İSTANBUL - Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği’nin “İstanbul Sözleşmesi ve Sonrası” başlıklı gerçekleştirdiği panelde, devletin kadın kazanımlarından korktuğu belirtilerek mücadelenin süreceği mesajı verildi.
Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği, Beyoğlu’nda bulunan Karşı Sanat’ta, “İstanbul Sözleşmesi ve sonrası” başlıklı panel düzenledi. Panele, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, hukukçular, gazeteciler, Kadın Zamanı Derneği üyeleri ve çok sayıda kişi katılım sağladı. Panelin moderatörlüğünü Cinsel Şiddete Karşı Hukuki Yardım Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Jiyan Tosun yaptı.
Panelde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, devletin 1990’lı yıllardan bu yana kadınlara, LGBTİ+’lara, çocuklara, Kürtlere saldırarak, Türkiye ve Kurdistan’da kendi politikalarını yaşattığını söyledi. Devletin “işkence” yöntemlerine karşı mücadele ettiklerini ifade eden Keskin, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Ofisi olarak çalışma yürüttüklerini belirtti. Eren, “Özellikle devlet kaynaklı cinsel işkenceye uğrayan kadınlara ve trans kadınlara ücretsiz avukatlık yapıyoruz.Devlet güçleri tarafından asker, polis, korucu, öğretmen herkes olabilir. Bunlar tarafından gerçekleştirilen cinsel işkenceye karşı çalışıyoruz. Ama genel olarak yaşamın her alanında kadına yönelik şiddet devam ediyor. Kadına yönelik şiddete karşı mücadele ettik etmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘CİNSEL İŞKENCEDEN KİMSE BAHSETMİYORDU’
İşkence yöntemlerine değinen Keskin, “Bu işkence yöntemlerine dair insanlarla konuştuğumuzda, elektrik, askı, duvarlara çarpma, tırnak çekme, saç çekme yöntemlerinden bahsediyorlardı. Bunlar korkunç. Ama cinsel işkenceden hiç kimse bahsetmezdi. İşte bizim çalışmamız böyle başladı. Yıllar önce ben cezaevine girdim. Cezaevinde Kürt kadınlarla birlikte kaldım. Cezaevinde kadınlarla sohbet ettiğim zaman kadınların maruz kaldığı taciz ve işkenceleri koğuşta konuşmaya başladık. O tarihlerde gözaltına alınan her kadın ve her erkek cinsel işkenceye maruz kalmıştı. Hiç kimse bundan bahsetmemiş ve bahsetmiyorlardı. Daha sonra ben cezaevinden çıkınca böyle bir çalışma yapmaya karar verdim avukat arkadaşlarımla birlikte raporlar hazırladım ve çalışmalara başladık. Bizler kadın hareketi olarak ve Kürt kadın hareketi olarak bunları tartıştık” diye belirtti.
‘KÜRT KADIN HAREKETİ DEVLETİN DAMARINA BASIYOR’
Kadın hareketinin çalışmaları ve kazanımları sayesinde İstanbul Sözleşmesi’nin oluştuğunun altını çizen Keskin, “İstanbul Sözleşmesi 2011’de yürürlüğe girdi. Sonra da imzadan çekildi. İktidar, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren istediği kadını inşa etmek istiyor. Son on yıllık süreçte de devlet ‘biz yaparız’ diyor. Ve en çok da kadını ve çocukları hedef alıyor. Aileyi kutsuyorlar çünkü aileden başlattılar şiddeti. Aileyi örgütleyerek başlıyorlar buradan vurmaya çalışıyorlar. Çünkü Kürt kadın hareketi devletin damarına basıyor” ifadelerine yer verdi.
‘GÜNDEME GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Ardından konuşan Gazeteci Evrim Kepenek, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikten sonra kadına şiddetin arttığını vurguladı. Medyanın kadın katliamları haberlerinde “güzelleme” yaptığını ifade eden Kepenek, “Faili değil, katledilen kadını teşhir ediyor. Medya kadın katliamlarında kadının bedeni üzerinde gelişen bir haber dilini kullanıyor. Dilde failler hep gizleniyor. Erkekler Türkiye’de her gün kadınları sistematik bir şekilde katlediliyor” diyerek, İstanbul Sözleşmesi’ni gündeme getirmeye devam edeceklerini vurguladı.
‘DEVLET KADIN KAZANIMLARINDAN KORKUYOR’
Feminist Feride Eralp, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için bir milat olduğunu dile getirerek, sözleşmeden çekildikten sonra iktidarın saldırılarının arttığını söyledi. Eralp, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeden önce birçok kişi bunun ne olduğunu bile bilmiyordu. Ama sözleşmeden çekildikten sonra toplumsallık kazandı. Devlet kadınların kazanımlarından korkuyor. Kadınların özgür olmasından korkuyor. Çünkü devlet kadınların mücadelesiyle kendi rejimini kaybediyor. Bizler kadınlar olarak artık biraz daha radikal konuşmaktan ve söz kurmaktan korkmamamız gerekiyor” dedi.
‘MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Avukat Aslı Pasinli de kadınların nafaka hakkına saldırıldığını ifade ederek, iktidarın birçok alanda kadınlara karşı saldırı içinde olduğunu kaydetti. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 2014’te eşbaşkanlık sistemine geçtiğini hatırlatan Pasinli, kayyımlarla birlikte kadın kurumlarının hedef alındığını söyledi. Pasinli, “Ayrımcılık meselesiyle kayyım atandıktan sonra yoğun bir şekilde karşı karşıya kaldık. 25 Kasımlarda 8 Martlarda yapılan eylem etkinlikler yasaklanmaya başlandı. Kadın etkinliklere saldırılar devam ederken aynı zaman da kadınların gerçekleştirdikleri etkinlikler ya da eylemler ‘terör’ olarak nitelendirildi. Kürt kadın mücadelesinde yer alan kadınlara bu suçlama yöneltiliyor. İktidar eliyle bunlar gerçekleşti” diyerek, devletin saldırı politikaları karşısında kadınların her dönem olduğu gibi bundan sonra da mücadele edeceğinin mesajını verdi.
Panel, soru cevap bölümünün ardından son buldu.