim emniyette gördüğüm işkenceden olayın içinde polisin parmağının olduğunu düşünüyorum. Olaydan 2 gün önce yüzleri kapalı ve bellerinde silah olan iki şahıs evimin önünde yanıma gelip ajanlık teklifinde bulundular. Ben kabul etmedim ve daha sonra gidip bu iftirayı üstüme attılar. Bunlar gittikten iki gün sonra Güven olayı oldu ve evimi basıp kapılarını kırdılar. Gözaltında gözlerimi kapatıp beni insanlık dışı bir işkenceye maruz bıraktılar. Bana gözaltında işkence eden bu şahıslar ajanlık teklifini kabul etmediğim polislerdi. Gözaltında beni babam ve abimi öldürmekle tehdit ettiler. Tutuklandıktan 4 ay sonra abim öldürüldü. Bu durum sizce de tesadüf mü? Ben o zaman nişanlıydım ve nişanlımı da getirip beni onunla da tehdit ettiler. Benim Tahir Güven olayı ile ilgili hiçbir ilgim yoktur. Olayı üstümüze atmak için bütün tuşlara basmışlar. İnsanların hayatıyla oynamak bu kadar kolay mı? Abimi öldüren Güven’in akrabasıdır. Güven’in ailesi aileme gidip sizin olayla bir ilginiz yok diyor ancak bizler halen mahkeme tarafından yargılanıyoruz. Bunda ısrar ediyorlar. Abimi öldürmesi için çocuklarına silah verende tetikçilerdir. Bu mesele siyasi bir mesele değildir ve bizimle hiç bir ilgisi yoktur. Bana benim yaptığıma dair somut bir delil gösterin.”