AMED - DEM Partili Ahmet Gün cinayetinden 3 isim 22 gündür yakalanmadı. Aile avukatı Özüm Vurgun, olay öncesi ve sonrasında yaşananları anlatarak, "Faillerin yakalanmamaları korundukları anlamına gelmektedir" dedi.
Şirnex’ın Qileban (Uludere) ilçesinde bağlı Taloka köyünde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sêgirk (Şenoba) Belde Belediye Meclis üyesi ve parti yöneticisi Ahmet Gün, 11 Aralık 2023'te oğlu Abdurrahim Gün ve yeğeni Mahmut Gün ile birlikte silahlı saldırıya uğradı. Baba Gün, olay yerinde hayatını kaybetti. Gün'ün oğlu Abdurrahim Gün yaralanırken, yeğeni Mahmut Gün ise yara almadan kurtuldu.
Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında emekli korucu Enver Babat (60), Ömer Yarar ile korucu Sıddık Babat ve oğlu Ebubekir Babat hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Emekli korucu Enver Babat, 11 Aralık’ta gözaltına alındı ve "kasten öldürme” suçundan tutuklandı. Soruşturma sürerken diğer 3 isim halen yakalanmadı.
Saldırıdan sağ kurtulanlar, kendilerine saldıran 4 ismin yanı sıra, saldırının azmettiricisi olarak emekli korucubaşı Şeymuz Babat’a işaret etti. Ancak adı 1990’lı yıllarda köy yakmalar ve faili meçhul cinayetlerle anılan Şeyhmuz Babat hakkında herhangi bir soruşturma başlatılmadı.
Avukat Özüm Vurgun
OLAY ÖNCESİ YAŞANANLAR
Ahmet Gün’ün ailesinin avukatı Özüm Vurgun, müvekkillerine dönük saldırıların 14 Mayıs seçimleri sürecinde başladığını aktardı. Av. Vurgun, Şeyhmuz Babat’ın oğlu Metin Babat’ın usule aykırı bir şekilde açık oy kullanmak istediğini, Ahmet Gün’ün HDP’den müşahit olan akrabasının ise buna karşı çıkmasıyla olayın başladığını söyledi. Bundan dolayı kısa süreli bir arbede yaşandığını, bunun da tutanaklara yansıdığını dile getiren Vurgun, bunla ilgili ise soruşturmanın devam ettiğini kaydetti.
Vurgun, daha sonra 15 yaşındaki çocukların halı saha maçında kavga çıktığı, bu olaydan sonra Şeyhmuz Babat’ın Gün ailesine karşı bir "ambargo" uyguladığını kaydetti. Ahmet Gün’ün olayın büyümemesi için barışma girişimlerinde bulunduğu ancak girişimlerin sonuçsuz kaldığını ifade eden Vurgun, “Şeyhmuz Babat ve ailesi, barışma isteğini reddediyor. Gün ailesini ambargo uyguluyor. Bu ambargo nasıl oluyor? Gün ailesine, beldede ekmek dahi verilmeyecek şeklinde yaşanıyor. Babat ailesi 2 kez Gün ailesinin evine saldırıda bulunuyor ve orada bulunan jandarma bir şey yapmıyor” diye konuştu.
GÜN NEDEN HEDEF ALINDI?
Her iki olayda da öldürülen Ahmet Gün’ün bulunmadığını, sadece barışma girişimi sırasında devreye girdiğinin altını çizen Vurgun, “Ahmet Gün neden katledildi? Ahmet Gün, yurtsever bir aile ve aynı zamanda partili bir kişi olduğu için katledildi. 90’lı yıllarda faili meçhule giden bir akrabası var. Aynı zamanda Ahmet Gün'ün barışçıl yönüyle ve barış arayışıyla gerek Sêgirk beldesinde gerek bölgede tanınan biridir” dedi.
