BEDLÎS - Partisinin Bedlîs kongresinde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Kürt sorununun demokratik çözümü için İmralı tecridinin kaldırılması gerektiğini belirterek, "Bunun için devleti derhal diyaloğa davet ediyoruz" çağrısı yaptı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Bedlîs’te 2’nci Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kentteki bir düğün salonunda gerçekeleşen kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları'nın yanı sıra çok sayıda siyasetçi ve sivil toplum örgütü temsilcisi de katıldı.
Kongrede konuşan DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Saliha Aydeniz, Türkiye’de yaşanan tüm krizlerin temel nedeninin Kürt sorununun çözümsüzlüğü olduğunu vurguladı. Aydeniz, "Tüm bu yaşananların temeli de Sayın Abdullah Öcalan’a yönelik derinleştirilen tecrittir. Bu sorunların aşılmasının tek yolu tecridi kırmak ve Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü sağlamaktır. Bunun için her alanda buna karşı direniş geliştirmemiz gerekiyor. Kürt sorunun tek muhatabı Sayın Öcalan’dır. Şuan cezaevlerinde bir açlık grevi sürüyor. Demokrasi isteyen herkesin bu açlık grevlerine sahip çıkması ve destek olması gerekiyor” diye konuştu.
'TECRİT KALKMALI'
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise, Bedlîslilerin tüm bedellere rağmen duruşlarından geri adım atmadığını söyledi. Hatimoğulları, AKP’nin demokratik siyasete tahammülünün olmadığına işaret ederek, partilerinin kapatılmalara rağmen güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini vurguladı. Hatimoğulları, "Demek ki bu yol ve yöntemlerle bizi yenemeyeceklerini biliyorlar. Bizim tarihimiz bunu zaten defalarca kez göstermiştir. Kürt sorununun demokratik bir şekilde çözülmesinin kapılarının açılması gerekiyor. Bunun için 3 yılı aşkın süredir İmralı’da Sayın Öcalan üzerinde ağırlaştırmış tecridin derhal kalkması gerekiyor. Bunun için devleti derhal diyaloğa davet ediyoruz. Hem Sayın Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması hem de Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözülmesi için 106 cezaevinde açlık grevi başladı. Demokratik talepleri için açlık grevinde bulunan tüm mahpuslara selamlarımızı iletiyoruz” diye konuştu.
GENÇLERE DÖNÜK POLİTİKALAR
İki gün önce bir Alışveriş Merkezi'nde (AVM) intihar eden yurttaşı hatırlatan Hatimoğulları, "15 bin TL borcu olduğu için intihar etti. Ama saraydakiler asgari ücreti 17 bin TL yaparak, zannettiler ki insanları kurtardılar. Oysa o verdikleri 17 bin gelecek ay hiçbir şey alınamayacak bir paraya dönüşecek. Çünkü hayat pahalılığı ve zam durmuyor. Bakın bu kentte bir fabrika bile yapmadılar. Ama Erdoğan Ahlat’ta, Beştepe’deki gibi 100 milyonluk saray yaptı. Ahlat’ın ihtiyacı bu saray değil. Belki yılda bir kere ya da hiç gelmeyecek. Ama 100 milyonu lüks ve şatafat için o saraya gömdüler. Oysa Ahlat’ta fabrika yapsaydılar ve Kürt gençleri göç etmeyip burada çalışsaydı. Ama Kürde bunu hak olarak görmüyorlar, bu nedenle fabrika yapmıyorlar. Gençlerin korucu olması için onları işsiz bırakmak istiyorlar. Ama Kürt gençleri onurlu duruşlarını sergilemeye devam ediyor ve onlara pabuç bırakmıyor” dedi.
‘ÜLKENİN TÜM KAYNAKLARI SAVAŞA YATIRILIYOR’
Hatimoğulları, bütçe görüşmelerine değinerek, "Bütçe demek sadece para değildir. Bütçe demek barış, hukuk, Türkiye ve Kürdistan’da bir tane insanın aç kalmamasının planlanması demektir. Oysa bunlar ülkenin tüm varlıklarını yandaşlarına peşkeş çekmeye, savaşa, silaha, bombalara ve mermilere para ayıran bir bütçe açığa çıkardılar. Sadece bu hafta Rojava’da bombalamadıkları fabrika, tekstil atölyesi, hastane kalmadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bütçe görüşmelerinde tek bir sivili katletmediklerini söylemişti. Biz buradan gösteriyoruz; o tekstil atölyelerinde siviller çalışmıyor mu? O hastanelerde insanlar tedavi olmuyor mu? Doktorlar, hemşireler, çalışanlar sivil değil miydi? Tek suçları Rojava’da yaşıyor olmaları ve Kürt olmalarıydı. Zannediyorlar ki İHA’lara ve SİHA’lara para ayırarak ve Kürdistan’da özel harp politikalarına para ayırarak Kürt sorununun üzerine örtecekler. Oysa buralara yatırım yaptıkça Kürt sorunun çözülmediğini ve daha da derinleştirildiğini biliyoruz. Türkiye’nin sınırlarının daha güvensiz bir hale geldiğini, IŞID’e, El-Nusra’ya nasıl açıldığını hepimiz görüyoruz. Sınırlar hallaç pamuğuna dönmüş durumda” diye konuştu.
