ANKARA - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “AKP-MHP erkek iktidarının kadınlara tek vaadi onları yok saymak ve nesneleştirmek olmuştur” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) kadın milletvekilleri, Meclis’te görüşülen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesine dair konuştu.
‘ŞİDDET AİLEDE YAŞANIYOR’
Görüşmelerde ilk olarak söz alan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, cezaevlerindeki kadın tutsakları selamlayarak konuşmasına başladı. Bütçeye işaret eden Türkoğlu, var olan bütçenin AKP’nin kadın düşmanlığını bir kez daha gösterdiğini belirtti. Bütçenin savaşın, rantın ve talanın bütçesi olduğunu vurgulayan Türkoğlu, 6284 sayılı kanunun uygulanmadığını ve bu nedenle kadın cinayetlerinin yaşandığını söyledi. Türkoğlu, “Bu kanun uygulanıyor olsaydı sadece bu yılın ilk 10 ayında 253 kadın katledilmezdi. Sadece Kasım ayında 33 kadın katledildi. Sizin övdüğünüz, ‘Sahip çıkıyoruz’ dediğiniz ailelerin içerisinde Kasım ayında 33 kadın katledildi. Kadına yönelik şiddet, kadın yoksulluğu verileri neden paylaşılmıyor? Bakanlık ‘Aileye yönelik hizmetlere özen ve önem veriyoruz’ diyor, en son verilerin 2014 yılında paylaşıldığını itiraf ediyor, şaka değil, arkadaşlar, aile içi şiddet araştırmaları en son 2014 yılında paylaşılmış” diyerek, tepki gösterdi.
‘AKP-MHP İKTİDARI KADIN DÜŞMANI’
Katledilen, yaşamları çalınan her bir kadının hesabını soracaklarını dile getiren Türkoğlu, “Kadınlar bu toplumun özneleridir, siz kadınlara sadaka verir gibi yaklaşamazsınız. Var olduğumuz sürece bunun mücadelesini vereceğiz; hakkımız olanı, gasp ettiklerinizi misliyle alacağız. Mücadele ederek alacağız, örgütlenerek alacağız. Bu iktidarın kadın düşmanı politikaları karşısında ‘Vazgeçmiyoruz, her yerdeyiz’ demeye devam edeceğiz. AKP-MHP erkek iktidarının kadınlara tek vaadi onları yok saymak ve nesneleştirmek, buna karşı çıkan kadınları ise susturmak, sindirmektir. Çünkü çıkardığınız her yasayla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiniz. Bakım hizmetini kadınların omuzlarına yükleyerek, yaşamlarından çaldınız. Defalarca ücretsiz kreş, ücretsiz bakımevleri dedik, sustunuz. İpek Er’in katili Musa Orhan’ı serbest bırakarak kadın cinayetlerini meşrulaştırdınız. Çocuk istismarının adına ‘erken yaşta evlilik’ diyerek, meşrulaştıran yasaları bu ülkenin gündemine siz getirdiniz. Gülistan Doku’yu kaybettirdiniz, aramadınız” diye belirtti.
İktidarın kadın düşmanı olduğunu bildiklerini söyleyen Türkoğlu, şöyle devam etti: “Cezasızlık politikalarından kadını eve kapatan, erkeğe bağımlı hâle getiren politikalarından biliyoruz. ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyerek, çocuk istismarını meşrulaştırmasından biliyoruz. ‘Kadın da olsa çocuk da olsa gerekeni yapacağız’ sözlerinden biliyoruz. Burada durumun vahametini ortaya koyarken içinde kadının değil savaşın olduğu bütçelerine methiyeler yağdırmalarından biliyoruz. Agrobay kadın işçilerine yaptıkları işkenceden biliyoruz.”
