HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları, 4 kentte yaptıkları açıklamalarda 90'lı yıllarda gözaltında kaybedilen ve katledilen Mehmet Özdemir, Necmi Çaçan ve İsmail Bahçeci'nin yanı sıra 28 Aralık 2011 yılında savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledilen 19'u çocuk 34 kişinin faillerini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ile kayıp yakınları , her hafta “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle düzenledikleri eylemlerini 777’ncisini Koşuyolu Parkı’nda sürdürdü. Açıklamaya katılan kayıp yakınları ve hak savunucuları gözaltında kaybettirilen ya da faili meçhul cinayete kurban gidenlerin fotoğraflarını taşıdı. Bu haftaki eylemde 26 Aralık 1997’de Amed’de gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Özdemir’in akıbeti soruldu.
Açıklamadan önce kısa bir konuşma yapan İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, 2023 yılında yaşanan insan hakları ihlallerine değindi. 2023 yılının anti-demokratik uygulamalarla geçtiğini belirten Yılmaz, ağır insan hakları ihalelerinin yaşandığına dikkat çekti. Yılmaz, 2024 yılının çatışmaların sona erdiği, barışın sağlandığı ve insan hakları ihlallerinin ortadan kalktığı bir yıl olması dileğinde bulundu.
Yılmaz’ın konuşmasının ardından Özdemir’in hikayesini İHD Amed Şube Yönetim Kurulu üyesi Berfin Elçi okudu. Elçi, Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmeden önce birkaç defa gözaltına alındığını ve bu gözaltılar sırasında ağır işkenceler gördüğünü aktardı. Özdemir’in, 5 Ağustos1997’de de evi basılarak gözaltına alındığını ve 4 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldığını belirten Elçi, “örgüte yardım ve yataklık ettiği” gerekçesiyle Özdemir hakkında yargılama başlatıldığını ve 23 Ocak 1998’de beraat ettiğini ifade etti.
ARACA ZORLA BİNDİRİLEREK KAÇIRILIR
Elçi, Özdemir’in zorla kaybettirildiği günü ise şöyle aktardı: “Mehmet Özdemir 26 Aralık 1997 sabahı hayvan pazarına gideceğini söyleyerek, evinden çıkar. Buradan bir arkadaşının evini ziyaret ettikten sonra hayvan pazarının yakınındaki bir kahveye gider. Görgü tanıkları; Mehmet Özdemir’in kahvede arkadaşlarıyla otururken silahlı, sivil kıyafetli ve ellerinde telsiz bulunan iki kişinin Özdemir’e kendileriyle gelmesini söylediğini, bu kişilerle dışarı çıkan Özdemir’in beyaz bir taksiye doğru götürüldüğünü belirtmiştir. Tanıklar, arabada üçüncü bir kişinin de oturduğunu, Özdemir’in arabaya binmemek için uğraştığını, kendini yere attığını, onu tutan kişilerden kurtulmaya çalıştığını da belirtmişlerdir. Ancak Özdemir bu kişiler tarafından zorla, şiddet uygulanarak arabaya bindirilmiş ve oradan götürülmüştür. Olaya orada bulunan birçok kişi tanık olur. Olayın tanıklarından biri okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler.”
‘YANLIŞLIKLA GÖZALTINA ALINMIŞ’ İDDİASI
Mehmet Özdemir’in eşi Enzile Özdemir’in, olay sonrası 29 Aralık 1997’de İHD’ye başvurduğunu ifade eden Elçi, daha sonra Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’na başvuru yapıldığını ve savcılıktan verilen dilekçeye “Mehmet Özdemir, Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır” damgasının vurulduğunu söyledi. Damganın üzerinde hiçbir yetkilinin imzasının bulunmadığını sözlerine ekleyen Elçi, eşinden haber alamayan Enzile Özdemir’in bir süre sonra tekrar yetkili kurumlara başvurduğunu belirtti. Elçi, “Kendisine verilen yanıtta bu defa Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı, bir yanlışlık yapılarak, gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği iddia edildi” dedi.
AİHM TÜRKİYE’Yİ TAZMİNATA MAHKÛM ETTİ
İç hukukta sonuç alamayan Özdemir ailesinin 7 Eylül 1999’da Mehmet Özdemir’in zorla kaybedilmesiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yaptığını dile getiren Elçi, “Yapılan tüm başvurulara rağmen Mehmet Özdemir’den bir daha haber alınamadı. AİHM, 8 Ocak 2008’de esas ve usul yönünden dosya ile ilgili ihlal kararı verdi ve Türkiye’yi tazminata mahkûm etti” diye belirtti.
