ANKARA - Asgari ücrete yapılacak artışın zamlar karşısında eriyeceğini söyleyen Prof. Dr. İzzettin Önder, “Hem devlet hem de özel sektörün 500 milyar dolarlık bir borç yükü var. İşçi zam aldığını düşünüyor ancak bu zam değil, para yanılsamasıdır” dedi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2024 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamındaki ikinci toplantısını 18 Aralık 2023 Pazartesi günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda gerçekleştirdi. Toplantıda, işveren tarafını temsilen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), işçi kesimini ise Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) temsil etti. Yeni yıla sayılı günler kalırken, gözler komisyonun üçüncü toplantısına çevrildi.
Prof. Dr. İzzettin Önder, devam eden asgari ücret görüşmelerine dair değerlendirmelerde bulundu.
‘DEVLET HER DAİM SERMAYEDEN YANA’
Devletin, amacı gereği daima işçi ve emekçinin ücretini baskılama yönünde hareket ettiğini belirten Önder, bunu da açıktan değil sanki işçinin yanındaymış gibi bir görüntü vererek yaptığını söyledi. Önder, “Devlet şöyle bir mesaj veriyor; ‘Bakın yanınızda olmazsak daha düşük fiyatla çalışmak zorunda kalırdınız.’ Tabi bu koca bir yalan. Çünkü devlet vergilendirmeyi sermayeye yapmıyor. Hatta sermayeye vergi muafiyetleriyle vergi tatilleri sağlıyor. Emekçilere ise böyle bir muafiyet söz konusu değil” diye belirtti.
PATRON DEVLET İŞBİRLİĞİ
Emeğin örgütlü mücadelesinin ortadan kaldırıldığını dile getiren Önder, şöyle dedi: “İşçi hukukunu devlet organize ediyor ve organize ederken de mesela sendikaların propaganda yapmasını, televizyon açmasını yasaklıyor. Ancak işverenlerin bu hakları var. İşçi aleyhine bir sürü hüküm koyuyor ama adı hukuk oluyor. Sonradan da ‘Bu hukuku ben devlet olarak koruyacağım’ diyor. Bunun dışına çıkarsanız da hukuksuzluk oluyor. Patronlar da, devletle iş birliği içinde kanunlara işçiyi anında atabilecek maddeler ekliyor. Yine işçilerin toplu olarak bir yerde gösteri yapması durumunda, devletle iş birliği içerisinde olan patron polisi çağırıyor. Ama işverenler bizden kopardıkları servetleri yurt dışına çıkartırken, devlet onlara engel olmuyor, ‘Nereye gidiyorsunuz’ diye de sormuyor.”
‘500 MİLYAR DOLAR BORÇ VAR’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bu yıl da yanına “işçi ile işveren temsilcilerini” almasını göstermelik olarak tanımlayan Önder, “Türkiye’de hem devlet hem de özel sektörün 500 milyar dolarlık bir borç yükü var. Özel sektör bir yerden işçiyi baskılayarak kazandığını alacak ki, borcunu döviz olarak ödeyebilsin. Devlet de daha fazla vergi toplayacak ki borcunu ödeyebilsin. Dolayısıyla ortada bir yük var ama bütün mesele; bu yükün kimin üzerine yığılacağıdır” ifadelerini kullandı.
‘ZAM DEĞİL PARA YANILSAMASI’
Maaşlara yapılacak zammın zamlar karşısında eriyeceğine dikkat çeken Önder, şöyle devam etti: “Maaşlara zam gelecek, asgari ücrete zam gelecek. Ama zam, devletin kendi vergi dilimlerinin ayarlamasına baktığımızda bu ücreti eritecek şekilde olacak. İşçinin yaşadığı enflasyon yüzde 100 hatta daha üzerindeyken TÜİK’in enflasyonu düşük gösteren rakamları işçinin maaşında yapılacak zamma etki ediyor. İşçi de biraz zam aldığını düşünüyor ancak bu zam değil para yanılsamasıdır. Çünkü mühim olan ürünlere gelen zamlardır. Emek yandaşları haklı olarak; ‘Ücretler artmasın ama zamlar, kiralar, doğalgaz fiyatı ve elektrik fiyatı dursun’ diyor, ancak devlet bunu yapmaz. Çünkü devlet sadece para olarak zam yapmıyor, aynı zamanda yükünü kime yıkacağının tercihini de yapıyor. İşçilerin bunu anlaması lazım.”