MÊRDÎN - Mêrdîn’de 74 yaşındaki Saliha İlhan’ın hikayesi Kurdistan’da yaşananların özeti gibi. Köy yakmaları sırasında bir günlük ikiz bebeğini kaybetti, bir oğlu 30 yıl tutsak kaldı, bir oğlu zorunlu askerlikte gördüğü baskı sonucu artık konuşamıyor ve bir kızı ise halen tutsak.
Mêrdîn’de yaşayan 74 yaşındaki 14 çocuklu Saliha İlhan’ın hikayesi, Kurdistan kentlerinde 1990’lı yıllardan bu yana yaşananların özeti gibi. 1992 yılı, İlhan ailesinin maruz kaldığı zulmün başladığı yıl. Çocuklarıyla birlikte Kanîya Şêx (Kaynak) kırsal mahallesinde yaşayan İlhan, köy askerler tarafından basılmadan bir gün önce ikiz çocuk dünyaya getirdi. Birinin adını Ferman, diğerinin adını ise Kirhan koydu. Askerler, köy baskınında “PKK’lileri sakladıkları” iddiasıyla İlhan ailesinin yaşadığı eve de baskın düzenledi. Evdekiler darp edildi, ev darmadağın edildikten sonra ateşe verildi. Saliha İlhan’ın yeni doğan bebekleri, o gün orada dumandan boğularak yaşamını yitirdi.
GÖÇ YOLLARINA DÜŞTÜLER
İlhan ailesi bunun üzerine önce Qûrdîs (Yaydere) kırsal mahallesine göç etmek zorunda kaldı. Qûrdîs köyü de kısa süre sonra yakılıp, boşaltılınca Kûrika Çeto (Aytepe) köyüne göç etti, baskılar devam edince aile Adana’ya taşındı. İkiz bebeklerini yitirmenin acısını içinden atamayan İlhan’ın bu defa 17 yaşındaki oğlu Veysel İlhan tutuklandı. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılanıp, müebbet hapisle cezalandırılan Veysel İlhan, 30 yıl tutuklu kaldı.
Aile bu kez yönünü İstanbul’a çevirmek zorunda kaldı. 2017 yılında ise kızı Şengül, katıldığı Newroz kutlaması nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Anne İlhan’ın oğlu Burhan ise şeker hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.
GÖRDÜKLERİNİN ARDINDAN ARTIK KONUŞMUYOR
2018 yılında askere giden ailenin oğlu Baver, geri döndüğünde psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Askerde kadın bir PKK’linin cenazesine yapılan işkenceye tanık olduğunu belirten Baver, askerde yaşadığı baskı ve zulmü anlattı. Şahit oldukları karşısında psikolojik sorunlar yaşamaya başlayan Baver, 2018 yılından bu yana kimseyle konuşmuyor, yatağa bağımlı yaşıyor.
Saliha İlhan, 2 yıl önce Mêrdîn’e geri dönerek Qoser (Kızıltepe) ilçesine yerleşti. İlhan ailesinin çocuklarında daha sonra genetik şeker hastalığı olduğu ortaya çıktı ve çocukları tedavi görmeye başladı.
'ÇIPLAK BİR ŞEKİLDE YAĞMURUN ALTINDA TUTTULAR'
1992 yılında askerlerin köye baskın yaparak her yeri ateşe verdiğini, çocuklarını öldürdüklerini kaydeden Saliha İlhan, bir kızının gözaltına alınıp, gece saatlerine kadar sorguda tutulduğunu söyledi. Evlerinin ateşe verildiğini söyleyen İlhan, “Akşam saat 22.00’da köyden kaçarak çıktık. Kurika Çeto köyüne gittik. Orada da şikayet edildik, yine çıkmak zorunda kaldık. Sonra Qurdîsê’ye gittik. İki köyde toplam 9 ay kalabildik. Qûrdîsê’de de evimi yaktılar. Yağmur yağıyordu, çocuklarımın hepsini avluya çıkarmışlardı. Çıplak şekilde yağmurun altında tutuyorlardı. Sonra camı olmayan, kapısı olmayan, sıvası olmayan bir eve girmek zorunda kaldık. Baktık orada da olmuyor, her şeyi toplayıp Adana’ya gittik. Orada portakal, patates, soğan tarlalarında çalıştık ama orada da idare edemedik, İstanbul’a gittik” dedi.
ONCA ACIYA RAĞMEN 'PİŞMAN DEĞİLİM'
İstanbul’da çok zorluklar çektiklerini ve sonunda Qoser’e döndüklerini ifade eden İlhan, “Askerler bize zulüm etti. Çok şey gördüm. O kadar çok şey gördüm ki, kimse o kadarını görmedi. Yine de verdiğim tüm emekler helal olsun. Pişman değilim. 30 yıl cezaevlerinin kapısında gezdim. Ne evim ne başka bir şeyim yok. Üstüne hastalarım sırtımda var. İhtiyarladım artık yapamıyorum. Ama yine de pişman değilim” ifadelerini kullandı.
Tüm yaşadıklarına rağmen her şeyden önce barış istediğini ifade eden İlhan, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile birlikte siyasi tutsakların tahliye edilmesini talep etti.
MA / Ahmet Kanbal