Açıklamanın ardından, gözaltında zorla kaybedilen tüm kayıp ve faili meçhul cinayetlerle öldürülenler için oturma eylemi yapıldı.
ÊLIH
İHD ve kayıp yakınları, Êlih’te 613’üncü hafta da Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı. Eyleme kayıp yakınları, insan hakları savunucuları, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma, Birlik ve Kültür Derneği (MEBYA-DER), Êlih Barosu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri katıldı. Açıklamada konuşan İHD Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi kayıpların akıbeti bulununcaya dek alanlarda olmaya devam edeceklerini söyledi.
ROBOSKÎ KATLİAMI
Elçi bu haftaki eylemde Şirnex’ın Qileban (Uludere) ilçesine bağlı Roboskî köyünde 28 Aralık 2011 yılında 19’u çocuk 34 kişinin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçakları ile bombalanarak katledilmesi olayını anlattı.
Faillerin cezalandırılmasının talep edildiği açıklama oturma eylemi ile son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi, Gever (Yüksekova) ilçe merkezindeki Sanat Sokağı’nda basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Tevgera Jinên Azad (TJA), ÖHD Colemêrg şube üyeleri ve DEM Parti yöneticileri de katıldı.
Açıklama öncesinde gözaltında kaybedilen ve faili meçhul şekilde katledilenlerin fotoğraflarının yanı sıra “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açıldı.
'100 YIL DA GEÇSE HUKUK MÜCADELEMİZ SÜRECEK'
Eylemlerinin 103’üncü haftasında İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, 29 Aralık 1993 tarihinde Bedlîs’in Tetwan (Tatvan) ilçesinde askerlerce düzenlenen operasyonda gözaltına alınıp ağır işkencelerle katleden Necmi Çaçan’ın hakayesine paylaşıp, akıbetini sordu.
Açıklamaya katılan Çaçan’ın kızı Pınar Yılmaz da, faillerin apaçık belli olmasına rağmen yargılanmadığına dikkat çekerek “30 yıl değil, 100 yıl da geçse hukuk mücadelemizden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Failler bulunup yargı önünde hesap verene kadar kızı olarak mücadelemi sürdüreceğim. Babam ve gözaltında kaybedilen tüm değerleri saygıyla ve minnetle anıyorum” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından kısa süreli oturma eylemi yapıldı.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi, Konak’taki eski Sümerbank önünde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemi yaptı. “Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartlarının açıldığı eylemde bu hafta 24 Aralık 1994'te İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu.
Açıklamanın Kürtçesini İHD Şube Eşbaşkanı Zilan Gümüş, Türkçesini Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek okudu.
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci olan İsmail Bahçeci’nin dönemin Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Çiçek, Bahçeci’nin politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındığını ve ağır işkencelere maruz kaldığını belirtti.
Çiçek, Bahçeci’nin hikayesini şöyle anlattı: “Bahçeci hakkında 1993 yılında yakalama kararı çıkarıldı ve polis tarafından aranmaya başlandı. İsmail’i arayan polisler Bahçeci ailesinin Avcılar’daki evine defalarca baskın düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrılmak zorunda kaldı. Kardeşi Metin'e, acil durumda haberleşmek için politikayla hiç ilgilenmeyen yakın bir arkadaşının telefon numarasını vermişti. 24 Aralık 1994'te Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi 'Oğlunuz gözaltında ona sahip çıkın' dedi. Baba Şehmus Bahçeci, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkâr edildi. 1995 Ocak ayında Ankara’da gözaltına alınan bir kişi, sorguda kendisine: ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ denildiğini kamuoyuna duyurdu. Ayrıca 24 Aralık 1994 tarihinden sonra Bahçeci Ailesi’nin evine bir daha hiç polis baskını yapılmadı.”
Bahçeci’nin yaşadıklarını arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü'nün düzenlediği kampanyalarla ülke ve dünya kamuoyuna taşıdığını anlatan Çiçek, ailesinin yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz bırakıldığını aktardı. Çiçek, yargı makamlarının olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili soruşturma yapmadan dosyayı kapattığını söyledi.
Çiçek, İsmail Bahçeci ve tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini yineledi.