ANKARA- Kurdistan’a yol yapılmadığına ve yapılan yolların da kalekol ile HES’lere çıktığını belirten DEM Partili Ömer Faruk Hülakü, Kürt halkının izole edilmeye çalışıldığını söyleyerek, tepki gösterdi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Tarım ve Orman Bakanlığı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçelerine ilişkin konuştu.
‘HER YERDEN YOLSUZLUK AKIYOR’
Görüşmelerde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na dair söz alan Çewlîg Milletvekilli Ömer Faruk Hülakü, “Hangi yöne dönsek nereye baksak karşımıza yolsuzluktan başka bir şey çıkmıyor” diyerek, konuşmasına başladı. AKP’nin yirmi yıldır iktidarda olduğunu ve sürekli duble yollardan söz ettiğini ancak ortada yamalı asfaltlı yollar ve yolcu ile sürücü güvenliğinin olmadığı yollardan başka bir şeyin olmadığını ifade etti.
ÇEWLÎG-ELEZÎZ YOLUNDA NE OLUYOR?
AKP’nin halkın ödediği vergiler ile yol yaptığını ancak bu yol yapım sürecinde yandaşların ceplerini doldurduğunu belirten Hülakü, daha sonra Çewlîk ile Elezîz yoluna işaret etti. Yolun 15 yıldır bitmediğini ve yapboz tahtasına döndüğünü, bu şekilde AKP’nin yandaşların ceplerini doldurduğunu ifade eden Hülakü, “Sürekli yapılıp bozuluyor. Bu yol on beş yıldır aynı müteahhide veriliyor, on beş yıldır bu müteahhit yapıyor. Eğer birilerini zengin yapmak istiyorsanız gerçekten örtülü ödeneğiniz ya da gizli ödeneğinizden ona para verin ve şu Bingöl yolunu bir defa bir müteahhit adam akıllı yapsın, Bingöl halkı da kurtulsun, siz de kurtulun” diyerek, tepki gösterdi.
DEPREMİN SIFIR NOKTASINDA
Hülakü, Gumgum’de 6 Şubat’ta meydana gelen deprem sırasında kullanılmaz hale gelen yollara da işaret ederek, bu nedenle yardımın gitmediğini ve pek çok ölümün bu nedenden ötürü yaşandığının altını çizdi. Hülakü, Çewlîg’in de depremin sıfır noktasında yer aldığına dikkat çekerek, “Her türlü önlemin ivedilikle alınması gerektiğini söylüyoruz, dile getirmeye de devam edeceğiz. Bingöl depremin sıfır noktasında yer alıyor. Her an çok şiddetli bir depremle büyük bir felaket yaşanabilir. Bu konuda defalarca Bakanlığa önerge verdik, her türlü tedbir derhâl alınmalı diye ısrarla belirttik. Ancak birçok önergemize cevap verme gereği duyulmuyor. Neyse ki, Ulaştırma Bakanlığı zahmet edip bir önergemize cevap verdi. Cevapta somut bir şey yok ama mealen şunu diyor; ‘Hele bir deprem olsun, biz gerisini hallederiz’” şeklinde konuştu.
KÜRTÇE TEPKİSİ
Hülakü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ülkenin asli unsuru olan Kürt halklarından her yıl milyarlarca lira vergi toplanıyor. Milyarlarca lira derken abartmıyorum çünkü lira her geçen gün değerini gittikçe yitiriyor, trilyonlarca lira desek daha doğru olur. Milyonlarca Kürt’ün yaşadığı bu ülkede her bir Kürt bireyinin yediğinden, içtiğinden, giyindiğinden vergi alınıyor ama Kürt halkının ana dili olan Kürtçe dilinde yani Zazaki ve Kurmanci lehçelerinde yollara konulmuş tek bir uyarı levhası yok. Uçaklarda her dilden anonslar yapılıyor ama Zazaki ve Kurmanci anonslar yapılmamaktadır. ‘Uçaklarda niye Kürtçe anons yapılmıyor?’ diye Ulaştırma Bakanlığına sorduk; bize verdiği cevapta Kürtçe’nin uluslararası taşımacılık dili olmadığı söyleniyor. Bakanım, Türkçe de uluslararası taşımacılık dilleri arasında sayılmıyor. Madem öyle Türkiye'deki hava yolları şirketlerinin uluslararası uçuşlarında yalnızca Çince, Arapça, İngilizce anons yapılsın.”
‘KENDİLERİNE YOL’ YAPIYORLAR
Bakanlığın Kurdistan’a hizmet yapmadığına vurgu yapan Hülakü, şöyle konuştu: “Yapılan yollar, bu yollara harcanan masraflar, yapılan yolların amaçları, hepsi ya kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla yaptıkları kalekollara çıkıyor ya da rant uğruna yandaşlara peşkeş çekerek talan ettikleri dağlarımıza, derelerimize ve vadilerimize yaptıkları barajlara, HES’lere çıkıyor. Yurttaşların kullanması için güvenli bir tek yol dahi yok. O deprem vergileriyle yaptıkları sözde duble yollar da her yıl ya çöküyor ya da köstebek yuvasına dönüşüyor. Bu da onlar için başka bir rant fırsatının kapısını aralıyor yani bunların yol yapmadan anladıkları tek şey yolsuzluk yapmak. Kendilerine yol yapmak dışında başka bir pratikleri yok.”
