ANKARA- AKP’nin rant için yarattığı ekolojik yıkıma ve Torba Kanun ile “Kentsel Dönüşümün” tamamıyla önünün açılmasına işaret eden DEM Partili Perihan Koca, “Şu anda ülkenin her karış toprağı müteahhitler çetesinin eline pekâlâ geçebilir vaziyette” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri, Meclis’te görüşülen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçelerine dair konuştu.
Görüşmelerde söz alan DEM Parti Wan Milletvekilli Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Kobanê Davası’na dikkat çekerek, halk iradesinin kırılmak istendiğini söyledi. Türkiye’deki hava kirliliğine dikkat çeken Sayyiğit, 131 ülke arasında 45’inci sırada olduğunu söyledi. Hava kirliliğinden dolayı dünyada her bir dakikada 13 kişinin yaşamını yitirdiğini paylaşan Sayyiğit, “Buradan halkın iradesine kayyum atanmış seçim bölgem Van’dan da bahsetmek istiyorum. Başkale ve Erciş'te neredeyse yılın aynı anında birçok sel olayı yaşandı. Belediyelere atanan kayyumların ne halkı uyardığı ne de önlem aldığını gördük buralarda. Kentimizin altyapısı da tahrip edilirken en ufak yağmurda bile sokak ve caddelerimiz maalesef göle dönüşüyor. İktidara şunu söylemek istiyorum: Van zaten göl bakımından oldukça zengin bir il, siz yeni göller oluşturmaktan vazgeçin, gelin, Van Gölü’nün çevresinde birleşelim çünkü gerçekten Van Gölü risk altında” dedi.
KURDİSTAN KENTLERİNE DEĞİNDİ
Wan’da ciddi bir hava kirliliğinin olduğunu ifade eden Sayyiğit, “Buna karşı mücadelede yerel yönetimler kritik bir noktada ama kayyumlar aracılığıyla belediyeler ve halk arasına ciddi bir duvar örülmüş durumda. Van’da ciddi bir hava kirliliği söz konusu, özellikle de soğuk ve uzun kış günlerinde, kış mevsiminde bunu daha yaygın bir şekilde görüyoruz. Aslında Van’da büyük ölçekli bir sanayi kuruluşu da yok, buna rağmen ama temiz bir hava da söz konusu değil. TMMOB’un raporuna göre; Van, Ağrı, Iğdır, Batman ve Şırnak en kirli havayı soluyan kentler arasında. İfade ettiğimiz kentlerin birçok noktasında zaten hâlen doğal gaz yok; kentlerimiz sosyoekonomik açıdan geri bıraktırılmış, işsizlik ve yoksulluk yüksek düzeyde. Bu nedenle, ısınmada kömür, odun, fosil gibi yakıt kullanımının hâlen yüksek düzeyde olduğunu biliyoruz” diye kaydetti.
‘EKOLOJİK YIKIM VAR’
Söz alan İstanbul Milletvekili Özgül Saki, kapitalizmin içinde bulunduğu krizi aşmak için ekosisteme savaş açtığı belirlemesinde bulundu. Bunun “iklim değişikliği” olarak sunulmaya çalışıldığını paylaşan Saki, bunun ciddi bir iklim ve ekolojik kriz olduğunu söyledi. Saki, “AKP iktidarı bakın ne yapıyor? İktidarda olduğu yirmi bir yılda çevreyi ve doğayı koruyan kanunları bir bir değiştirdi; rant, talan politikalarıyla ülke coğrafyasında ciddi ekolojik yıkıma yol açtı. Bize de çözüm olarak poşet toplamayı öneriyor. Marketlerde 25 kuruş poşet ödeyerek ‘Biz iklim krizini durdurabileceğiz’ deniyor, aklımızla resmen dalga geçiliyor” dedi.
BELÇİKA KADAR
AKP’nin halkı sermayenin sömürü, talan ve kirletmesi ile baş başa bıraktığını ifade eden Saki, “Ekolojik yıkım sürerken, iktidar Türkiye'nin dört bir yanında mega projelerle, madenlerle, HES’lerle, termik santrallerle feda ettiği milyonlarca hektar alan yok edilirken sembolik ağaç dikimleriyle ne kadar çevreci olduğunu göstermeye çalışıyor, trajikomik oluyor, yapmayın böyle şeyler. Bakınız, Maryland Üniversitesi Küresel Orman İzleme Örgütünün verilerine göre Türkiye 2001'den 2022'ye kadar 678 bin hektar ağaç örtüsünü kaybetmiştir. Bu da 2000 yılından bu yana ağaç örtüsünde yüzde 6,7'lik azalmaya denk geliyor. 2012- 2022 yılları arasında 57.359 tahsis işlemiyle 382.972 hektar orman alanı ormancılık dışı kullanıma tahsis edilmiş. Son on yılda tahsis işlemlerinin yaklaşık yüzde 45'i madencilik sektörüne peşkeş çekilmiş durumda. AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında 41 milyon 196 bin hektar tarım arazisi mevcutken 2021’de bu arazi toplamı çayır ve meralar dâhil edilmesine rağmen 38 milyon 63 bin hektara gerilemiştir. Yok olan 3 milyon 135 bin hektar park bugün Belçika’nın yüz ölçümüne tekabül etmektedir” diye konuştu.