‘AKP VE KÜÇÜK ORTAĞI DİNİ İSTİSMAR EDİYOR’
İktidarın her alanda olduğu gibi İslam’ı da kullandığına dikkati çeken Hatimoğulları, “Peygamber, ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ diyor. O saraylarda kalanlar, Ahlat Sarayı yaptıranlar bizden değildir. Çünkü Türkiye’de 50 milyon insan açken, onlar tok yatıyorlar. Savaşa verdikleri paraları insanların ekmeğine vermedikleri için bunlar çok daha haramzadedirler. AKP, küçük ortağı ile birlikte dini istismar ederek, bu bölgede siyaset yapıyor. Oysa bu ülkede dini değerleri savunan, gerçekten yüreğinin ve bilincinin en derinliklerinde İslam’ı idrak edenler, bu iktidarın ne mal olduğunu biliyorlar” dedi.
YEREL SEÇİMLER
Yerel seçimlere değinen Hatimoğulları, şunları söyledi: "Bu seçimde belirlediğimiz strateji ortadadır. Kayyım atanmış tüm belediyelerimizi tek tek geri alacağız ve az farkla kaybettiğimiz tüm belediyelerimizin hepsini yeniden alacağız. Kayyımlar, Türkiye tarihinde görülmemiş kadar yolsuzluk ve hırsızlıkları bunların eliyle yaptılar. Kürtçe tabelaları kaldırıp, ‘biz Kürdün kardeşiyiz’ diyebilir misiniz? 2014’te nasıl o belediyeleri kazandıysak, o ruhu tekrar yakalayacağız. 2024’te tekrar o belediyelerimizi kazanacağız. Biz 2 aydır seçim çalışmalarına başladık ve devam ediyoruz. Halkımız gitmedik ev, çalmadık kapı bırakmamalı. Gece gündüz çalışması gerekiyor. Halkımızın Bitlis’ten çok önemli bir mesaj vereceğine inanıyorum.”
‘İBRAHİM’İN RUHUYLA MÜCADELE EDECEĞİZ’
AKP’nin "vicdan ve adalet yoksunu bir iktidar" olduğunu belirten Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Bu iktidar, Garzan Mezarlığı'nda 282 cenazeyi plastik kutulara koyarak, Kilyos Mezarlığı'nda kaldırımlara gömdü. İnsan üzerinde yürüsün geçsin diye yaptılar. Biz buradan ölüye saygı göstermeyen, dini ve kültürel vecibelere saygı duymayan anlayışı kınıyoruz. Bizim inancımızda ölüye saygısızlık olamaz. Bizim inancımızda cenazeye saldırmak, mezarlıkları yıkmak, gömülmelerini engellemek, ambulans verememek yoktur. İşte bunların vicdanları bu kadar kurumuş ve çürümüştür. Barışın tesis edilmediği, adaletin insanlar arasında eşit bir şekilde uygulanmadığı bir yerde İslam ve insanlıktan bahsetmek mümkün değil. İşte bu iktidarın İslam’ından da vicdanından da söz edemeyiz. Çünkü vicdansızlar, acımasızlar ve ölümüze bile saygıları yok. Zalimliğin hükümdarlığını kuran Nemrut’a karşı nasıl İsmail’in ruhu bu topraklarda mücadele ettiyse, bizler de o ruhla 21’inci yüzyılın Nemrut’una karşı mücadele edeceğiz. İbrahim’in ruhuyla zalimlere karşı mücadele edeceğiz. Zalim Dehaq’a karşı demirci Kawa’ların sesi ve soluğu olacağız.”
Konuşmaların ardından seçimler yapıldı. DEM Parti il eşbaşkanlığı görevine Fikret Birlik ve Sakine Olan seçildi.