AMED – Kendilerini istihbarat elemanı olarak tanıtan kişiler, muhbirlik teklifinde bulunup ret cevabı aldıkları Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Amed Şube Sekreteri Erhan Gümüş’ü, "Devlet adına seni son kez uyarmaya geldik, yolun son çıkışındasın" diyerek tehdit etti.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Amed Şube Sekreteri Erhan Gümüş, kendilerini istihbarat elemanı olarak tanıtan kişilerin muhbirlik teklifini reddetmesi üzerine tehdit edilmesine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesinde basın toplantısı düzenledi.
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD Amed Şube Başkanı Ercan Yılmaz, ESM Amed Şubesi yöneticileri ve üyeleri de toplantıda yer aldı.
İlk söz alan İHD Şube Başkanı Ercan Yılmaz, Türkiye’de 2015 yılından sonra tekrar başlayan çatışmalı süreçle birlikte topluma dönük farklı baskı metotlarına başvurulduğunu, bunlar arasında kolluğun yurttaşlara yönelik fiziksel ve psikolojik baskıları ile muhbirleştirme çabalarının bulunduğunu dile getirdi.
SON 5 YILDA 81 BAŞVURU
Derneklerine 2018 yılından bu yana bu yönlü 81 başvuru yapıldığı bilgisini paylaşan Yılmaz, başvurular içerisinde muhbirlik dayatmasına maruz kalan mağdurların profillerinin çeşitlilik gösterdiğini, aralarında öğrencilerin, mahpus yakınlarının, sendikal faaliyet yürüten yurttaşların bulunduğunu aktardı.
‘GÖZ YUMULMAMALI’
Yapılan başvurulara ilişkin Diyarbakır Valiliği, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü'ne, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na birçok kez başvurduklarını belirten Yılmaz, “Çünkü sistematik hal alan bir durum. Son güncel örnek KESK’e bağlı ESM Şube Sekreteri Erhan Gümüş isimli yurttaşa karşı gelişen durum oldu” dedi.
Gümüş’ün, Ağustos ayından bu yana sistematik olarak polislerden baskı gördüğünü ve muhbir olmaya zorlandığını söyleyen Yılmaz, konu hakkında İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü ve Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na başvuruda bulunduklarını kaydetti. Yılmaz, Bakanlık ve Emniyet’e şu çağrıda bulundu: “Bu kişiler kamu görevlisi olarak bu işlemleri yaptıklarını beyan ediyorlar. Türk Ceza Kanunu’nda kişi özgürlüğünden yoksun bırakma, tehdit, hakaret hatta işkence suçu unsurlarını oluşturmakta. Bu uygulamalara göz yumulmaması gerekiyor. İçişleri Bakanlığı bu kişilerin kamu görevlileri olup olmadığını açıklamak zorunda.”
Yılmaz, kendilerine yapılan bildirimler doğrultusunda Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi olmak üzere uluslararası mekanizmalara da başvuru yapacaklarını belirtti.
KESKİN: EN UFAK BİR DURUMDA DEVLET BİRİMLERİ SORUMLU
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de, 90'lı yıllarda da bu tür uygulamaların yaşandığını hatırlattı.
Keskin, “Devletin kullandığı çok kirli ve yasa dışı bir yöntem. O nedenle sonuna kadar arkadaşımızın yanındayız. Gerekli başvuruları yaptık. En ufak bir durumda devlet birimleri sorumludur. Bu yöntemden vazgeçin diyorum” ifadelerini kullandı.
Sonrasında konuşan ESM Şube Sekreteri Erhan Gümüş ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
“21 Ağustos’ta telefonla aranarak, karakola davet edildim. Kullandığım aracın çift plaka olarak geçtiğini, bunun için bir imza atmam gerektiği söylendi. Bu süreci biraz geciktirdim. 3 gün sonra İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Böyle bir şeyin olmadığını söylediler. Beni arayan numarayı aradım ve oradaki polis memuruna verdim. Polis memuru konuşunca istihbarattan olduklarını ve görüşme talep ettiklerini söylediler. İş yerinde olacağımı söyledim. Saat 13.00 civarlarında kamu kurumuna geldiler. Devlet adına geldiklerini söylediler. İş yerine kayıt yaptırmadan girmişlerdi. Gelenler muhbirlik teklifinde bulundular. Reddedince ‘kamu görevinden ihraç ederiz’ sözleriyle tehdit ettiler. Bir hafta sonra kardeşimin tahliye olması gerekirken, bir yıl uzatma cezası verildi. Sonrasında da sistematik bir şekilde takip edildim.
'YOLUN SON ÇIKIŞINDASIN' DİYEREK TEHDİT ETTİLER
Bu 18 Aralık’ta eve giderken önümü kestiler ve ‘Devlet adına seni son kez uyarmaya geldik, yolun son çıkışındasın’ diyerek tehdit ettiler. Görünür bir şekilde devletin mekanizmalarını kullanarak, ‘Biz devletin adına geliyoruz’ sözleriyle, eşkıya tarzı bir yaklaşımıyla insanları tehdit edip, sendikal çalışmalarınızı illegalize edip, bizi bu çalışmalardan geri bırakmak istiyorlar.”
‘MÜVEKİLİMİN HAYATİ TEHLİKESİ VAR’
Gümüş’ün avukatı Bahar Fırat ise, müvekkilinin hayati tehlikesinin olduğunu ifade etti. Müvekkili ile birlikte ailesinin de takip edildiğini söyleyen Av. Fırat, konunun takipçisi olacaklarını ifade etti.
ESM Merkez Yürütme Kurulu üyesi Sefer Tuğrul da yaptığı konuşmada KESK’in kurulduğu günden bugüne bu tür baskılara maruz kaldığını, ancak hiçbir zaman geri adım atmadıklarını söyledi. Gümüş’e yönelik şantaj ve tehditleri kabul etmeyeceklerini söyleyen Tuğrul, “Süreci başından beri takip ediyoruz. Kendisiyle de zaten dayanışma içindeyiz. Bu şantaj ve tehdidi yapanlara buradan sizlerin aracılığıyla bir kez daha seslenmek istiyorum. Bizler, sizin bu tehdit ve şantajlarınıza pabuç bırakacak insanlar değiliz. KESK’in mücadele tarihine bir baksınlar, ona göre hareket etsinler. Bunlardan korkmuyoruz, 1 milim dahi geri adım atmayacak ve arkadaşımızı bir an olsun yalnız bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.