RIHA - Riha’da ÖHD, İHD ve SES yöneticileri, açlık grevindeki tutsakların taleplerinin haklı ve meşru olduğuna işaret ederek, karşılanması gerektiğini vurguladı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri 25’inci gününe girdi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Serhat Kurt, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Eşbaşkanı Ferhat Demir ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Riha Şubesi Hapishane Komisyonu Eşsözcüsü Halil Akbaş, tutsakların başlattığı açlık grevini değerlendirdi.
‘SİYASİ SAİKLERLE HAREKET EDİLİYOR’
ÖHD Riha Şubesi Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Serhat Kurt, yaşanan hukuksuzluklara dair her yıl 3’er aylık aralıklarla tutsakların durumunu rapor ettiklerini belirterek, açlık grevlerinin 2’nci gününde Urfa 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevlerini ziyaret ettiklerini ifade etti. Kurt, yaptıkları ziyaretlerde cezaevlerinde hak ihlallerine dair herhangi bir adım katılmadığını, buna karşı tecridin giderek derinleştirildiğini ifade etti. Tutsakların greve başladıkları gün Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, ulusal ve uluslararası insan hakları kurumlarına mektup yazdıklarına değinen Kurt, "Talepleri haklı taleplerdir. Savaş ve tecrit politikalarına karşı siyasi tutsaklar geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi son süreçte de yeniden açlık grevine girdiler. Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit yakalandığı günden bu yana uygulanmaktadır. Bu tecrit artık işkence boyutunu aşıyor. CPT en son hazırladığı raporunda İmralı'da yaşanan hukuksuzluğa dair Türkiye'ye uyarılarda bulundu. Ancak özellikle darbe girişimden sonra ülkede hukuk askıya alındı. AKP-MHP koalisyonunun Kürt sorununa bakış açısı ve tecrit politikası bizi bu günlere getirdi. Çünkü hukuk yerine siyasi saiklerle hareket ediliyor” dedi.
‘BİZİM DE DÜŞÜNMEMİZ GEREKİYOR’
İHD Riha Şubesi Hapishane Komisyonu Eşsözcüsü Halil Akbaş ise, tutsakların açlık greviyle hem devlete hem de AKP-MHP iktidarına mesaj verdiklerini belirterek, tecritle iktidarın halklara korku salmak istediğini söyledi. İmralı’dan cezaevlerine, oradan da tüm topluma uygulanan tecrit ile insanlarda gelecek kaygısı oluştuğunu kaydeden Akbaş, şöyle konuştu: “Siyasi tutsaklar başlattıkları açlık greviyle, bir yandan Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kırmaya çalışırken, bir yandan da halkın bu korkusunu kırmayı amaçlıyor. O yüzden bir kez daha bu eylemi sırtladılar. Halk olarak bizim de bundan bir mesaj çıkararak ne yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekiyor" diye konuştu.
‘TUTSAKLAR DİRENİŞİ BIRAKMADI’
Tutsakların sınırlı imkanlarına rağmen direnişi bırakmadıklarını belirten Akbaş, insan hakları savunucuları, aydınlar, kanaat önderlerinin tecridi kırmak ve demokrasinin yeniden tesisi için birlikte hareket etmeleri gerektiğine vurgu yaptı. Akbaş, "Demokratik ve hukuki sınırlar içerisinde hakkımız olan sokaklara çıkmamız ve sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Sokaklarda özgür yaşamak istediğimizi ve bunun için Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini haykırmamız lazım. Sayın Öcalan'ın fikir ve düşüncelerinin Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu'da yürütülen siyasetin önünü açacağını hepimiz biliyoruz. Çünkü onun fikirleri, barışın tesisi, halkların bir arada yaşayabilmesini sağlayacak bir sistemi içeriyor. Barışın tesisini sağlayacak bu sistemin kurulması için onun düşüncelerini, fikirlerini duymamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
SAĞLIK HAKKINA ERİŞİM
SES Riha Şube Eşbaşkanı Ferhat Demir de, tutsakların açlık grevlerindeki en temel taleplerinden birinin sağlık hakkına erişim ve hasta tutsakların durumu olduğunu ifade ederek, “Basına yansıyan ve yapılan şikayetlerden de biliyoruz ki cezaevlerinde mahpusların sağlık haklarına dönük ciddi ihlaller yaşanıyor. Mahpusların sağlığa erişiminde ciddi zafiyetler var. Hasta tutsakların da sağlığa erişiminde yaşadıkları sorunları görüyoruz” dedi.
‘AÇLIK GREVİNDE İKEN HAK İHLALİ YAŞIYORLAR’
Cezaevi idarelerinin, açlık grevine başlayan tutsaklar için vermeleri gereken gıdaları tutsaklara tam olarak vermediklerini belirten Demir, “Mahpusların açlık grevlerinde almaları gereken bazı gıdaları almadıklarına dair bilgiler ediniyoruz. Açlık grevleri, hali hazırda mahpusların yaşadıkları antidemokratik uygulamalara karşı bir eylemsellik şekli. Bunu yaparlarken de hak ihlali yaşıyorlar. Mahpuslara Dünya Tabipleri Örgütünün belirlediği etik ilkeler ışığında yaklaşılması gerekiyor. Hem Malta hem de Tokyo Bildirgelerinde açlık grevlerine giren mahpusların hakları güvence altına alınmıştır. Bunlara uyulması elzemdir” diye konuştu.
MA / Ceylan Şahinli