AMED - Mezopotamya Kitap Fuarı'nın 7'nci gününde "Dil, Eğitim ve Edebiyat" konulu panel düzenlendi. Panelistler anadilin önemine dikkat çekerek, "Kürtçe yaşamın her alanında kullanılmalı" vurgusu yaptı.
Mezopotamya Kitap Fuarı Amed’te 8’inci gününde yoğun ilgiyle devam ediyor. Fuar alanında bulunan Dicle Salonu'nda, Mezopotamya Dil Kültür Araştırma Derneği (Komeleya Lêkolînê ya Ziman Û Çandên Mezopotamyayê) öncülüğünde “Dil, Eğitim ve Edebiyat” adlı panel gerçekleştirildi. Panelde, Zana Farqînî “Asimilasyon ve asimilasyona karşı direnişi”, Resul Geyik “ Kürtçe eğitimi ve eğitimin durumunu”, Nesrîn Şanlı ise “ Kadın ve Edebiyat” başlıklı konuşma yaptı.
Panelin moderatörlüğünü Fatma Budak Güler yaptı.
'KÜRTÇE HER ALANDA KULLANILMALI'
Asimilasyon politikalarına dikkat çeken yazar Zana Farqînî, politikaya önem verildiği kadar dile önem verilmediğini söyledi. Farqînî, “Bir politika olarak dilimize ağırlık vermiyoruz. Özgürlük, hak üzerine politikalar var ama dil üzerine yeteri kadar durmuyoruz. Hangi ideolojide olursak olalım, mücadeleyi kendi dilimizle yapmanız gerekir. Dile bütün alanlarda ve çalışmalarda ağırlık vermeliyiz. Dili günlük çalışmalarda kullanmazsak yok olur.”
'DİL TALEPLERİN BAŞINDA YER ALMALI'
Dilin korunması için asıl sorumluluğun halkın öncülerinde olduğunu kaydeden Farqînî, “Eğer onlar dili kullanmazsa dil kaybolur. Kürt ve Kürtçe et ve kemik gibi ikisi birbirinden ayrı düşünülemez. Kürt özgür değilse dil de özgür olmaz. Dil kollektif bir hak. Dilini kabul eden kimliğinde kabul etmek zorunda, dil kültürün önemli bir ayağı, ama kültürü özgürleştiren yayan, diri tutan dildir. Kültürel hafıza için de dil çok önemlidir bu yüzden de Kürt siyasi hareketi, Kürtler dil konusunda dikkatli olmalı sadece dil için bildiri dağıtmak ve açıklama yapmak yeterli değil. Özgürlük ve hak taleplerinde dili birinci sıraya koymalıdır” şeklinde konuştu.
'DİL VE EDEBİYAT SAVAŞI VERİLMESİ GEREKİYOR'
Ardından Nesrin Navdar, Zazaki ve Kurmancki olarak “Edebiyat ve Kadın” başlıklı bir konuşma yaptı. Navdar, “Şuana kadar edebiyatta erkeklerin hâkimiyeti var ve onların üzerinden yürüyormuş gibi görünse de bugün yapılan araştırmalar sonucunda edebiyatı ilk var edenin kadın olduğu ortaya çıktı” dedi.
Ortaya çıkan bu gerçekliğin kadın ve edebiyat arasındaki bağı gösterdiğini söyleyen Navdar, “Kadın ve edebiyat arasındaki soğukluğun sebebi okunmamasıdır, yazmaması değil. Bu da ataerkilliğin toplumda yarattığı bir şey. İlk edebi metinlerin ortaya çıktığı yerin Mezopotamya olduğunu görüyoruz. Ama bugün Mezopotamya ve Ortadoğu’ya baktığımız zaman kadının edebiyattaki durumu çok iç açıcı değil. Kadının yazmıyor olmasını eleştiriyorum, çünkü bir şeyi edebi olarak görme ve anlatmada kadının yeteneği erkeklerden çok daha fazla. Kadınlar edebiyatta çok daha fazla ilerlemeli. Bu konuda çalışmalar var ama yeterli değil. Özellikle Kurmancki lehçelerinde daha fazla eserler çıkarmamız lazım. Dil ve edebiyata ihtiyacımız var. Bu yüzden dil ve edebiyat savaşı vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'KÜRTÇE EĞİTİM'
Son olarak Kürt dilinde eğitim üzerine konuşan Resul Geyik, dünyanın her yerinde yazarların edebiyatla milletlerini yeniden yarattığını bir şiir, hikâye üzerinden aydınlığa ulaşıldığını aktardı. “ Kürtler olarak biz de dil konusunda her zaman direniyor, konuşuyor, dernekler açıyoruz” diyen Geyik, “Bu çok güzel ama bunları ne kadar doğru yapıyoruz? Dil eğitimini doğru veriyor muyuz? Kitaplarımız var ama eğitim konusunda eksik kalıyoruz. Materyal konusunda sıkıntılarımız var. Eğitim için çok daha fazlası yapılması yeterli düzeyde eğitim kitapları metotları bulunmalı” diye belirtti.
Panel konuşmaların ardından soru - cevap bölümü ile sona erdi.