ÇÖZÜM: EKOLOJİK İNŞA
Bugün, Cudi’de, Gabar'da, Şırnak'ta “askerî operasyon” adı altında yakılan ormanların, katledilen canlıların haddi hesabı yok. Havan toplarıyla sadece insanlar, çocuklar ölmüyor, aynı zamanda yaban hayvanlarının, kurdun, kuşun canı ve yurdu da yok ediliyor. Bölge bilerek isteyerek ekolojik yıkım politikalarıyla insansızlaştırılmak isteniyor; biz bunu biliyoruz ve buna asla, asla geçit vermeyeceğiz. Özetle, biz sermayeden, savaştan, çatışmadan yana ısrar edilen her politikanın canımıza, evimize, doğamıza mal olmaya devam ettiğini ısrarla söylemeye devam edeceğiz. İklim krizine karşı çözüm ekonominin, sistemin ve toplumun bir bütün olarak ekolojik temelde yeniden inşasındadır” ifadelerini kullandı.
‘SEN YIK, KANUN PEŞİNDEN GELİR’
Geçtiğimiz aylarda Meclis’te kabul edilen Kentsel Dönüşüm ile ilgili Torba Kanuna’a işaret eden Mersin Milletvekili Perihan Koca da, bunula birlikte yaşam alanlarının gasp edildiğini söyledi. Koca, Defne ve Antakya’da bu şekilde 207 hektarlık alanda yer alan 8 mahallenin rezerv alan ilan edildiğini ve burada 50 bin insanın yaşadığını ifade etti. Koca, “Önceki dönem İçişleri Bakanınız, önceki dönem namıdiğer suç işleri bakanınız Süleyman Soylu başka bir konuyla ilgili görüşürken aslında buna dair çok güzel bir slogan bulmuştu, yaratmıştı ve demişti ki: ‘Siz yıkın, kanun peşinizden gelir’ Şimdi, aslında siz Soylu’nun üretmiş olduğu bu sloganı siyaset felsefesi hâline getirmiş durumdasınız ne yazık ki” dedi.
HER KARIŞ TOPRAK ÇETELERİN ELİNE GEÇTİ
Koca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Defne halkını, Samandağ halkını yani depremde bir şekilde sağ kalabilmeyi başarmış bir halkı zorla yerinden ediyorsunuz. Neden yapıyorsunuz bunu? Çünkü orada Arap Alevi halkları yaşıyor. Neden yapıyorsunuz bunu? Çünkü sizin tekçi, inkârcı, imhacı zihniyetiniz bugün demografik yapıyı değiştirmek üzere depremi bir fırsat olarak görüyor ne yazık ki. Değerli Depremin yok edemediği bir halkı siz bu mezhepçi, nefret politikalarınızla, rant politikalarınızla görüyoruz ki yok etmeye çalışıyorsunuz. Bakın, mesele sadece Hatay meselesi değil, mesele sadece deprem bölgeleri de değil, şu anda ülkenin her karış toprağı müteahhitler çetesinin eline pekâlâ geçebilir vaziyette. Yeter ki müteahhitler, siyasetçi abilerinden, ablalarından ricacı olsunlar, sizin onlar için yapamayacağınız hiçbir şey yok. Cengiz istesin AKP yapsın, Kolin istesin AKP yapsın, Limak istesin AKP yapsın, ne de olsa elinizin kiri değil.”
‘HESABI SORULACAK’
Son olarak söz alan Mehmet Zeki İrmez, sokak ortasında öldürülen Taybet Ana’yı ve yaşamını yitirenleri andı. İrmez, halk mücadelelerin hiçbir zaman yerde kalmadığını ve katil ile emir verenlerden hesap soracaklarını belirtti. Ekonomik kriz ile birlikte kira ve konut fiyatlarının yüzde yüz artış gösterdiğini anımsatan İrmez, “Barınma hakkı en temel insan haklarından biri olmasına rağmen Türkiye bu konuda da bizleri şaşırtmıyor ve bu hakka da erişim sınırlı ve hatta yok olmuş durumda. Geçmişte var olan ve AKP iktidarıyla önü alınamaz bir hâle gelen konut sorununun kökeninde, ev yapımının barınma sorununa bir çözüm olması dışında sermaye biriktirme rejimi ve zenginleşme aracı olarak görülmesinde yatıyor. AKP, politikalarıyla bu anlayışı perçinlemiş hatta bir kural hâline getirmiş durumda ama kendi yarattıkları sorunların çözümleriyle bile utanmadan övünebiliyorlar; evet, utanmadan” dedi.
Kira artışları nedeniyle insanların birbirini öldürdüğünü söyleyen İrmez, “Müsebbibi olduğunuz toplumsal huzursuzluğun ve çözümsüzlüğün bedelini kimler ödeyecek?” diye konuştu. Sokağa çıkma yasaları sırasında ve sonrasında Şirnex’in yerle bir edildiğine de işaret eden İrmez, “10 bine yakın konut ve iş yeri yıkıldı” ifadelerini kullandı.