AMED - İki çocuğunu özgürlük mücadelesinde, eşini de sürgünde yitiren 73 yaşındaki Meyaser Akdağ, yaşadığı tüm acılara rağmen zafere olan inancını koruyor. Akdağ, “Bizler bu yaşımıza rağmen barış için buraya geliyoruz. Artık cezaevinden cenazeler çıkmasın istiyoruz” dedi.
Cezaevlerinde politik tutsakların, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü talebiyle başlattıkları dönüşümlü açlık grevi eylemi 26’ncı gününde devam ediyor. Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) öncülüğünde Amed’de başlatılan Adalet Nöbeti 19’uncu gününe girerken, nöbete her gün yeni tutsak yakınları katılıyor.
73 yaşındaki Meyaser Akdağ’da Êlih’ten Amed’e gelerek nöbete katılan annelerden biri.
TUTUKLAMA, GÖÇ, ÖLÜMLER...
İstanbul’da 1997 yılında Barış Anneleri Meclisi’nin kurucularından olan Akdağ, Kürt sorunun demokratik çözümü için yıllardır mücadele yürütüyor. 12 Eylül Askeri Darbesi ardından eşi tutuklanan Akdağ, 1982 yılında İstanbul’a göç etmek zorunda bırakılır. Kürt sorununda güvenlikçi politikaların yansımasının canlı tanığı olan Akdağ, 17 yıl boyunca cezaevini yol eyler.
17 yılın ardından eşi Osman Akdağ tahliye edilse de aile üzerindeki baskılar son bulmaz. Hakkında birçok dava açılan Osman Akdağ, Kuzey ve Doğu Suriye’ye gider ve 2020 yılında kaldığı Hemko’da yakalandığı koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirir.
ÖZGÜRLÜK UĞRUNA İKİ ÇOCUĞUNU YİTİRDİ
Meyaser Akdağ’ın acıları, gördüğü zulüm bununla da sınırlı kalmaz. Akdağ, Kürt sorununda dayatılan çözümsüzlük ve savaş politikalarında iki çocuğunu yitirir. Akdağ’ın 1992’de PKK’ye katılan oğlu Metin Akdağ (Ceng) 1994’te, ağabeyinin ardından 1996’da PKK katılan kızı Sakine Akdağ da (Binevş Ceng) 2018’de yaşamını yitirir.
Tüm bu kayıplara rağmen Akdağ aralıksız sürdüğü özgürlük ve barış mücadelesinde defalarca gözaltına alınır, yargılanır. 2012’de 25 Barış Annesi ile birlikte cezaevlerindeki açlık grevine girer. 2015’te sokağa çıkma yasaklarında yaşanan katliamlara karşı AKP batman İl Başkanlığı önünde eylem yapar, tüm demokratik eylem ve etkinliklerde en önde yerini alır. Yıllarca barış mücadelesi veren Akdağ, yargılandığı Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyesi olma” iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası alır.
Şimdi ise Adalet Nöbeti’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik çözümünde rolünü oynayabilmesi için fiziki özgürlüğünü talep eden Akdağ, aynı taleple cezaevlerindeki tutsakların sesine de ses olmak istiyor.
‘YAŞIMIZA RAĞMEN BARIŞ İÇİN BURADAYIZ’
Akdağ, “Bizler bu yaşımıza rağmen barış için buraya geliyoruz. İnsanların artık ölmemesi için… Artık cezaevinden cenazeler çıkmasın istiyoruz” dedi.
İmralı’da yürütülen mutlak tecridin gelinen aşamada tüm Kürt halkı üzerinde uygulandığına işaret eden Akdağ, “Artık bir adım atılmalı çünkü bugün sadece İmralı’da değil 4 parça Kurdistan’da halkımız tecrit altındadır. İmralı’daki tecrit kaldırılsın. Artık savaş olmasın zindanların kapıları açılsın. Bunu bilsinler tek bir Kürt kalana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.
‘TOPLUMSAL SAHİPLENME OLMALI’
Kürt sorununun barışçıl çözümünün PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasından geçtiğini söyleyen Akdağ, tecridin kaldırılması için tüm Kürtlerin birlik duygusuyla ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi. “Bu mücadele birkaç annenin ya da bir kişinin mücadelesiyle olmaz” diyen Akdağ, “Toplumsal bir sahiplenme olmalıdır. Bu nedenle tüm halkımızın bu eyleme destek vermesi gerekir” dedi.
İktidarın, İmralı tecridi ve Kürt sorununa dönük çözümsüzlük politikaları karşısında içeride ve dışarıda devam ettirilen eylemlerin kendisinde büyük bir umut yarattığını vurgulayan Akdağ, şunları söyledi: “Eğer bu adalet nöbetini sahiplenip büyütmesek, yarın çocuklarımız ölüm orucuna girer. O yüzden bu noktaya varmadan onlara sahip çıkalım. Biz artık bu acıları kabul etmiyoruz; çünkü ömrümüz bu acılarla geçti. 73 yaşındayım ve tutsaklar için gelip oturacağım. Gerekirse canımı onlara kurban edeceğim. Bu konuda umutluyum ve zafer bizim için yakındır.”
MA / Mehmet Güleş