MÛŞ - Paris'te Emine Kaya, Abdurrahman Kızıl ve Mîr Perwer’in katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. Arkadaşı Perwer'i anlatan İnan Demir, "Sanatçı kimliğinden ziyade devrimci kişiliğiyle ön plandaydı" dedi.
Fransa’nın başkenti Paris’te 23 Aralık 2022 tarihinde Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıda KCK Yürütme Konseyi üyesi Emine Kara (Evîn Goyî), sanatçı Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl'ın katledilmesinin üzerinden bir yıl geçti. "İkinci Paris Katliamı" olarak kayıtlara geçen katliamın ardından tetikçi William M. tutuklandı. Ancak olayın perde arkasında kimlerin olduğu açığa çıkarılmadı.
Katledilenlerden sanatçı Mîr Perwer, 2016 yılında hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla verilen 20 yıllık cezanın 2019 yılında Yargıtay tarafından onanmasının ardından yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Avrupa’da kültür çalışmalarında yer alan Perwer, sesi ve duruşuyla Kürtlerin gönlünde büyük bir yer edindi. Perwer'in cenazesi, katliamdan sonra memleketi Mûş'ta getirildi. Polisler, cenaze törenine saldırdı. Saldırıda çok sayıda kişi gözaltına alındı. Ancak buna rağmen kitlesel bir tören düzenlendi.
Cenaze törenine katıldığı için "görevi yaptırmamak için direnme" iddiasıyla 2 ay tutuklu kalan İnan Demir, yakın arkadaşı olan sanatçı Perwer’i anlattı.
İnan Demir
PERWER'İN DEVRİMCİ KİŞİLİĞİ
Demir, Perwer'in sanatçı kimliğinden ziyade devrimci kişiliğiyle ön planda olduğunu söyledi. Perwer'in sanatçı Hozan Serhad’ın yolunda gittiğini belirten Demir, "Perwer'e sadece bir sanatçı demek yanlış; yoldaştı, arkadaştı ve mücadeleci bir insandı. Ne zaman bir programa katılsa Kürtlerin mücadelesinden ve Kürtlerin bugün neden özgür yaşaması gerektiği konusunda bir konuşma yapardı. Sonrasında şarkısına başlardı. Kürt kültürüne yönelik asimilasyon politikalarına karşı yapılan her eylem ve etkinliğe bağlamasıyla katılırdı” dedi.
'KÜRTLERİNİ MÜCADELESİNİ İŞLİYORDU'
Perwer’in Hozan Serhad’a aşık bir insan olduğunu söyleyen Demir, "Sazı her eline aldığından Hozan Serhad’ın bir sözünü söyleyip sonra çalmaya başlardı. Çünkü Hozan Serhad’ın devrimci kişiliğinden çok etkilenmişti. Perwer, Hozan Serhad kişiliğine bürünmek istiyordu. Bunun için çok çalışma yürütüyordu. Sürekli 'Kürt sanatını daha nasıl ileri taşıyabiliriz' diye kafa yoruyordu. Perwer, bugüne kadar çok sayıda Kürtçe beste yaptı. Bu çalışmalarının çoğu, Kürtlere yönelik geliştirilen katliamlar ve direnişi ifade ediyordu. Perwer dünyanın neresine gittiyse mücadelesini sazıyla sözüyle anlatıyordu. Bugün halkının gönlünde sevilmesini nedeni yurtsever duruşundan dolaydır” ifadelerini kullandı.
‘PERWER ÜLKE ÖZLEMİ ÇEKİYORDU’
Perwer’in yurt dışına gitmek zorunda kaldıktan sonra ülke hasreti çektiğini ifade eden Demir, "Sanatını ekonomiye bağlayan binlerce sanatçı var. Perwer’i bu sanatçılardan ayıran en önemli özelliği, sanatı sömürge altına tutulan bir halkın sanatının geliştirilmesine yönelik çalışmasıydı. Son yıllarda Avrupa'ya gitmek zorunda kaldı. Ne zaman telefonla görüşsek, Kurdistan’a gelmek istiyordu. Oralarda yapamadığını söylerdi. Avrupa'nın Kürtlere göre yerler olmadığını ve yurtsever insanların burada yapamadığını tekrarlardı. Hep ülke özlem çekiyordu. Toprağına bağlı bir insandı. Hiçbir zaman Avrupa'ya gitmek istemedi. Ama hakkında 20 yıl ceza verildi ve gitmek zorunda kaldı" diye konuştu.
‘MÎR PERWER’İ KATLEDENLER MÛŞ’U YAKANLARDIR’
Perwer ve yanındaki arkadaşlarının katledilmesinin sıradan bir olay olmadığını söyleyen Demir, olayın "faili belli bir katliam" olduğunu vurguladı. Demir, şöyle devam etti: "Bu katliamın failleri Şêx Said’i asanlar, Roboskî Katliamı'nı yapanlar, Dêrsim’i bombalayanlar, 90’lı yıllarda Mûş’u yakanlardır. Perwer ve arkadaşlarını katleden zihniyetle, bu katliamları yapan zihniyet aynı zihniyettir. Kimse bize hikaye anlatmasın. ‘Katilin akli dengesi yerinde değildi’ diyerek bu katliamdan sıyırılmazlar. Kürt halkı da bizler de bugün katillerin kim olduğunu biliyoruz. Bu durumu kabul etmiyoruz."
Demir, 23 Aralık’ta Yeşilova Mezarlığı'nda Perwer'i anacaklarını aktararak, tüm kesimleri anma törenine çağırdı.
MA / Hakan Yalçın