Gün’ün kendi arazisinde odun topladığını, karşı tarafın gelip “Sen orada odun toplayamazsın” diyerek saldırıyı başlattığını aktaran Vurgun, bunun tanık ifadelerinde de yer aldığını belirtti. Karşı tarafın “önce onlar saldırdı, arbede çıktı” beyanlarının gerçeği yansıtmadığını söyleyen Vurgun, “Ahmet Gün tek kurşunla kafasından vurularak öldürülmüştür. Çok net bir şekil Ahmet Gün infaz yöntemiyle katledilmiş” ifadelerini kullandı.
'15 DAKİKADA NELER YAŞANDI?'
Olay gününde rızasıyla teslim olan eski korucu Enver Babat dışında diğer 3 failin kaçtığını hatırlatan Vurgun, cinayetten 2 gün sonrada da dosya içen gizlilik kararı alındığını belirtti. Dosyadan anladıkları kadarıyla “suçu bir kişinin üzerine yıkıp diğer faillerin kurtarılması” bakışı hakim olduğunu söyleyen Vurgun, “Biz dosya içerisinde zaten HTS kayıtlarını talep ettik. Ama Abdurrahim Gün’ün olayı anlattığı kadarıyla; önce araçla önlerinden geçiyorlar. 10-15 dakika sonrasında ‘orada neden bulunuyorsunuz’ tarzında bir tartışma çıkıyor. Yani o arada 15 dakika içerisinde kiminle görüşüldü, ne yapıldı, ne ortaklaştırıldı? Orada 10-15 dakikalık bir süreçte bir akıl alındı. ‘Yapılmalı mıydı, yapılmamalı mıydı’ bunlar ortaklaştırıldı. O yüzden savcılık makamlarının üzerine düşen en yoğun şey bu dosyanın her yönüyle araştırılmasıdır” şeklinde konuştu.
‘YAKALANMAMALARI KORUNDUKLARI ANLAMINA GELİYOR’
Dosyanın farklı bir yöne çekilmek istendiğini dile getiren Vurgun, “Segirk belde girişinden itibaren 9 adet kamera var. Yine biliyoruz ki bölgede bulunan ormanlık alanlarda çok sayıda foto kapanlar, şahin gözler var. Buna rağmen bu güne kadar yakalanmamaları, devletin ve ona bağlı kolluğun onları koruduğu anlamına gelmektedir. Teslim olan kişi de göstermelik bir durumdur. Sadece kolluk ya da hukuki açıdan ‘bir kişiye verelim birazcık unutturalım’ mantığının ta kendisidir” dedi.
‘BABAT AİLESİ KÜÇÜK BİR DEVLET KURMUŞ’
Korucuların çok rahat bir şekilde suç işleyip ve korunmasının “özel savaş politikası” olarak yorumlayan Vurgun, “Aynı zamanda yakın çok dönemde Segirk beldesinde Firdevs Babat'ın tecavüz edilerek katledilmesi, yine bir taciz olayı, rüşvet ve tehdit yoluyla kapatılmak istenen bir süreç ortadadır. Görülen o ki Babat ailesi, devletin gücünü kullanarak kendisine orada küçük bir devlet yaratmış ya da yaratmaya çalışmaktadır. Bunları hepsi cezasızlık politikasının sonucudur" diye kaydetti.
‘VALİ VE KAYMAKAM DA SORUMLUDUR’
Gün ailesine uygulanan ambargodan vali ve kaymakamın haberdar olduğunu ve buna sessiz kaldıklarını söyleyen Vurgun, olayın siyasi cinayet olduğunu kaydetti. Vurgun, “Bu nedenle valinin ‘bu siyasi bir cinayet değildir’ söylemini kabul etmiyoruz. Oradaki ambargoyu, oradaki devletleşmeyi görüp de susan, valilik ve kaymakamlığın da bu cinayette ve oradaki yaşanmış her bir cinayette payı vardır. Tabi hiçbir işlem yapılmadı ve jandarmaya haber vermedi” diye belirtti.
MA / Mehmet Güleş