‘KURDİSTAN’A ÇIKAN BİR DAHA DÖNMESİN’ DENİLMEK İSTENİYOR
Hülakü, devamında şöyle dedi: “AKP iktidarının ayrıştırıcı politikaları nedeniyle Kürdistan’ın neredeyse her yerle bağlantısı kesilmeye çalışılıyor. Amed'e, Van'a, Şanlıurfa'ya, Bingöl'e ve diğer bölge illerimize dönüş uçak seferleri sayısı her geçen yıl kasıtlı bir şekilde azaltılıyor. Hızlı tren projelerinden bölgeye bir kilo demir bile ayrılmış değil, asfaltı ise yalnızca kalekollara, barajlara ve HES şantiyelerine giden yollara döküyorlar. Bu tutumun tanımı Kürt halkını dünyadan izole etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir yani Kürdistan’dan çıkan bir daha dönmesin ya da Kürdistan’a giden bir daha oradan çıkmasın. İsrail’in Gazze üzerindeki planıyla bizim Kürdistan’a dönük planımız aynıdır. Sizin bütün sömürgeci tutumunuza karşı Kürt halkı size boyun eğmeyecektir.”
‘DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR’
Daha sonra söz alan Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan, AKP döneminde düşünce ve ifade özgürlüğü alanının yok edildiğini söyledi. Sansür Yasası’na dikkat çeken Erdoğan, bu yasa ile birlikte düşüncesini ifade edenlerin cezaevine atıldığını ayrıca BTK eliyle sanal medyanın hizaya getirilmeye çalışıldığını ifade etti. Erdoğan, “Yani sansür ve fişlemenin yasal kılıfını oluşturmuş oldular. Dünya bilgi çağını, yapay zekâyı ve dijital dönüşümü konuşurken bizler, hâlâ, acaba bugün hangi haber siteleri yasaklandı, kaç kişi sosyal medya paylaşımlarından dolayı gözaltına alındı, kaç gazetecinin evine baskın yapıldı konularıyla meşgulüz. Şöyle bir bakın bakalım, değişen dünya da her gün kaç site engelleniyor, kaç insan fişleniyor? Bakın bakalım, değişen dünya da kimler başına bir iş geldiğinde ilk olarak internet özgürlüğüne saldırıyor?” diye konuştu.
ANAYASAYA AYKIRI
Kişilerin seyahat geçmişlerinin kayıt altında tutulmasına da değinen Erdoğan, bu durumun özel hayatın gizliliği ve pek çok hususta bağlamında Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Bu durum bize BTK’nin toplumun kişisel verilerini koruyan değil, tam aksine insanları gözetleyip iktidara şikâyet eden bir kuruma dönüştüğünü gösteriyor. Buradan soruyoruz: Bu mudur veri güvenliği? Türkiye'nin mobil internet hızında 141 ülke arasında 66'ncı, sabit internet hızında ise 178 ülke arasında 106'ncı sırada yer alıyor, bu ne demek? Türkiye, internet hızında nal topluyor demek” dedi.
‘AKP İLE EKOLOJİK YIKIM ARTTI’
Söz alan Mêrdîn Milletvekilli George Aslan da, ekolojik yıkıma işaret etti. Aslan, AKP ile birlikte bu tahribatın hızla artığını ifade etti. Aslan, “İktidarın yapmakla övündüğü yol, köprü, tünel ve havalimanlarının kamuya zararı her yıl katlanmaktadır. Bunun ekonomik yükü de ülkede yaşayan yoksul halklara ödetilmektedir. Bu yılın ilk altı ayında garantili projeler için müteahhit firmalara ödenen para, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 167 artarak 23 milyar 769 milyona çıkmıştır. İktidarhalkın ihtiyaç ve talepleri yerine İstanbul Havalimanı'ndan Çanakkale Köprüsü’ne, Kuzey Marmara Otoyolu’ndan elektrik dağıtım şirketlerine kadar tüm büyük ihalelerin verildiği ve kamuoyunda 5’li çete olarak bilinen şirketlerin yararını gözetmektedir” dedi.
KATLİAM GİBİ KAZALAR
Trafik kazalarına da değinen Aslan, “Ülkenin her tarafından sık sık katliam gibi kaza şeklinde verilen haberleri duyuyoruz. Kara yollarına yapılan harcamalara rağmen 2022 yılında 1 milyon 232 bin trafik kazası meydana gelmiştir. Trafik kazaları sonucunda 5.229 kişi hayatını kaybederken, 288.696 de yaralanmıştır. Bu ölümler, trafik kazaları sorununa karşı acil ve rasyonel tedbirlerin alınması gerektiğini ortaya koymaktadır. Hem sürücülerin hem de yolcuların trafik kurallarına uymaları trafik kazalarını önlemede önemli bir faktördür. Öte yandan, yollarda bir türlü bitmek bilmeyen çalışmalar, yapıldıktan sonra üzerinden bir yıl dahi geçmeden tekrar bozulan yollar hem kazalara hem de büyük ekonomik maliyete neden olmaktadır. Yolu yapan müteahhit, yaptığı yol eğer bir yılda bozuluyorsa o müteahhite o yol tekrar yaptırılmalı ve ödeme yapılmamalıdır. Trafik kazaları sorunu sadece altyapı ve üst yapı olarak ele alınmamalıdır. Sosyal ve kültürel boyutları olan, insan hak ve özgürlükleri ve hukuk düzeniyle bire bir ilişkili olan bir meseledir. Toplumda bu bilincin gelişmesini beklerken öncelikle iktidarın ve bir bütün olarak devlet kurumlarının hukuk düzenine uyması gerekmektedir” ifadelerini kullandı
Aslan, Mêrdîn’in ve ilçelerinin alt ve üst yapı sorunlarına işaret edip, çözüm beklediklerini ifade etti.