‘EŞİTSİZLİK ARTIYOR’
Ardından söz alan Amed Milletvekili Adalet Kaya da, cezaevlerindeki kadın tutsakları selamlayarak konuşmasına başladı. Kaya, AKP’nin iktidarı boyunca eşitsizliği gidermek yerine gün geçtikçe zengini daha zengin yoksulu ise daha da yoksul ettiğini ve aradaki uçurumu derinleştirdiğini ifade etti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dahi bu uçurumu gizleyemediğini belirten Kaya, “TÜİK'in 2022 gelir dağılımı istatistiklerine göre, Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48’e yükselmiş; en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan azalarak yüzde 6’ya gerilemiştir” dedi.
‘ÇOCUKLAR OKULA AÇ GİDİYOR’
Bir kesimin adrese teslim ihaleler alarak, kara para akladığını, jet ve lüks araçlara binerken, diğer yanda toplumun geniş kesimlerinde çocukların okula aç gittiğini söyleyen Kaya, “Asgari ücretle büyük kentlerde kira dahi ödenemiyor. Geçim sıkıntısı yurttaşları, özellikle de gençleri yaşamdan koparacak, vazgeçecek noktaya taşıyor. Bu genel tablonun değişmesi için elbette bir bakanlık bütçesinin değişmesi yetmez, bütçe tercihlerinin ve siyasi iktidarın eğilimlerinin değişmesi gerekir. Kadınlar erkekler tarafından katledilmeye ya da şüpheli biçimde yaşamlarını kaybetmeye devam ediyorlar. Hâl böyleyken Erdoğan çıkıp İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddeti artırmadığını iddia ediyor. 6284 sayılı yasanın uygulanmasını sakatlamış durumdadır” ifadelerini kullandı.
'12 EYLÜL’ÜN ÜRÜNÜ’
Daha sonra söz alan Amed Milletvekili Sevilay Çelenk ise, AKP’nin eğitim politikasına tepki gösterdi. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) 12 Eylül Darbesi’nin ürünü olduğunu kaydeden Çelenk, YÖK’ün özerk üniversitelerin sonunu getirdiğini dile getirdi. Çelenk, “Bu kurulun üyeleri bilimin özgürlüğü ve özerkliğini sahiplenmekten yoksundur. Bu kurulun 40 yıllık hayatının yarısında iktidar olan AKP'nin de, üniversite nosyonundan ve üniversitenin ne olduğundan haberi bile olmadığını söylediğinizde size sayılardan söz ederler. Hemen AKP döneminde, 75 devlet, 57 vakıf üniversitesinin kurulduğunu toplam 132 üniversite açıldığını konuşurlar ve bu sayılar onlar için her şeyin yerine geçer” diye belirtti.
Üniversitelerdeki rektör ve dekan seçimlerine dikkat çeken Çelenk, şöyle dedi: “Üniversite bilim kurulları ve akademik kurullarına temsilen bile olsa öğrencilerin gelebilmelerinin imkânı çoktan tarihe karışmıştır. Şimdi, işte küçük taşra şehirlerde kurdukları, ahbap çavuş ilişkileriyle akademik kadrolarını doldurdukları ve akademik unvanları ardı ardına verdikleri akademisyenler, akademik yükseltmelerde jürilerde yer alarak üniversitenin geleceğini belirliyorlar. Taşra üniversitelerinde bilim, üniversite ortamı oluşturmak gibi bir amaçları gerçekte yoktur.
KAÇ ÖĞRENCİ TUTUKLU
Şu anda cezaevlerinde kaç tutuklu öğrenci olduğunu bilmiyoruz ama 70 bine yakın bir rakamdan en son söz edildiğini hatırlıyorum. AKP, öğrenci muhalefetini en berbat darbeci iktidarlardan bile berbat yöntemlerle hep bastırmış ve bastırmaya devam ediyor. Oysaki öğrenci muhalefeti, tarihin her anında ve dünyanın her yerinde vardır. Antik Yunan’a gitseniz, orada da öğrenci muhalefetini görürsünüz. Üstelik AKP'yi iktidara getiren etmenlerden bir tanesi de başörtüsü için haklı bir mücadele veren öğrencilerin muhalefetidir.”